Giriş
Sevgili Dünlük, dün öğle saatlerinde, Alsancak Dominik Caddesi’nde oturmuş; çılgın kalabalıklar arasındaydım. Bir elinde telefon, diğer elinde karton bardakta kahvesi ile koşturan telaşlı İzmirlileri izliyor ve aynı zamanda az sonra gideceğim müze ile ilgili araştırma yapıyordum. Bunca yıldır oradaydı ve ben gitmemiştim. Geç olmuştu ama güç olmayacaktı. Sanırım ışınlanmayı buldum.
ARKAS DENİZ TARİHİ MÜZESİ
Taksiyle, 7 dakika süren bir yolculukla o güzel bahçeli müzeye ışınlandım. Zaman yolculuğu gibiydi. Karşımda muazzam korunmuş levanten köşkü vardı. Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas tarafından 30 yıl boyunca titizlikle toplanmış gemi maketleri, tablolar ve gemi antikalarından oluşan bir koleksiyona sahip. Dünya denizlerini arşınlamış, hırçın dalgalarla boğuşmuş gemilerin öykülerini merak edenler ve özellikle çocuklu ailelere mutlaka görmelerini öneriyorum.
EN AZ 20
“Tok olsam bile yenir” diye bir ifade vardır ki, bu bence midye dolma için yazılmış. Tazecik, sıcak sıcak, bol baharatlı ve üstüne limonla, en az 20 tane yenir. Hele bir müddet memleketten ayrı kaldıysak tepsi bile kapatılır. Tepsi bitinceye dek, genellikle tezgahın başından şen kahkahalar yükselir. Baharı ensemizde hissettiğimiz nefis İzmir günlerinde, sahile giderken midyeciye uğrayıp poşet poşet taşıyacağımız kesin.
ESKİ Mİ FOÇA?
Eski Foça, daima iyi bir rota. Tüm hafta yorulmuş beden ve zihinlerimizin, masmavi denize karşı yüklerinden kurtulduğu, huzur bulduğu yer. İster tahta masa ve sandalyelerde oturup balık ekmek yiyin, ister sıra sıra yelkenlilere karşı çay kahve için. Taş evli sokaklarında kaybolun. Ahşap iskelelerinden sallayın ayaklarınızı, güneşin tadını çıkarın. Foça, bir süre saklanıp, sonra kolayca eve dönebileceğiniz, güzelliklerle dolu bir arka bahçe. Ona iyi bakmalı ve arada bir ziyaret etmeliyiz.
