Giriş
PKK’yı kuran eller, Irak ve Suriye’deki iç savaş sonrası terör örgütünün tabelasını değiştirip adını YPG yaparak tasfiye etme sürecine girdiler. O tabelalar sürekli değişiyor. Bazen adı YPG oluyor, bazen SDG, bazen TAK, bazen PJAK. Gel gör ki o iş o kadar kolay değil.
Geride binlerce masum insanın canı var, kanı var. Senin canın öyle istedi diye bir sabah uyanıp tabelayı değişince dökülen kanlar unutulmuyor. Türkiye bu tezgaha düşmüyor. Bölgede PKK’yı bir adım geri çekip aynı kadrolarla YPG’yi ileri sürdüler. Şimdi istiyorlar ki geri zekalı taklidi yapalım. Salağa yatalım.
Binlerce şehidimizin kanını yerde bırakalım ve “YPG ile PKK birbiriyle hiç alakası olmayan iki örgüt” yalanına inanalım, inandıralım. Bırakın Amerikan, Türk ya da Ortadoğu’nun herhangi bir ülkesinin istihbarat birimini.
Şu an yeryüzünün en alakasız bölgesindeki bir devletin istihbarat birimi dahil biliyor ki YPG, PKK’nın uzantısıdır. Somut organik bağlantıları vardır. Hâl böyleyken Avrupa’nın, Amerika’nın bir yanda PKK’ya terör örgütü derken diğer tarafta YPG’ye “özgürlük savaşçısı” muamelesi yapması kendilerine buldukları yeni maşanın deşifre olmaması gayretinden başka bir şey değil.
Dün terör örgütü PKK, Hakkari’de dört askerimizi şehit etti. Bir gün önce ise Fransa Cumhurbaşkanı önceki gün Paris’te YPG’nin Suriye’de sözüm ona “IŞİD’le mücadele eden koalisyon” diye dünyaya yutturmaya çalıştığı SDG heyetiyle görüştü.
Fransa’yı kana bulayan bir terör örgütünün temsilcileri bir gün önce Ankara’da “resmi heyet” muamelesi görse, dünya şu anda ayağa kalkmıştı! Ne acıdır ki Fransa’nın bu alçaklığına Türkiye’den başka tepki gösteren yok.
ATATÜRK HEYKELİNİN HEYKELDEN ÖTE BİR ANLAMI VAR
Atatürk yaşadığı dönemin çok ilerisinde, bugün hâlâ sözleri, tespitleri geçerliliğini koruyan öyle büyük bir lider ki tam da Llyod George’a ait olduğu söylenen o söz gibi “Dünyaya ancak 100 yılda bir gelebilecek bir dâhi.”
Öyle bir dâhiden bahsediyoruz ki kendisiyle aynı dönemde dünyada var olan liderlere, siyasetçilere bir bakın; bugün Atatürk dışında ülkesinde heykelleri hâlâ dimdik ayakta duran, o dönem yaşamış başka bir lider daha yok!
Şu sıralar dikkatimi çekti bir kısım yandaş basında CHP’li belediyelerin Atatürk heykeli hassasiyeti “mizah” konusu oluyor. Büyük bir yanılgı içindeler çünkü Atatürk heykeli deyip geçemezsiniz. O heykellerin varlığının bu vatan için, bu millet için başka bir değeri başka bir önemi var.
DEVLET VATANDAŞA TUZAK KURAMAZ!
İstanbul Valiliği, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü ve UKOME (İstanbul Büyükşehir Belediye Koordinasyon Müdürlüğü) bu yılın ocak ayı başında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne geçiş statüsünü yeniden tanımlamış.
Sessiz sedasız belirlenen ve yürürlüğe giren yeni statüyle 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden geçiş izni artık sadece belirli aks aralığına sahip araçlara verilmiş. Sessiz sedasız yürürlüğe giren bu yeni düzenlemeden kimsenin haberi yok.
Ocak ayı itibarıyla köprüden geçen herkese basmışlar cezayı. Ama nasıl bir ceza! Her gün düzenli olarak 800 lira- 1000 lira ceza yazılmış. SMS gönderildi diyorlar. Mağdurların çoğu tek bir tebligat almamış! İlk tebligat geldiğinde borç kiminde 20 bin lira, kiminde 200 bin lirayı bulmuş!
Haliyle vatandaş da isyan ediyor. Her yerde protestolar var. Devlet vatandaşa tuzak kurmaz kardeşim. Duyurursun bu düzenlemeyi, sonra kurala uymayana ver cezası neyse. Ayrıca ceza keseceksen de bir ceza keser yollarsın vatandaş ona göre tedbirini alır. Bir ay aralıksız her gün ceza kesip, topluca vatandaşa göndermek korkunç bir şey!
