Deniz Temur Ek gıdaya geçişte bu hataları yapmayın!
HABERİ PAYLAŞ

Ek gıdaya geçişte bu hataları yapmayın!

Çocuğum yemek yemiyor ne yapmalıyım diyerek benden yardım isteyen ebeveynlere yönelttiğim soruların başında ek gıda sürecine geçişleri ve yaşadıkları yer alıyor. Zira çocukların besinlerle ilk kez tanıştıkları bu dönem hem çok değerli hem de çok tehlikeli aşamalar içeriyor. Türkiye’de ek besin dönemi ne yazık ki tıbbi temelli bakış açılarıyla şekillendiriliyor ve çocukların gelişimsel özellikleri, duygusal ihtiyaç ve tepkileri çoğunlukla göz ardı ediliyor. Çocuklar doğumlarından itibaren gelişimsel olarak sadece boy-kilo ve baş çevresi ölçülerine göre değerlendirilirken, ‘yeterli kiloyu alan, boyu uzayan, baş büyüklüğü ideal seviyelerde seyreden bebekler sağlıklıdır’ bakış açısı ailelere yeterliymiş gibi aktarılıyor. Çocukların fiziki gelişimi kuşkusuz çok önemli ve takip edilmesi gereken bir durum. Ancak çocuk gelişimini sadece sayılar ve grafiklere dayandırmak aşağıda bahsedeceğim sorunları tetikleyen ve çocukların farklı ihtiyaçlarını görmemizi engelleyen tablolara neden oluyor. Özellikle ek besin döneminde sorunların katlanarak artmasına neden olan bu dar bakışın yarattığı hatalar ve sonuçları hakkında benim düşündüklerim...

Haberin Devamı

YETERİNCE İYİ BİR ANNE MİSİN?

Doğumdan itibaren anneler her ay bebeklerinin kontrollerinde yeni bir sınava tabi tutuluyorlar. İlk 6 ay bu sınav ‘sütün yeterli mi, çocuğu yeterince besliyor mu?’ temelli iken, ek besin döneminde ‘bu çocuk yemek yemiyor mu, çok zayıf, kaç kilo aldı, boyu uzadı mı?’ sınavına dönüşüyor. Haliyle ‘iyi annelik’ bir noktadan sonra bebeği beslemek daha çok beslemek gibi algılanır hale geliyor. Birbiri ardına gelen doktor kontrollerinde yaşanan strese bir de çevre, aile ve eş baskısı eklenirse anneler için durum gittikçe stres kontrolü güç bir hal alıyor. Annelerin yüksek baskı ve stres altında başladıkları ek gıdaya geçiş süreci ne yazık ki çocuk ile besinler arasında güvenli ilişkinin kurulmasını engelliyor. İşte bu engelin oluşmaması adına en başta yapılması ve yapılmaması gerekenler şöyle:

STRES VE BASKIDAN UZAKLAŞ

İlk iş annelerin veya bakım verenlerin stres ve baskıdan uzaklaşmasıdır. Çocuklar dünyayı bizim duygularımız üzerinden öğrenir. Eğer ek gıdayı çocuğunuza verirken yüksek kaygı, öfke, stres içindeyseniz bebeğinize ortamın tehlikeli olduğu sinyalini veriyorsunuz. Bu sinyal çocuğun yeni bir şeyleri denemesini engeller. Bu nedenle her ne olursa olsun sakin olmak önemli. Sakin gibi davranmak değil gerçekten sakin olmak önemli. Eğer beslenme sırasında stres kontrolünde zorlandığınızı hissettiğiniz anlar olursa hemen beslemeyi bırakın ve çocuğunuzla eğlenin, dans edin, cama, balkona veya açık havaya çıkın.

Haberin Devamı

EK GIDA KARIN DOYURMAK İÇİN VERİLMEZ

6’ncı ayda başlayan ek gıdaya geçiş sürecinin amacı bebeklerin yiyeceklere alışması, farklı tat ve dokuları kontrol etmeyi öğrenmesi için bir geçiştir. Bu dönemde asıl gıda ‘anne sütü yada devam sütleri’dir. Bu nedenle çocuğunuz kilo alsın, boyu uzasın, memeden çabuk ayrılsın diye onu büyük miktarlarda beslemeye, karnını doyurmak için yiyecekler vermeye çalışmayın. Her yeni gıdaya başlarken 1 çay kaşığı ile başlayın ve günden güne arttırın. Miktarları belirlerken bebeklerin midelerinin kendi yumrukları kadar olduğunu hatırlayın.

Haberin Devamı

BESLENME BECERİSİ 2 YILDA TAMAMLANIR

Ek besine başladınız diye çocuğunuzun bir kaç ay içinde her şeyi yiyeceğini hayal etmeyin. Çocukların tam anlamıyla beslenebilmeleri için doğumdan itibaren 2 yıllık bir sürece ihtiyaçları vardır. Bu süreçte oturmadan, dil ve dudakları kullanmaya, el-ağız-göz koordinasyonuna, yutma, çiğneme ve öğürme kabiliyetlerinin gelişmesine varan 25’den fazla beceriyi kazanmaları gerekir. Dolayısıyla süreci aceleye getirip kendinizi de çocuğunuzu da strese sokmayın.

YİYECEKLERİ TÜKÜRMESİ ONLARI İSTEMEDİĞİ ANLAMINA GELMEZ

Ek gıda planlaması desteği verdiğim ailelerin çoğu ‘daha ilk kaşıkta istemedi, yiyecekleri tükürmeye başladı’ cümlesiyle yaşadıkları durumu anlatır. Bu durum çoğu ebeveyn tarafından ‘yemek reddi’ olarak algılandığından hızla ek besin süreci bir savaş alanına dönebiliyor. Bebeklerin verdiğiniz yiyecekleri tükürmesinin nedeni onları yemek istememeleri değil, yiyeceklere emmeye çalışmalarıdır. Bebekler emme refleksiyle doğarlar ve ilk 6 ay bu bilgiyle beslenirler. Emme sırasında dil üst dişlerin ardına yapışır ve dil dişlere doğru itilerek emme gerçekleşir. Ek gıda süresinde bebeğe yiyecek verdiğinizde aynı refleksle dilini dişine doğru iter. Bu hareket yiyeceklerin ağız dışına çıkmasına neden olur. Yiyeceklerin ağızda kalması için dilin ağız içinde dolaşması ve besinleri geri çekmesi gerekir. Bebeklerin bu değişimi kazanmaları için zamana ihtiyaçları vardır. Onlara yılmadan sakince yiyecek vermeyi sürdürün. Doğru hareketi bir süre sonra öğrenecekler. Bunun gelişim açısından normal olduğunu hatırlamak rahatlatıcı olabilir.

KENDİ KENDİNE BESLENMESİNİ VE YİYECEKLERİ ELLEMESİNİ DESTEKLEYİN

Bebekler için beslenme karmaşık aşamalar içerir. Dolayısıyla kendilerini güvende hissetmeleri doğru beslenme alışkanlıkları geliştirmeleri adına önemli. Bebekler özelikle 8’nci aydan sonra her şeyi ellemek ve ağızlarına götürmek isterler. Bu isteği mutlaka avantaja çevirin ve bebeğinizin yiyecekleri ellemesine, koklamasına, üstüne sürmesine, yere atmasına izin verin. Bu bebeklerin tüm duyularıyla yiyeceklere güven duymalarını sağlayan çok önemli ve sağlıklı bir süreçtir. Ayrıca çocuklar 1 yaş öncesi damaklarındaki hassasiyet ve oral dönemin etkisi altında olduklarından kendi kendilerine yemek yemek için yüksek istek duyarlar. Bu istek 1 yaş sonrası giderek azalır. Eğer doğru zamanda bebeğinizi desteklemezseniz uzun yıllar onu beslemek zorunda kalabilirsiniz. Bu nedenle ‘aç kaldı’ kaygısından uzak durarak çocuğunuzun kendi kendine beslenmesini desteklemenizi tavsiye ederim.

KATI FORMLARA GEÇMEK İÇİN DİŞLERİN ÇIKMASINI BEKLEMEYİN

Ek besine geçiş sürecinde en sık yapılan bir diğer hata da çocukların dişleri çıkmadan katı yiyecekleri yiyemeyeceklerini düşünmemiz. Bu nedenle çoğu aile ek besin sürecinde bebeklerini püre ve karışım formlarıyla beslemeyi tercih eder. Halk dilinde yaygın adıyla bulamaçlar içine koyduğumuz besin miktarı fazlalığıyla bakım verenleri de rahatlatan formlardır. Ancak bebeklerin çiğneme, yutma kabiliyetlerinin gelişmesini engellerler. Bu nedenle çocuklara erken dönemde besleme kaygısından uzak katı formlu yiyecekler sunulmalıdır. Bu dönemde damaklardaki diş huzursuzluğu çiğneme güdüsünü tetikleyen önemli bir kolaylaştırıcıdır. Bu süreci avantaja çevirmek çocuğun dişleri çıktığında çok daha iyi çiğneme becerisine ulaşmasına yardım eder.

ÖĞÜRMESİNDEN KORKMAYIN

Ek gıdada püre formlarının uzun süre kullanılmasının bir diğer nedeni de yetişkinlerde bebeklerin boğulacağı korkusudur. Bu kaygı anlaşılabilir ve dikkat edilmesi gereken önemli bir detay. Hiçbir yiyecek ve beslenme deneyimi yetişkin denetiminden uzak olmamalıdır. Çocuğunuza alışık olduğu yiyecekleri bile verirken mutlaka güvende olmasını sağlamak ve yetişkin gözetiminde olduğundan emin olmak şart. Ancak bu büyük bir kaygıya dönüşmemeli. Zira bebekler hayatta kalmak, yiyecekleri doğru şekilde öğütmek için öğürmeyi öğrenmek zorundadırlar. Bu nedenle yiyecekleri öğürmeleri, boğazdan ağza besinleri geri getirmeleri de her defasında korkulacak bir durum değildir. Bu gelişimin korkutucu olsa da önemli bir aşaması. Çocuğunuzun yemekleri yerken tıkanmadığından, nefes alabildiğinden, öğürse bile yiyecekle baş edebildiğini gördüğünüz sürece kaygılanmayın ve onu desteklemeye devam edin. Öğürme sırasında vereceğiniz aşırı korku ve stres içeren tepkiler çocukların korkmasına ve yiyeceklerden uzaklaşmalarına neden olabilir. Bu nedenle sakin kalmak şart. Bunu hatırlayalım!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder