Doç. Dr. Gökçen Erdoğan Olduğun gibi değerlisin

HABERİ PAYLAŞ

Olduğun gibi değerlisin

Toplum kadınlara ‘kendini beğenme’ demeyi sever. Ama tam da bu yüzden, kadınlar kendilerini severse, bir şeyler değişir. Beden olumlama; sadece kendini sevmek değil, başkalarının dayatmalarını reddetmektir. Bu bir isyandır. Aynı zamanda bir barış antlaşması, kendinle, aynayla ve yaşamla… Soruyorsunuz ve yanıtlıyorum. Kulaklarımıza küpe, kalplerimize ilham olsun.

BEDEN PARMAK İZİ GİBİDİR

S: NORMAL MİYİM?

C: Bu soruyu en çok duyduğumuz yer muayene odaları değil; aynalar. Göğüs büyüklüğü, vulvanın görünümü, kalça şekli, hatta vajinal renk… Kadınlar bedenlerini sürekli ‘normallik’ skalasında tartıyor. Oysa anatomi söz konusu olduğunda, normal diye öğretilen şey çoğu zaman tek bir estetik algının dayatmasından ibaret. Tıpta da, terapide de esas mesele ‘sağlıklı ve işlevsel’ olmasıdır. Bedenlerimiz tıpkı parmak izlerimiz gibi çeşitlidir.

Haberin Devamı

S: NEDEN BEN DE O KADINLAR GIBI GÖRÜNMÜYORUM?

C: Herkesin olduğu gibi göründüğünden emin miyiz? Sosyal medyada gördüğünüz bedenlerin çoğu filtreli, pozlu ve algoritma dostu. Bir kadının bedeninin tek bir doğruya indirgenmesi, sistemin tüketimi sürdürebilmek için kurduğu bir tuzak. Bir gün herkesin bedenine saygı duymayı, onu sevmeyi öğrendiği bir dünyada, hiçbir kadın ‘ben de öyle görünmeliyim’ demeyecek.

S: KARNIM NEDEN DÜZ DEĞIL?

C: Çünkü bir insanın iç organları var. Rahim, bağırsaklar, mide… Kadın karnı hiçbir zaman dümdüz olmak zorunda değil. Sıfır beden modası, aslında sıfır gerçeklikten ibaret. Üstelik karın yağları yalnızca estetik değil; hormonal denge, doğurganlık ve bağışıklık için de önemlidir. Yeter ki sağlıklı sınırı geçmeyelim.

SİZİ PARLATANLA OLUN

S: CİNSEL AÇIDAN YETERİNCE ÇEKİCİ MİYİM?

C: Cinsellik, bir pornografi senaryosundan ibaret değil. Gerçek erotizm; özgüvenden, temasın duygusundan ve anda kalabilmekten doğar. Çekicilik, ölçülerle değil, duyguyla ilgilidir. Kendinizi sevin ve çekici bulan, sizi parlatanla olun.

S: YAŞLANIYORUM, BEDENİM DEĞİŞİYOR, NE YAPMALIYIM?

C: Tebrikler, yaşıyorsunuz. Yaş almak bir kayıp değil, bir hak. Derimiz, kaslarımız, hormonlarımız değişiyor çünkü zaman geçiyor. Bedeniniz size külfet değil, hikaye taşıyor. Kırışıklıklarınız, doğurduğunuz çocuk, atlattığınız hastalıklar, sarıldığınız insanlar… Bedeniniz yaşadığınız hayatın yansıması.

Haberin Devamı

S: REGL DÖNEMİNDE KENDİMİ ÇİRKİN VE ŞİŞ HİSSEDIYORUM BU NORMAL Mİ?

C: Evet, tamamen. Regl öncesi ve sırasında östrojen ve progesteron dalgalanır; ödem, hassasiyet, ruh halinde değişiklikler olur. Bu dönemlerde kendinize karşı nazik olun. Vücudunuz size çalıştığını gösteriyor. İdeal olan, bu döngüye düşmanca değil, anlayışla yaklaşmak.

ARZU RUHUN DANSIDIR

S: Kilom ilişkimi ya da kadınlığımı etkiler mi?

C: İdeal kilo, sadece sağlık açısından önemlidir, kadınlık ya da sevilme hakkı ile ilgisi yoktur. Aşırı kilo ya da zayıflık, hormonal dengenizi, doğurganlığınızı ve libidonuzu etkileyebilir. Ama birinin sizi bu nedenle daha az arzulanabilir görmesi, onun dar görüşüdür. Cinsel terapide şunu öğreniyoruz; arzu, ruhun dansıdır; sadece bedenin değil.

S: Doğumdan sonra vajinam eskisi gibi olur mu?

Haberin Devamı

C: Doğum sonrası bedenin yeniden yapılanması zaman alabilir. Pelvik taban kaslarını güçlendirmek mümkündür. Ama esas mesele şu; neden her şeyin ‘eskisi gibi’ olması gerektiğine inanıyoruz? Bedenimiz yeni bir insan yaratmış; bu muhteşem değişimi onurlandırmak yerine neden ‘yeniden paketleme’ derdine düşüyoruz?

S: İç çamaşırımı çıkardığımda utanmalı mıyım?

C: Hayır. Bu utanç bize öğretilmiş bir refleks. Cinsellikte utanma; isteksizlik ve performans kaygısı yaratır. Kendinizi, bedeninizi tanıdıkça bu utançlar çözülür. Partnerinizle açık iletişim, aynada kendi bedeninize bakma pratiği, dokunma terapileri bu konuda destekleyicidir.

EN ÖNEMLİ SORU

S: KENDİMİ NASIL DAHA ÇOK SEVEBİLİRİM?

C: En önemli soru bu. Ve cevabı karmaşık değil; gördüğünüz imgeleri sorgulayarak, bedeninizle çatışmak yerine onunla uzlaşarak, size ait olmayan estetik takıntılardan arınarak… Kendinizi sevmek bir hedef değil, bir süreçtir. Aynada gördüğünüz bedene değil, onunla yaşadığınız deneyimlere odaklanın. Ve her gün şu cümleyi hatırlayın; bu beden, bu canı taşıyor. Ve bu çok değerli.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder