Giriş
Ordumuz bu ülkenin, bu milletin gözbebeği.
Askerimiz o ordunun şah damarı. Ne kadar üstlerine titresek, ne kadar gurur duysak az.
Ben şahsen bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili bir eleştiri yazacağım zaman her satırı 10 düşünür 1 yazarım. Neden? Çünkü bu benim ordum. O varsa ben güvendeyim.
Devletim güvende. Halkım güvende. Dünyanın hiçbir yerinde Türk askeri kadar yürekli, dünyanın hiçbir yerinde Türk ordusu kadar kendisini kayıtsız şartsız vatanına milletine adamış bir ordu daha yoktur.
Ancak ne yazık ki dünyanın hiçbir yerinde 2018 yılında askerlerinin donarak öldüğü bir ordu da yok.
Savunma sanayimizle, askeri teknolojimizle bu kadar gurur duyuyorken, her yerde bu alandaki gücümüz göğsümüzü kabartıyorken iki vatan evladının donarak can vermesinin hiçbir izahatı olamaz.
“Hava şartlarının bir anda kötüleşmesi öngörülemedi.” Öngöreceksin! “Havadan ulaşılamadı.” Ulaşacaksın!!!
O evlatlar analarının emanetiydi komutanlarına. Vatan elbette sağ olsun. Şehitler elbette ölmez. Lakin o iki aslan parçasının donarak şehit olmasının sorumluları kimse devletimiz en ağır şekilde bunun hesabını sormalıdır.
15 BİN LİRA ÖDEYİNCE, ASKERE DEĞİL TATİLE GELDİĞİNİ SANMAK
İnternette gezinirken çokça ziyaret edilen bir forum platformunda bedelli askerlik yapanların “21 günlük” askerlik deneyimlerini paylaştıkları bir sayfaya denk geldim. Yemekler çok kötüymüş...
Tabaklar bardaklar pismiş... İçtima alanında çok beklemişler, sinirleri bozulmuşmuş...
Adamlar düpedüz diyor ki, “15 bin lira ödedik bize niye 15 bin liralık hizmet verilmiyor.” İki askerimizin donarak can vermesinin esas sorumlularına hesap sormaya cesaret edemeyip öfkesini bedelli askerlik yapanlardan çıkarmaya çalışan o sahtekarların dümenine de su taşıyacak değilim.
Kaldı ki bedelli imkanını vatandaşa sunan devlet isteyen bu hakkı kullanır. Hiçbir itirazım yok. Lakin aklım da vicdanım da şunu almıyor: Askerlerimizin donarak öldüğü gün çıkıp şunları yazmak nasıl bir aymazlıktır? Hiç mi utanmanız, arlanmanız yok?
YAYGIN BİR HALK SAĞLIĞI SORUNU: 'NON SEQUİTUR'
Birbiriyle alakalı gibi gözüken ama neden sonuç ilişkisi içinde olmayan durumları neden sonuç ilişkisi içerisindeymiş gibi gösterip, haklılık çıkarmaya çalışma durumuna “non sequitur” deniyormuş.
Sağlık Bakanlığı tıpkı yüksek tansiyon, diyabet, kalp damar hastalıkları gibi bunu da Türkiye’deki yaygın halk sağlığı bozuklukları listesine eklemeli.
