Deniz Onuk Squid Game: Kaybedenlerin hikayesi
HABERİ PAYLAŞ

Squid Game: Kaybedenlerin hikayesi

Son haftalarda dünya çapında neredeyse kimsenin ağzından düşmeyen bir Güney Kore dizisi Squid Game. 2019’da çıkan Bong Joon-ho’nun ünlü Parazit’inden sonra, yine bir Güney Kore yapımı dünyayı sarsıyor. Dünya çapında izleme rekorları kıran dizi, ülkemiz de dahil birçok ülkede Netflix’te 1 numaraya yerleşti. Peki bu diziyi bu kadar özel kılan ne?

Squid Game’de izleyicinin ilk dikkatini çeken şey, dizinin ilgi çekici konusu. İsmi Güney Koreli bir çocuk oyunundan gelen Squid Game yani “Kalamar Oyunu”, acımasız bir hayatta kalma yarışması. Hayata yenik düşmüş ve borç batağında olan 456 karakter, büyük bir miktar para için ölümüne kapışıyorlar. Ancak bu diziyi, yine karakterlerin ölümüne birbiriyle savaştıkları Açlık Oyunları benzeri diğer senaryolardan farklı kılan, yarışmanın tamamıyla çocuk oyunlarından oluşması. Oyuncular, Güney Kore’nin en popüler ve nostaljik çocuk oyunlarını, neşeli, pastel renkli bir çocuk parkı gibi tasarlanmış bir alanda oynuyorlar. Oyunu kaybetmenin cezası ise ölüm.

Haberin Devamı

Squid Game: Kaybedenlerin hikayesi

Dizinin görsel yapımı ve sembolizminin arkasında büyük bir deha yatıyor. Her minik görsel detayın arkasında büyük bir anlam var. Örneğin oyuncuların kaldığı yatakhane, oyuncuların sanki birer obje gibi görüldüğünü göstermek için bir depoya benzetilmiş. Birbirinin üstüne sıralanmış ranzalar ise, toplumun hiyerarşik doğasını sembolize ediyor. 3. bölümün geçtiği çocuk parkında, oyuncuların kendilerini bir çocuk gibi küçük hissetmeleri için bütün her şey bilerek büyük tasarlanmış. İnsanların çocukluk ve saflıkla ilişkilendirdiği bu sahnenin bir anda kanla dolu bir savaş alanına dönmesi ise sarsıcı bir tezat görüntüsü oluşturuyor. Ancak, aksiyon ve heyecan dolu bu dizinin bu denli izleyiciye ulaşmasının arkasındaki en önemli sebep, altında yatan mesaj.

Squid Game, günümüz rekabetçi toplumunun distopik bir yansımasını gözler önüne seriyor. Dizi yönetmeni Hwang Dong-hyuk, CNN röportajında diziyle ilgili şu sözleri söylüyor: “Bu hikaye, kaybedenlerin hikayesi. Kazananlar seviye atlarken, günlük yaşamın zorluklarının karşısında bocalayan ve geride kalanların.” Yani aslında oyunun kendisi bir metafor. Her turda kazananlar para ödülüne doğru ilerlerken, kaybedenler ölüme terkediliyor. Yönetmen burada bize Güney Kore’deki şiddetli ekonomik eşitsizliğin bir alegorisini çiziyor. Aynı kendisinden önce gelen Parazit gibi Squid Game de, kapitalist düşüncenin bize anlattığı çalışmanın refah getirdiği meritokrasi masalını eleştirerek, dünyadaki sosyo-ekonomik eşitsizliği dramatize edip aksiyon kılığında seyirciye sunuyor.

Haberin Devamı

Oyun yöneticisi bu dehşet verici yarışmayı “Tüm oyuncular eşit şartlar altında adil bir oyun oynama hakkı kazanıyorlar. Bu insanlar gerçek dünyada eşitsizlik ve ayrımcılıktan dolayı sıkıntı çekti, biz de onlara dürüstçe savaşıp kazanmak için son bir şans veriyoruz” sözleriyle pazarlıyor. “Eşit” ve “adil” lafları ise tabiki burada göz boyamaktan başka bir şey değil. Görünürde herkese verilen şansın aynı olduğu bu oyunların her biri, oyuncuların en kötü özelliklerini gün yüzüne çıkarmaları için özel olarak tasarlanmış birer vicdan testi. Her oyunda kazanmak, bencil ve kurnaz olmayı, hile yapmayı, hatta başkalarının hayatına son vermeye göz yummayı gerektiriyor. Örneğin 4. bölümdeki halat çekme oyununda oyunculardan takımlar oluşturması beklenildiğinde, herkes en güçlü görünenleri kendi takımına çekmeye çalışıyor, çünkü eğer güçsüzlere yardım etmeye çalışırlarsa kendi hayatları da riske düşer. Bu da dizinin her unsuru gibi günümüz toplumunun bir metaforu. Kapitalist toplumun sayısızca kuralları burada kendini gösteriyor: dostlarını akıllıca seçmelisin ve olası bir tehlikede kendini ön plana koymayı bilmelisin, çünkü eğer yeterince bencil olmazsan üstüne basılıp geçilir. Bunun en büyük örneği de dizinin en etkileyici bölümü olan 6. bölümdeki bilye oyunu. Şu ana kadar birbirini takım arkadaşı olarak gören karakterler birbirine karşı oynamak zorunda kalıyorlar ve kaybeden ölüme terk ediliyor.

Haberin Devamı

Dizide yarışmacıların hayatlarıyla kumar oynayarak korkuyla yarıştıkları bu oyunun ipleri ise, ülkenin sayılı aşırı zenginlerinin elinde. Hayattaki tek umudu bu oyunu kazanmak olan “kaybedenler” takımı can pahasına savaşırken, bu insanların bu duruma düşmesine sebep olan koşulları oluşturan “kazananlar” sınıfı bunu yalnızca bir gösteri gibi izliyor. İlk bölümde ana karakterimiz Gi-hun’u, bir at yarışında kumar oynarken izliyoruz. İlerleyen bölümlerde ise, Squid Game yarışmasını izleyen “VIP” denilen zengin sınıfın, oyunculara aynı birer yarış atı gibi bahis oynadıklarını görüyoruz. Bu da bize günümüz kapitalist toplumunun korkutucu tablosunu çiziyor ve benzeri mesajlar veren diğer ünlü yapımların yanında yerini alıyor.

Squid Game: Kaybedenlerin hikayesi

Peki kendimize soralım, neden bu denli şiddet dolu hayatta kalma mücadelelerini konu eden senaryolar en çok ses getiren popüler yapımlara dönüşüyorlar? Bunun bir numaralı nedeni, toplum eleştirisinin her zaman ilgi çekmesi. Gerçek dünyanın vahşetinin sembolize edildiği ve ezilen, ötekileştirilenlerin ilgi odağı olduğu bu yapımlar, yalnızlık ve geride bırakılma korkusu ile yaşayan bizlerin içinde yaşadığımız topluma olan isyanımıza bir ses veriyorlar.

Ancak bir de bunun diğer perspektifi var. İnsanlık içgüdüsüdür, evlerimizin konforunda, minik bir ekrandan başka insanların topluma olan isyanını ve yaşadıkları zorlukları izlemek her ne kadar içimizdeki başkaldırı isteğini beslese de, sonuçta yalnızca televizyonumuzda birer karaker olan bu insanlar ile aynı kötü durumda olmamamız bize hep bir çeşit rahatlık verir, hatta onların bu yarışını izlemenin heyecanından zevk alırız. Bu şekilde biz de, her ne kadar kendimizi ana karakterlerin yerine koysak da, ister istemez kendimizi bu karakterleri yarış atı gibi izleyen VIP sınıfın yerinde buluruz. İşte bu rahatlık hissi de, bölümün bittiği, televizyonun kapandığı ve gerçek hayatlarımıza döndüğümüz zaman, izlediğimiz bu yapımlardaki mesajların sadece birer sohbet konusu olarak kalmalarının arkasındaki nedene dönüşür. Squid Game’i bu kadar etkileyici yapan da bu çifte perspektifi ustalıkla yansıtması.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder