Deniz Sarıhanlıoğlu Aynı mıyız? Ayna mıyız?
HABERİ PAYLAŞ

Aynı mıyız? Ayna mıyız?

Sevgili dünlük, dün vapurla Karşıyaka’dan Alsancak’a geçerken yine bol bol ve uzun uzun izledim insanları. Vapura birlikte bindiğim onlarca kişi ile aslında aynı basit amaç için ezberlenmiş hareketleri yaptım. Turnikeye kent kartı okuttum, içeri girdim ve vapur için sürgü kapı açılana dek telefonuma baktım, çevremdeki insanların tamamı gibi. Sonra aniden yüzüme su fırlatılmış gibi uyandım gündüz uykumdan. Hepimiz aynı olmamalıydık, bizi diğerlerinden ayıran özellikler olmalıydı. Fiziksel özellikler, davranış biçimleri, yetenekler ve daha pek çok şey. Aynı değildik, aynaya bakar gibi karşımızda da kendimizi görmemeliydik.

Haberin Devamı

SAHNESİ MUTFAĞI

“Hayatta herkesin bir sahnesi vardır” derdi hocam. Hayatta var olma biçimimiz, yaptığımız işler. Mükemmel bir biçimde icra ettiğimiz işlerimiz, sahnelerimizdi.

Pırıl pırıl genç bir şefle tanıştım.

Tatlı aşkı uğruna, bitirdiği okulları, aldığı diplomaları koymuş sandık dibine, hayallerinin peşinden koşmuş ve kısa sürede nefis işler çıkarmış Marilen Braggiotti. Le Cordon Bleu’da patisserie eğitimi almış ve bununla da yetinmeyerek, yurtiçi ve yurtdışında defalarca Master Class eğitimlerine katılmış. Fransız pastacılığı, Artisanal ekmek ve çikolata uzmanlık alanları. Marilen’in ailesi, İzmir’in en eski levanten ailelerinden biri. Baba tarafından İtalyan ve anne tarafından İngiliz İtalyan genlere sahip. Annesi İngrid Micaleff Braggiotti; Maria Elisa Capaccioli Sponza, Aude Giraud Ragusin ve Lotte Filippuci Romano ile birlikte “Mutfak Tarihinin Levanten Tarifleri” kitabını yazmışlar. Dolayısıyla Marilen de levanten mutfağının tatlı, çörek ve pastalarını orijinal tarifleri ile gelecek nesillere akataracak olan nesilin başında geliyor. Uzun yıllar başarıyla sürdüreceğinden emin olduğum yolunda Marilen’e başarılar diliyor ve güzel kokuların eksik olmadığı mutfağından, mutlulukla ayrılıyorum.

GÖKYÜZÜNE TAŞTAN BİR YOL: ASANSÖR

Mithatpaşa Caddesi’nin şen şakrak sokaklarından biri Dario Moreno Sokağı. İki yanı manolya ağaçları ile dolu. Cumbalı taş konakları, renkli cafeleri ve sonunda sizi kuşlar gibi göklere çıkaran kırmızı taştan bir asansörü var. Asansör, 1907 yılında, Nesim Levi tarafından yaptırılmış. Mithatpaşa ve Halil Rıfat Paşa caddelerini birbirine bağlayan 155 basamağın orada yaşayanların hayatını zorlaştıran etkisini azaltmak için düşünülmüş. Zamanla da İzmir’in en sembol yapılarından biri olmuş. Asansör’ün İzmir’i boylu boyunca izleyebileceğiniz teras kısmında, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından işletilen tertemiz bir cafe ve restoranı var. Fiyatları makul, seçenekleri zengin. Gün batımında gidip, yaşadığınız şehrin tadını çıkarabilirsiniz. Ben şehir dışından gelen dostlarımı mutlaka getirir, burada bir kahve içmeden göndermem. Sonrasında Konak’a kadar yine keyifli bir rota üzerinden yürüyüş yapabilirsiniz.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder