“Her şeyi eskisi gibi yapıyorum ama belim kalınlaştı, kotlar kapanmıyor.” Bunu kliniğe gelen kadınlardan da sohbetlerde arkadaşlarımdan da sık duyuyorum. İyi haber şu; sizde bir ‘bozulma’ yok. Vücudunuz, perimenopoz ve menopozun hormonal değişimlerine öngörülebilir bir şekilde yanıt veriyor. Yani mesele biyolojik.
‘MENOPOZ GÖBEĞİ’ DEDİĞİMİZ ŞEY NE?
Sadece ‘kilo almak’ değil; vücut kompozisyonunun değişmesi. Kas kütlesi azalırken, yağ kütlesi artıyor ve yağın dağılımı kalça-uyluktan karın çevresine kayıyor. İki yağ tipi önemli:
Deri altı yağ: Elinizle tutabildiğiniz, ‘simit’ gibi taşan kısım. Kozmetik olarak can sıkıcı ama metabolik riski daha düşük.
Visseral yağ: Organların arasında, derinlerde. Karnın ‘sert, şişkin’ hissini yapan, asıl riskli bölüm. İltihap üretir; kalp-damar hastalığı, tip 2 diyabet, hipertansiyon ve bazı kanserlerle ilişkilidir. Bu yüzden mesele ‘mayoda nasıl göründüğümüz’ değil, içeride neler olduğu.
NEDEN OLUYOR VE NELER OLUYOR?
Östrojen azalıyor: Yağ depolama haritası elma tipine kayıyor; merkezde birikim artıyor.
Bağıl testosteron etkisi artıyor: Yağ, gövdeye yeniden dağılıyor.
Açlık-tokluk hormonları şaşıyor: Leptin-ghrelin dengesi bozulabiliyor; iştah ve atıştırma davranışı değişiyor.
Metabolik hız düşüyor: Yağ oksidasyonu azalıyor, gece/istirahat enerji harcaması geriliyor.
Kas kaybı devreye giriyor: Yaşla birlikte kas kütlesi geriler; kas, dinlenirken bile ‘kalori yakan’ dokudur. Azaldıkça bazal metabolizma düşer. Bunlar kendinizi saldığınızın göstergesi değil yani. Hormonlarınızın size bir oyunu. Yarın devam edelim mi? Bence bu konunun etrafında epey kalabalığız.

