Derya Özel 50 kadına 50 mamografi
HABERİ PAYLAŞ

50 kadına 50 mamografi

Haberin Devamı

Daha önce bahsetmiştim, blog yazarı annelerin benim hamileliğim süresince belki de bilmeden bana nasıl yardımcı olduklarını. İkiz hamileliği beni ürkütse de, onların deneyimleri bana hep ışık olmuştur. Blogger anne ve babaların, belirli aralıklarla sosyal sorumluluk projeleri için bir araya geldiğini de, yine bu sayfadan duyurmuştum sizlere. Geçtiğimiz hafta yapılan 5’inci blogger anne ve blogger baba toplantısına ilk kez katılıp Van’daki çocuklar için rengarenk yumaklardan örgüler örmüştük (‘Van için örüyoruz’ başlıklı yazımda ayrıntısı var). Bu hafta Cuma günü de, bu toplantıların 7’ncisi gerçekleştirildi. Bu kez hedef 50 kadına 50 mamografi çektirme imkanı verebilmek ve kansere dikkat çekebilmekti.

Adını bile anmak istemediğimiz ve ailemizin içinde kendisine “6 harfli” diye isim koyduğumuz bu illeti, son zamanlarda sanki daha çok duyar olduk. Bu hastalıkla ilgili bizi aydınlatan ve yaşadıklarıyla ilham kaynağı haline gelen 2 değerli konuk vardı bu haftaki toplantıda. Bunlardan ilki, ‘Kansersiz Yaşam Derneği’nin kurucusu, İtalya’daki Umberto Veronesi Vakfı’nın Türkiye temsilcisi ve tam 7 yıldır kanser ile yaşayan Dida Kaymaz, diğeri ise Doktor Şerife Şimşek’ti.

Dida Kaymaz için neden ilham veren bir kadın diyorum biliyor musunuz, çünkü 7 yıldır kanser hastası olmasına rağmen “Hastayım” kelimesini sadece grip ya da nezle olduğu zaman kullanmış. “Ülkemizde kanser hastalarına nasıl yaklaşılması, motive edilmesi gerektiği pek bilinmiyor. Oysa, bu hastalığın en büyük ilacı moral. Bu konuda da hasta yakınlarına ve çevresindeki herkese görev düşüyor. Bu hastalık karşısında hiç kimsenin teslim bayrağını çekmesini istemiyorum” diyordu konuşmasında. Kendi yaşadıklarını ve daha fazlasını yazdığı ‘Karanlığın Öteki Yüzü’ isimli kitabı da, çok yakında raflarda yerini alacak.

Erken teşhisin önemi

Toplantının bir diğer kıymetli ismi de Dr. Şerife Şimşek’ti. Erken teşhisin ne denli önemli olduğunu vurguladı bir kez daha ve çarpıcı araştırmaları da paylaştı. Mesela, meme kanseri olan hasta kadınların bir kısmının, hastalığı sebebiyle psikolojik şiddete maruz kaldığı, yapılan araştırmalarla ortaya çıkmış üzücü bir sonuç. Bir diğer üzücü sonuç da, hasta olan eğer erkek ise, eşlerin boşanma oranı %7’yken, hasta olan taraf kadınsa boşanma oranının %21’lere kadar çıkıyor olması.

Hani aklıma gelmişken yazmadan geçemeyeceğim. Meme kanseri haftası dolayısıyla özellikle Facebook gibi büyük sosyal paylaşım sitelerinde dolaşan, “Meme kanserine dikkat çekmek amaçlı” yapıldığı iddia edilen, saçma duvar yazılarından son derece rahatsızım. Siz de bir Facebook kullanıcısıysanız, mutlaka siz de denk gelmişsinizdir. “Haydi hanımlar, duvarımızda sadece iç çamaşırımızın ne renk olduğunu yazalım da erkekler şaşırsın, biz de meme kanserine dikkat çekelim” saçmalığından bahsediyorum.

Dikkat öyle çekilmez hanımlar. Koca harflerle yazın duvarınıza, “Meme kanseri taramanızı yaptırdınız mı?” diye. Tüm arkadaşlarınıza bunu hatırlatınız öncelikle. Doktora gitme imkanı bulamayanlar için, kendi kontrollerini nasıl yapacaklarını yazınız o duvarlara. Adetin başlangıç gününü birinci gün kabul edip, 8. ve 10. günler arasında, yatarak ya da banyoda memelerini kontrol etmeli tüm kadınlar. İşte bunları yazın. Dikkat, ancak böyle çekilir.



Sıradaki haber yükleniyor...
holder