Çetin Çetintaş

11 Şubat 2021, Perşembe 10:16

15 bin kişiyle Ay Döngüsü serisi

Pandemi ne kadar zorlayıcı bir süreç yaşatıyor olsa da, zorluklar her zaman insanoğlunun kendini geliştirmesi için büyük fırsatlar yaratır. Pandemi sürecinde yüzbinlerce kişi yogaya başladı. 2020 yılı birçok kişi için kendine “değer” vermesi için tetikleyici bir yıl oldu. Genel olarak evlere kapansak da, evlerin içinde kendimize, yaşamımıza değer katmak için fırsatlar yakaladık. Bunlardan biri de online yoga yapmaktı.

İnsanın kendine değer vermesi demek, tüm yaşama değer vermesi demektir. Kendine değer veren insanın dokunduğu her şey o değerin bilinciyle dönüşür. Kendi değerini bilmek, yaşamın tüm güzelliklerine ulaşmanın anahtarıdır…

Pandemi sürecinde aynı anda binlerce kişiyle canlı dersler yapmıştık. Bu sayı her geçen gün azalmadı, gittikçe daha da arttı. Öyle ki geçtiğimiz ay başlayan Bir Ay Döngüsü Yoga Serisi’ne YouTube üzerinden 15 bin civarı kişiyle bir arada başladık. Süreç içerisinde zorlanan oldu, bırakmak isteyen oldu, hatta bırakan oldu ama binlerce kişi 28 gün öyle ya da böyle birlikte pratik etmeye devam ettik! Bu süreci zorlu kılan en büyük şey devamlılık göstermenin yanı sıra ödevlerdi. Binlerce kişi bu süreçte bu zorlu ödevler ve pratikler konusunda devamlı birbirine destek verdi. Birinin motivasyonu bozulsa, elinden tutmak için özenle yaklaşan onlarca dost eli geldi. Bir telefon ekranından dahi birbirimizin nasıl kalbine dokunabileceğimizi, nasıl el ele tutunabileceğimizi bir kez daha deneyimledik…

İnternet büyülü bir dünya. Hangi dünya olduğu fark etmeksizin, biz nasıl bir arayış içerisindeysek onu bulur, onu yaratırız… Kimi bu büyülü dünyanın içinde, yüzlerce kilometre uzaktan birbirinin elini tutar, birlikte aynı matta ruhuyla dans edercesine pratik yapar, kimi de bu dünyanın içinde enerjisini emecek şeylerin içinde atalete kapılır. Ne yapıyorsak, kendimize yaptığımızı unutmayalım. Neye vaktimizi harcadığımız basit bir konu değil; bizim neye dönüşmekte olduğumuzu belirler.

15 Ocak 2021, Cuma 11:01

Ay Döngüsü serisinde birlikte özgürleştik!

Geçtiğimiz çarşamba binlerce insan aynı anda 28 gün sürecek bir Ay Döngüsü YouTube Serisi’ne başladık. Canlı yayında binlerce kişi aynı anda nefes aldık, birlikte içimizdeki duygularla yüzleştik, birlikte içinden geçemediğimiz hallerde sıkıştık ve birlikte özgürleştik… Bu sürecin en muazzam kısmı bunu hep birlikte yaşıyor olmak!

Hava dönemine girerken yazdığım, anlattığım her şeyi birlikte yaşamaya ve pratik etmeye başladık bile. Bu seride birçok ödev yapıyoruz. Paylaşımlarda görüyorum ki aramızda kilometreler de olsa herkes birbirinin elinden tutup, birbirine destek oluyor! Daha önce hiç görmediği bir insanı karşılıksız ve beklentisizce kucaklıyor! İşte bu yoga kelimesinin ifade ettiği şey; bir olmak! Pratik her birimizi bir nefeste, tüm farkılıklarımızla birleştiriyor. Birbirimize benzemiyor olmak daha da güzel! Her birimiz kendine özgü güzellikte! Bunu yaşamak için birbirimize sadece birazcık yer bırakmak bile yetiyor. Üstelik bu yeri bırakarak kendi yerimizden de bir şey kaybetmiyoruz. Daha da büyüyoruz.

Birçok kişiye en zor gelen ödev paylaşımlardan gözlemlediğim kadarıyla Sattvik Beslenme. Beslenme insanın her zaman en büyük sınavlarından biridir. Ama bir yerde büyük bir dönüşüm süreci gerçekleşiyorsa orada mutlaka beslenmeyle ilgili bir ödev vardır. Besinler içimizdeki saadeti, mutluluğu açığa çıkarır. Yediğimiz şeyle fiziksel olarak bütünleştiğimiz gibi, ruhsal olarak da bütünleşiriz. Bu bütünleşme hali bizi çok iyi hissettirir! İnsanın yemekle kurduğu sıkı bağın temelinde bütünleşmekten gelen saadet hissi vardır. Bu seride öğleden sonra yemek yememe sebeplerimizden biri de tam olarak bu; yemekle yakaladığımız bütünleşme hissini hayatımızdan eksilterek, var olan her şeyle bütünleşmeyi bulmak. İlk bütünleşmeyse çok uzakta bir yerde değil; kendimizde, kendimizle gerçekleşiyor! Kendimizi görecek, içimizdeki sesi konuşturacak ve ihtiyacımızı duyacak bir yer bırakıyoruz kendimize! Bu öyle bir yer ki, insan içine her şeyi, herkesi sığdırabilir! Ardından da var olan her şeyi yargılamak ve değiştirmeye çalışmak yerine, onların güzelliğini görerek onlarla bütünleşmeye geliyor sıra. Daha 3. gününde olmamıza rağmen görüyorum ki bu çoktan başladı bile! Kim bilir 28. güne geldiğimizde neler olmuş olacak.

Yarının gelişi bugünden bellidir derler ya; bugün muhteşem! Yarın, bekle bizi…

06 Ocak 2021, Çarşamba 09:27

Yargılarımız bize yar olur

2021, bambaşka kapıları açacak bir dönem. Peki bu dönemde hala yanlış kapıları zorlamaya devam mı edeceğiz yoksa bize sunulan kapıları aralama cesareti gösterebilecek miyiz?

Yargılamak insanın doğal olarak gerçekleştirdiği bir eylemdir. İnsanları, olayları kolayca yargılarız. İnsan yargılamak için birçok sebep bulabilir ama bunların hiçbiri yargılama halinin onu sürüklediği sığlığın önüne geçemez. Bir şeyi yargıladığınız anda, yargılarınız size yar olur ve olan şeyin özüyle sizi muhattap olamaz hale getirir. Yargılar, ilişkide olduğunuz şeyle aranızda bir blokaj oluşturur. Sizi ona yaklaşmaktan alıkoyduğu gibi onun da size açılmasına yer bırakmaz. Artık karşınızdakiyle değil, onun sizde uyandırdıkları ile muhattap olursunuz. Bu uzaklaşma işin özünde insanı kendine yaklaştırsa da, yargılamak demek bir öz farkındalık hali demek olmadığından, ortaya çıkan suni bir algı etrafında insan döner durur. Ne de olsa yargılamak farkında olan birinin yapacağı bir eylem değildir.

2021 yılı orijinallik dönemi demiştim. Bu yıl insanın “kendi” olmak için yarattığı tüm sınırları yıktığı ve üzerindeki kimlik fazlalıklarını dönüştürdüğü bir yıl olacak. Bu da doğal olarak yargılanmanın kapılarını aralayacak.

Yargılamak insanı orijinallikten uzaklaştırır. Orijinallik dediğimiz şey, olanın bizim gibi olması demek değildir; kendi orijinal halinde olmasıdır. Oysa insan her şey kendi beklediği, kendi uygun gördüğü şekilde olsun ister. İşte yargılarda burada devreye girer. Yargılamak, orijinalliğe karşı direnç demektir. Dışarıya gösterdiğimiz her eylem kendimize de gösterilmek için hazırda bekler. Bundan sebep insan dışarıyı yargıladıkça, daha başkası onu yargılamadan, o kendini yargılar. Kendine olan yargılarından dolayı, olduğu gibi değil, olması gerektiğini düşündüğü gibi biri olmaya çalışır. Bu da insanı bildikleriyle savaşan bir hale dönüştürürken, orijinallikten uzaklaştırır.

Bize sunulan alandaki bilgiyle muhattap olabilmek için, yargılarımızı bir kenara koymak zorundayız. Varolan her şeyin orijinalliğini yargılarınızın gölgede bırakmasına müsade etmeyin. Her şeyin olmasının bir sebebi var. Her şey olduğu haliyle bir mana içeriyor. Bu manayı görmenin, bulmanın yolu onu yargılamak değil, onun güzelliğinin ortaya çıkabileceği bir alan sunmaktan geçer. Bu alanı sunmadığınızda, yargılayarak ortaya döktüğünüz zanlar hayatınızda bedenlenmeye çalışır. Yargıç koltuğuna oturursanız, asıl olanla muhattap olmak yerine “olduğunu zannettiklerinizle” bütün bir yılı muhattap olarak geçirirsiniz.

Namaste.

22 Aralık 2020, Salı 10:30

Bu dönemde sakın geçmişe dönmeyin

2021 yılında psikiyatristlerin ve psikologların toplumda önemli bir rol oynayacağı bir süreçten geçeceğiz. Neden mi?

Hava döneminin en temel kurallarından biri “Geçmişe sakın dönme”dir. Tıpkı esen bir rüzgar gibi hava hep ileriye hareket eder ve geçmiş defterleri karıştıracak vakti yoktur. Hava döneminde geçmişi açmak demek, havanın önünü kesmek ve sürekli su elementine kaçma demektir. Su elementininse çalışma mekaniği o kadar farklıdır ki, havanın sunduğu o muazzam alanı ve imkanları kullanmamıza olanak sağlamaz.

Geçmiş defterleri açmak, eskiyle hesaplaşmak için geçtiğimiz iki yıl boyunca su elementi bize bolca alan sağladı. Belki eski sevgililer yeniden çıkageldi, belki eski işler gün yüzüne çıktı, belki unutulmuş birçok konu dile geldi… Bu alanı kullananlar kullandı, kullanamayanlar ise bu yükle 2021’e doğru yol alıyor olabilir. Bu dönemde basit konularda bile olsa geçmişi yeniden açmak, içinden çıkamayacağınız bir yükün altına girmek demektir. Her şeyden önce eğer geçmişi açarsanız, şu anda mevcut olan alanınızı ve imkanlarınızı geçmişle meşgul eder ve sonuç olarak da elinizdekinin faydasını bir türlü göremezsiniz.

Geçmişte halen kapanmayı bekleyen defterleriniz varsa ve bunlar size duygusal ağırlık yaratıyorsa, destek alın. Bu dönemde içinden çıkamadığınız konularda işin uzmanı olan psikiyatrist ve psikologlardan destek almanız, bu süreci kendi kendinizde atlatabileceğinizden çok daha hızlı sonuçlandırır. Daha önce de yazdığım gibi hava; destek almak ve vermenin dönemi. En büyük gelişimleri destek alabildiğimiz veya verebildiğimiz konularda yaşayacağız. Bu noktada, sıkıştığımız eski olaylarla bireysel yüzleşme çabası oldukça incitici ve zarar verici olabilecekken, profesyonel yardımla bunu yapmak çok dönüştürücü olacaktır!

08 Aralık 2020, Salı 10:45

Bu dönemde planlar sizi daha da strese ve ümitsizliğe taşıyabilir

İçinde bulunduğumuz süreç hayatımıza her gün yeni sürprizler getiriyor. Bu sürprizlerin zamanın her noktasında yarattığı etkileri ve tepkileri gözlemleyemediğimizden, bazen çok bunaltıcı ve ümitsizliğe sürükleyici olabiliyor. Ne oluyorsa hayrımıza oluyor, ama gel bir de bunu yaşayana anlat. İnsan canı yanarken doğal olarak bu hayrı hissedemiyor.

Plan yapmak için çok kaygan bir zeminin üzerinde hayat. Yaptığımız her plan birden kayıp gidebiliyor. Gelen kısıtlamalar, değişen koşullar sürekli olarak bir şeylerden vazgeçmemize veya bir şeyleri değiştirmemize sebebiyet veriyor. Bir türlü kurulamayan düzen, insanı karamsarlığa, ümitsizliğe sürükleyebiliyor. Peki bu karamsar halden nasıl kurtulmalı? Nasıl bu hali yumuşatmalı?

Plan elbette yapın. Lakin bu dönemde tüm bu değişkenliği göz önünde bulundurarak ya planları esneyebilecek şekilde organize edin ya da planlara körü körüne bağlanmayın. Alternatifleriniz olsun. Olmayanın, olamayanın yerine koyabileceğiniz ek planlar üretin. Planlarınızın sadece bir ihtimal olduğunu unutmayın. İlla da gerçekleşmek zorunda değiller.

Olmayan, olamayacak bir şeyin olması için kendinize gereğinden fazla zorlamayın. Ümit, ancak işkenceyi uzatır. Bırakın olmuyorsa olmasın. “Ne olmadıysa iyi ki olmadı” diyeceğimiz anlar gelecek. Olan kadar, olmayanda da hayır vardır, unutmayın.

Bütün bu değişkenlik, zeminin kayganlığı şüphesiz bir stres ortaya çıkarıyor. Bu stres sana özel değil, herkes aynı durumda. Stresinizi fark edin. Gerginliğiniz atabilmek için evde yapabileceğiniz hobiler edinin. Aynı zamanda geçen yazımda bahsettiğim yoga çalışmaları ile hem bedenen hem zihnen kendinizi rahatlatacak bir rutin yaratın.

Ne oluyorsa olsun, bu an bir daha yaşanmayacak. Şu an sahip olduğumuz en değerli şey. Olanlara takılıp bu anı hiç etmemiz, yaşamımızı değersizleştirmemizdir. Karamsarlık ve mutsuzluk bir seçimdir. Kaybedeceklerimize ve kaybettiklerimize odaklandıkça asıl kazandığımız şeyin değerini kaybetmesine sebebiyet veririz “yaşamın”. Yaşamak sadece nefes almakla gerçekleşmez, şu anı yaşamak bir seçimdir. Yaşamın değeri sahip olduklarımızla ölçülemez, şu anda ne kadar mevcut olduğumuzla ölçülür…

01 Aralık 2020, Salı 10:09

Hastalıktan olmasa da stresten zarar görebilirsiniz

Hayatımızda her gün yeni bir şey değişiyor! Pandemi sürecinde esas olan ruh sağlığımızı korumak. Corona virüs şu anda yaşanan bir gerçek. Yakalansak da yakalanmasak da, hayatımız corona virüse yakalandı bile. Herkes bedeninde olmasa da yaşamında corona virüsün sonuçları ile mücadele ediyor.

Zihnimiz bu kadar çok kontrolü dışında değişime maruz kaldığında otomatik olarak stres açığa çıkar. Stres, içinde bulunduğumuz durumu daha zor hale getir. Yani başımıza 2 birim bir olay geldiğinde, biz onu stresle 4 birimmiş gibi yaşarız. Stresi kontrol etmediğimiz sürece başımıza gelen bu olayları yönetmeyi bırakın, hayatımızı yönetmemiz pek mümkün değildir. İçinde bulunduğumuz süreçte değiştiremeyeceğimiz dış değişkenlerle birlikte hareket etmeyi öğrenemezsek, içeriden çökmeye başlarız. Bu çöküş bizi hastalandırır. Bu yüzden tam şu anda her zamankinden daha sağlıklı bir ruh haline ihtiyacımız var. Bu ruh halini sağlamak için de beslenmeden harekete, hareketten nefese ciddi bir rutin oluşturmak şart!

Yoga pratikleri bu dönemde fiziksel olarak bedeninizdeki stresi uzaklaştırır ve bağışıklık sisteminizi güçlendirir. Nefes çalışmaları, rahat bir nefes almanızı sağlayarak hem sinir sisteminizi sakin tutar hem de stres tepkilerini ortadan kaldırır. Meditasyon çalışmalarıysa kaygıyı ve endişeyi azaltır.

Kendiniz için her zamankinden daha fazla bir şey yapmanız gereken bir dönemdeyiz. İhtiyaçlarınızı görmemezlikten geldikçe, bedensel ve zihinsel olarak çökebilirsiniz. Bu yüzden kendinize iyi bakın! Kaliteli besin tüketin, hareket edin, nefesiniz üzerine çalışın ve mutlaka güzel uyuyun. Geçen yazımda beslenme üzerine konuşmuştum onu yeniden bir hatırlayın.

Bu süreçte herkesin bir rutin haline getirebileceği, hem stresinizi kontrol etmek hem de bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için işte önerdiğim 4 çalışma:

24 Kasım 2020, Salı 10:17

Sattvik beslenmeyle hayatınızı değiştirin

Sattvik (uyumlu) beslenme sadece Hava elementi dönemde değil, hayatınızın her döneminde büyük faydalar sağlayacak bir beslenme tarzıdır. Sattvik beslenme, bağışıklık sisteminizi güçlendirir, cildinizi sağlıklı tutar ve enerjinizi yükseltir. Bunun haricinde, yaşamla mücadele eden birinden, yaşamla hareket eden birine dönüşmenize katkı sağlar. Ne de olsa, ne yersek o değil miyiz?

Besine yoga felsefesinde Anna deriz. Bu aynı zamanda ne anlama gelir tahmin edin? Toprak. Yediğimiz her şey zeminimizi oluşturur. Nasıl ki her toprakta her şey yetişmez, yediğimiz şeylerin sonucunda bedenimizde ortaya çıkan topraktan dolayı da belirli şey hayatımızda kolayca ortaya çıkarken, bazı şeyler de çıkmaz.

Hava elementi döneminde konfor alanından çıkmak faydamıza olacaktır, dedim. Alın size konfor alanınızdan çıkma fırsatı. Bu tarz bir beslenme tüm düzeninizi değiştirebilir. Yeme alışkanlığı, en konforlu kalmaya çalıştığımız alanlardan biridir. Bunun üzerinde bir değişikliğe gitmek, bir süreliğine bile olsa hayatımızda muazzam sonuçlar yaratacaktır.

Sattvik beslenme bedenimizin, zihnimizle ve var olan her şeyle uyum içinde hareket etmesine sağlayan beslenme tarzıdır. Oldukça katı ve keyiften uzak bir beslenme tarzı gibi gözükse de, böyle yaşamaya başladığınızda inanılmaz kolay ve lezzetli bir beslenme tarzı olduğunu fark edeceksiniz. Sıkı sıkı uygulayın demiyorum, en azından elinizden geldiği kadar, özellikle Hava döneminde uygulamaya çalışın diyorum. Sattvik beslenme bitkisel temelli beslenmedir lakin tüm bitkileri de kapsamaz. Sarımsak, soğan, pırasa, sindirimi zor olan yeşil bitkilerin bir çoğu ve mantarlar Sattvik beslenmenin içerisinde mevcut değildir. Yok artık dediğinizi duyar gibiyim. Bunları hayatınızdan çıkarmak zor gibi gelse de, bir zamanlar bunları tüketen biri olarak şunu söyleyebilirim; 6 ay bu besinleri tüketmediğinizde yeniden yemek size çok zor gelecek. Tükettiğinizde bağırsaklarınızın nasıl rahatsız olduğunu, bedeninizin nasıl ağırlaştığını ve sisteminizin nasıl yorulduğunu kolaylıkla hissedeceksiniz. Sadece 6 ay… Tüketmeyin ve ne demek istediğimi bizzat kendiniz deneyin. Ne kadar her sabah sarımsak yemenizin reklamı bolca yapılmış olsa da, sarımsağın size ne yaptığını ancak onu tüketmeyi bıraktığınızda anlayacaksınız. Her gün sarımsak veya soğan tüketmek, her gün antibiyotik almak gibidir. Ağzınızı kokutan, dışkınızı, gazınızı kötü kokutan bir şeyin içinize büyük faydalar sağladığını düşünüyorsanız, bir süre tüketmeyi bırakın ve cildinizden enerjinize hayatınızda neler değişecek görün.

Sebzeler, kuruyemişler, baharatlar, tahıllar, baklagiller, makarna, meyveler vb. gıdalar Sattvik gıdalardır.

Hayvansal gıdalar, alkol, fermente içecekler, fermente gıdalar, rafine şekerli gıdalar vb. bu beslenmenin içinde mevcut değildir. Bu gıdalar bedenimizi hantallaştıran, yaşam enerjimizi düşüren, zihnimizi bulandıran, bizi hareketsizliğe iten, sıkça dinlenme isteği uyandıran, öfke, nefret, anlayışsızlık gibi duyguları besleyen besinlerdir. Bir Ferrari’ye tüp taktırmak nasıl bir durumsa, insanın bu gıdalarla beslenmesi de böyle bir durumdur. Bedeninizin en iyi şekilde çalışmasına ve tam performansıyla hareket etmesine izin vermiyorsunuzdur. Tüm bu anlattıklarım deneyimle sabit. Sadece deneyin ve kendiniz karar verin. En azından Hava Elementi boyunca buna bir fırsat verin ki, içinizde kaynayan potansiyel sizi yakmak yerine yaşamda yerini bulsun. Bir süre böyle yaşayarak bir şey kaybetmezken, bir şeyler kazanabilirsiniz…

Neden peki bu dönemde Sattvik beslenme bu kadar önemli? Hava elementi uyumun elementidir. Hava her şey ile kolayca etkileşir. Destek niteliği de bu sayede çalışır. Bu dönemde Sattvik beslenmek her şeyle ilişkinizin uyum içinde olmasını, yaşamdan gelen desteği kolayca alabilmenizi ve karşınıza çıkan fırsatları kolayca değerlendirmenizi sağlar. Bu dönemde gün içinde yüksek enerjiye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olacak. Daha yüksek enerjiyle çalışmak, uyanık olduğunuz vakitlerin hakkını verebilmek için enerjinizi düşüren gıdalardan uzak durmanız oldukça faydanıza olacaktır. Benden söylemesi, tercih nihayetinden sizin.

18 Kasım 2020, Çarşamba 09:59

Orijinallik, kazanacak veya kaybedecek bir şey olmadığında ortaya çıkar

Hava dönemi, hayatındaki mevcut konuları bir adım öteye taşımak için harekete geçmeyi beceremeyenlere durağan ve boğucu gelebilir. İlişkilerinizde, işlerinizde, yaşamınızda doğru adımları atmak, daha da önemlisi; adım atmak konusunda ısrarcı olun. Lakin bu ısrar dengenizi bozacak şekilde de olmasın. Dengenin olmadığı bir adım, sizi ileriye götürmez, tökezletip düşürebilir.

Hava elementi dengenin elementidir. Her şeyin arasındaki dengeyi sağlar. Dengenin başlı başına aranışı Hava elementini sağlıklı tutmaya yardımcı olur. Fakat dediğim gibi, hayatındaki mevcut konuları ileriye taşımak konusunda cesur olamayanlar için bir duraksama dönemi getirir. Tabiri caizse, bir 'lale dönemi' yaşatabilir. Hatta bu dönem lalesiz bir lale dönemi bile olabilir. Bu yüzden Hava elementinin itici gücünü kullanarak öyle ya da böyle hareket halinde olmak önemlidir.

Elinizdeki işlerde ustalaşın. Gerekiyorsa yeni kurslara giderek elinizdeki işi en usta şekilde yapmak için kendinizi geliştirin. Bu dönem ustalaşmak ve yaptığınız işleri başka bir boyuta geçirmek için çok iyi bir dönem. Bu yüzden bu dönemde üretmeye ve gelişmeye devam!

Bu dönemde ruhumuz orijinallik arayışında olacağından, hareketlerimiz de sıra dışı olacak. Bu hareketlerin beraberinde gelen endişe ve korku normaldir. Ne de olsa alışıla gelmişin dışında bir süreç bekliyor bizi. Hava döneminde ne kaybedeceğinin, ne kazanacağının üzerine çok düşünmeden, gönül rahatlığıyla hareket etmek önemlidir. Hava elementi için kazanmak ve kaybetmek iki hileli uçtur. Hava döneminde hareket, kazanmanın ve kaybetmenin ötesinde olmalıdır. Orijinallik ancak kazanacak veya kaybedecek bir şey olmadığında ortaya çıkabilir. Aksi takdirde bu kaygılarla ortaya çıkan şey bir sınıra tabiidir.

Kendin olman için önünde ne engel varsa, hepsini bir bir aşmak için gerekli adımları at. Ruhun orijinalliğini yaşamak, ruhun sınırsız doğasını yaşamaktır. 13 Ocak’ta özellikle bu dönem için yeni bir YouTube serisine başlayacağız. Bu seri ruhunun orijinalliğini ortaya koymana destek olacak.

Hava elementi her şeyin içindeki faydayı bulur. Ancak olanla savaşmayı bırakanlar bu faydayı görebilir. Bu dönemde olan her şeyin içindeki faydayı bulmak için, sakinliğe ve dinginliğe her zamankinden fazla ihtiyaç var. Bedensel egzersizlerini ve nefes çalışmalarını bu dönemde düzenli sürdürmeniz oldukça mühim. Özellikle normal egzersizlerin yanında bu dönemde ayda birkaç kez Yin Yoga yapmanızı öneririm. Bu sebeple bu dönem için Sohbetli Yin Yoga Serisi’ni başlattım. Her ayın son haftası, Sohbetli Yin Yoga haftası. Mutlaka eşlik et.