Kıskançlık sorularının çeşitliliği beni dehşete düşürüyor. İnsanların öyle akla hayale gelmez kıskançlıkları var ki yaşamdan alacağımız iki gram huzurun böyle buharlaşıp gitmesine kahroluyorum. Bunlar en yaygın olanlardan. Bakalım kendinizi bulacak mısınız?
AŞIRI KISKANCIM, TERK EDİLİYORUM
SORU: Hocam, aşırı kıskancım ve ilişkilerim yürümüyor. Ne kadar severek, anlaşarak başlasam da terk ediliyorum. Ama kimse durduk yere kıskançlık yapmaz ve bunu hayatımdaki erkeklere anlatamıyorum. Herkes hareketlerine, tavırlarına dikkat etse kadın neden arıza çıkarsın; öyle değil mi?
CEVAP: Bilmem, sizce öyle mi? İki konu var üzerinde durmak istediğim. Birincisi; hayatınıza hep tavrı, hareketi sizi rahatsız edecek erkekler mi alıyorsunuz? Eğer öyleyse neden böyle insanları seçiyorsunuz acaba? İkincisi; siz her şeyden işkillenip rahatsız oluyor ve yok yere kıskançlık yapıp boğuyor olabilir misiniz? Eğer öyleyse sizce bunu neden yapıyorsunuz? Hayatınıza giren insanların hepsinde aynı sorunu yaşıyorsanız her defasında karşınızdakinin hatalı olduğunu düşünmek, belki de sizi çözümden uzaklaştırıyordur. Neleri kıskanıyorsunuz? Ne kadar kısıtlamaya kalkıyorsunuz? Kıskandığınızda bu duygunuzla baş etmeyi başaramıyor musunuz? Bence hepsi objektif yanıtlar isteyen ve üzerinde çalışılması gereken sorular. Tercihleriniz de değişebilir, bakış açınız da. Ama sorunun nerede olduğunu doğru saptamak önemli. Lütfen terapi alın. Kendinizi keşfedip dışarıdan bakma olanağı bulursunuz.
BENİ SÜREKLİ YANINDA İSTİYOR
SORU: Hocam, 27 yıllık evliyim. Eşimle birbirimize hiç karışmadık. Ayrı ayrı seyahatlere gittik, erkek arkadaşlarımızla da görüştük kız arkadaşlarımızla da. Aramızdaki en temel duygu güvendi. Geldim 51 yaşına, eşim de 53. Eşim kıskançlıklara başladı. Evde olmamı istiyor. Bir yere gidince kırk kere arıyor, birlikte plan yapmak istiyor hep. Buna mahal verecek bir davranışım ya da çevrem yok. Kıskançlık ileri yaşlarda ortaya çıkan bir şey mi acaba?
CEVAP: Bu konunun uzmanı değilim ancak görüşlerimi paylaşabilirim. Yaşam devam ettikçe insanlar değişebilir, bu ayrı. Ama aklıma ilk gelen ne oldu biliyor musunuz; sıkılıyor. Yalnız kalma korkusu da başlamış olabilir. Evliliğinize bayıldım. Kişisel alanları koruyarak da birlikte yaşamak, eğlenmek, sevmek mümkün. Güven varsa gerisi teferruattır. Ancak yıllar geçip insanlar pek çok şeye doyup biraz dinlenmek, huzur bulmak isteyince en güvenli alanlarında kalmak isteyebiliyorlar. En sevdiklerini hep yanlarında isteyebiliyorlar. Kaybetme korkusu başlıyor, doymak istiyor insan belki de en yakınındakine. Ya da gerçekten tatlı huysuzluklar başlayabiliyor, özellikle erkeklerde. Andropozun etkilerini hafife almayın. Erkek okuyucular kızmasın ama bunlar yaşam deneyimlerimden çıkardıklarım. Ona biraz daha fazla zaman ayırarak ortayı bulabilirsiniz belki. Ya da onu da kendi etkinlikleri için yüreklendirebilirsiniz. Sizi çok zorlayan durumlar olursa da profesyonel destek alabilirsiniz.
NİŞANLIM ETEKLERİMİ ATTI
SORU: Hocam, 19 yaşındayım ve nişanlıyım. Evimde mutlu değilim ve ilk defa huzurlu bir ortamım oldu. Ama nişanlım çok kıskanç. Eteklerimi attı. Yerine yeni, kaliteli şeyler aldı. Kırmızı ojeden de nefret ediyor. Yani yaşamımı değiştiren şeyler değil. Ama en kötüsü de benim kıskanmamamı dert ediyor. Seviyorum, güveniyorum, sorun çıkarmayı sevmiyorum. Ailemde hep bu konuda huzursuzluk vardı. Onu ikna edemiyorum. Ne önerirsiniz?
CEVAP: 19 yaşında, bulunduğunuz ortamda mutlu olmadığınız için gördüğünüz ilk huzur taneciğine kapılıp evlenmeyin derim. Lafı dolandıramadım, üzgünüm. Çok gençsiniz ve koşullarınız sağlıklı değerlendirmenizi önlemiş olabilir. İkincisi bir insanın giysilerini atmak ne demek? Böyle şeyleri hafifleştirmeyin. Kırmızı oje sevmiyorsa sürmesin. Sakın bu tür kıskançlıkların burada kaldığını düşünmeyin, hep bir üst seviyesi var ve izin verdikçe yenisi gelecek. Yerine ve zevkinize göre giyinme yetisine sahipsiniz. Kırmızı oje seviyorsanız seviyorsunuzdur, sevmiyormuş gibi yaşamanız gerekmez. Yerlerine alınan kaliteli şeyler, kalbinizi doldurmaya yetseydi zaten bu bir soru olmazdı kafanızda. Güzel, genç kız kardeşim; duygularınıza dahi hükmetmek isteyen ve kaçtığınız huzursuzlukların benzerlerini sevgi zanneden nişanlınızla ilişkinizi gözden geçirmenizi istiyorum. Muhtemelen o da gençtir ve belki de zamanla olgunlaşıp bu düşüncelerin anlamsızlığını anlayacak. Ancak mevcut koşullarda yağmurdan kaçarken doluya kapılıyor gibisiniz. Aşka, sevgiye hürmetim var ama aşkın, sevginin yormaması, huzur vermesi ve saygı da barındırması gerekir. Sevgiyle kucaklıyorum.