Deniz Sarıhanlıoğlu Küçük mavi çekmece
HABERİ PAYLAŞ

Küçük mavi çekmece

Sevgili dünlük, bizim buralara fena halde bahar geldi. Bademler, erikler neyse de, arsız şeftaliler bile çiçek açtı. Papatyalar bir fasıl toplandı, salonlara konuldu. Şimdi çıkan tazelerini, balkona koyarız bundan sonra. Pazarda saksı fesleğen, çilek fidesi satılmaya başlandıysa bu iş tamam demektir. Baklanın, taze soğanla pişirilip üstüne süzme yoğurt ve dereotu dökme zamanı gelmiştir. Bahar geldiğinde tüm güzellikler size de daha net görünmeye başlıyor mu? İçimden söylediğim şarkıları bastıramıyorum.

Haberin Devamı

Mırıldanmam yükselince, sokaktaki insanlarla göz göze gelip gülümsüyorum. Bir selamlaşma vesilesi oluyor mis gibi. Mutluluk bahanelerimi saymaya bayılıyorum. Şimdi yine bir dünya telaş var. Valla ben virüsün tedbirini alıp, kölesi olmamaktan yanayım. Üstelik doğada, açık havada olmak, uzmanların da önerdiği bir konu. Bu hafta sizi nefis gökyüzüyle, masmavi denizin arasına sıkışmış, küçük mavi bir çekmeceye götürmek istiyorum. Hadi gelin, güzel anlar biriktirip, atalım içine!

KARİNA KÖYÜ

Geçen hafta size Güllübahçe’den bahsetmiştim. Karina da işte yine bu yol üzerinde. Demek oluyor ki Söke’de görülecek çok yer var. Eski ismi Karina, şimdi Doğanbey olan 1924 yılına kadar Rumların yaşadığı şahane bir köy ve az ilerisindeki sahili benim her yıl birkaç kez gittiğim yerler. Rumlar; 1924 yılından itibaren gerçekleştirilen mübadele ile kendi vatanlarına giderken, onların yerine Balkan ülkelerinden gelen Türkler yerleştirilmiş. Ama maalesef onların yaşamına uygun olmamış. Bu nedenle 1985 yılında köy tamamen boşaltılmış.

Bu tarihten itibaren boş kalan köy evleri ve yakın çevresinde; eski gümrük binalarının olduğu Karina’daki yapılar, bu güzellikleri fark eden yeni sahipleri tarafından restore edilerek geçmişteki gösterişli haline kavuşmuş. Rum mimarisinin karakteristik özelliklerini taşıyan usta taş işçiliğinin ilk bakışta göze çarptığı Doğanbey evleri, şapel ve hastanesi ile taş sokakları nefistir.

KÖY KAHVESİ

Ne zaman Karina’daki köy kahvesinde çektiğim bir fotoğrafı arkadaşlarıma göstersem, şok geçiriyorlar. Bir köyün zarafeti, vakur duruşu, kalitesi, imajı ancak bu kadar güzel yansıtılabilirdi. Çalan müzikler, kahve, çay fincanı, masaların örtüsü, mutfağın güzelliği, gördüğünüz anda sizi hayran bırakacak. Söz veriyorum. Burada bir soluklanın çünkü şimdi de sahile gidiyoruz.

Haberin Devamı

SAHİL

Karina’ya girişte minik bir tepeden aşağıya doğru süzüleceksiniz. Tam burada bir durup bakmanızı istiyorum. İşte gökyüzü ve deniz arasına sıkışmış küçük mavi çekmece tam burada. Usulca açıp içini karıştıralım. Burası minicik bir koy, Dilek yarımadasının tam olarak arkasında kalıyor. Renk renk balıkçı kayıkları, çenesi düşük ördekler ve maviye boyanmış tahta sandalyelerle dolu.

Burada Ege otlarının en tazesini, balığın mis kokulusunu bulacaksınız. Gün batımına kadar burada olun, çünkü dönüş yolunda harika bir balıkçı barınağı var. Güneş giderken ardından el sallayın ve hayatın ne kadar güzel olduğunu hiç aklınızdan çıkarmayın.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder