Dr. Mehmet Öz Kansere yol açabilecek 5 hatalı alışkanlık
HABERİ PAYLAŞ

Kansere yol açabilecek 5 hatalı alışkanlık

Haberin Devamı

Siz, sağlıklı seçimlerde bulunduğunuzu düşünseniz de, uyguluyor olduğunuz ve kansere yol açabilecek 5 hatalı davranış var. Bugün size kendinizi bu ölümcül hastalıktan korumak için yapmanız gerekenlerle ilgili son bilgileri vereceğim.

Bugüne kadar vücudunuza çok iyi baktınız ve bütün işaretler de sağlığınızın iyi olduğunu gösteriyor. Yine de, beklenmedik bir şekilde, kansere hazırlıksız yakalanabilirsiniz. Günümüzde kanser Amerika’da ve tüm dünyada ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alıyor.

Ama son yapılan araştırmalar sayesinde artık kansere karşı korumanın yeni yolları da var. İşte kansere neden olabilecek 5 yanlış alışkanlık ve bu hatalardan kaçınmanın yolları...

YANLIŞ 1: E vitamininin dozunu kaçırıyorsunuz!

E vitamini, akciğer kanserini engelleyen özelliğiyle bilinen bir antioksidandır. Ancak aşırı kullanıldığında E vitamini bir ANTİ-antioksidan haline gelebilir ve DNA’ya zarar vererek kanser gelişmesine neden olabilir. (Bugüne kadar E vitamini ateş basmalarını rahatlatmak için öneriliyordu ancak yeni araştırmalar uzun süreli kullanımın zararlı olabileceğini söylüyor.)
Yapılması gereken: Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından E vitamini için günlük önerilen doz 30 IU, bu da aldığınız multivitaminin yanında ekstra olarak E vitamini takviyesi almanıza gerek olmadığını gösteriyor. E vitaminini yediklerinizle alabilirsiniz. Antep fıstığı iyi bir gama-tokoferol (bir E vitamini türü) kaynağıdır. Bir veya iki avuç fıstık size gereken sağlıklı dozu sağlayacaktır.

YANLIŞ 2: Öğünlerinizin saatleri aynı değil!

Düzenli bir şekilde yemek yerine her gün farklı saatlerde yemek yerseniz vücudunuz stres moduna girer. Mesela bir sabah kahvaltınızı 7’de yapıp ertesi sabah 11’de yaparsanız vücudunuz bir dahaki öğünün nereden geleceğini bilemez ve şaşırır. Bu da stres hormonu (kortizol) salgılanmasına neden olur. Yüksek seviyedeki kortizol insülinin birden yükselmesine neden olarak iltihaplanmaya yol açabilir ve bu da birçok kanser türü riskini artırır. Yapılması gereken: Öğünlerinizin saatlerini düzenli bir şekilde ayarlayın ve o programa uymaya çalışın. Konu rutinlere gelince araya bir sürü iş girer, bu yüzden açlık krizlerini bastırmak ve insülin fırlamasını önlemek için yağsız patlamış mısır veya elma gibi sağlıklı atıştırmalıkları sürekli yanınızda taşımayı alışkanlık haline getirin.

YANLIŞ 3: Dişlerinizi düzenli fırçalamıyorsunuz!

Diş eti iltihaplanması ve ağız kanseri arasındaki bağ bir süredir açığa kavuşmuş durumda. Artık yapılan son araştırmalar da ağız temizliğini ihmal etmenin meme kanseri dahil olmak üzere vücutta herhangi bir kanser türü oluşma riskini artırdığını gösteriyor. Yapılan bir araştırma, diş eti iltihabı olan kadınlarda, olmayanlara oranla meme kanserinde yüzde 75’lik bir artış olduğunu ortaya koydu. Tehlikeli durum, dişlerinizi düzenli olarak fırçalamadığınız ve diş ipi kullanmadığınız zaman meydana gelir. Ağızda bakteriler ürer, plak oluşur ve iltihaplanma başlar. Bu da, vücudun herhangi bir yerinde kanser oluşması ihtimalini artırır. Adet dönemi ve menopozda hormonal değişiklikler meydana geldiği için kadınlarda diş eti hassasiyeti ve iltihaplanma daha çok görülür.
Yapılması gereken: Diş fırçalama ve diş ipi kullanma işlemlerini doğru bir şekilde uygulamalısınız. Dişlerinizi yaklaşık iki dakika boyunca fırçalamalı ve her gün diş ipi kullanmalısınız. Çok fazla plak oluşup oluşmadığını kontrol etmesi için diş hekiminize gitmeyi ihmal etmeyin. Aynı zamanda diş plağı temizleme tabletleri de çiğneyebilirsiniz. Fırçalama ve ip kullanmanın yanı sıra şu gizli silahı da kullanmalısınız: Yalancı tespih ağacı (neem ağacı) kabuğu özü. Yalancı tespih ağacı kabuğunun özü dişeti iltihaplanmasını önleyen anti-inflamatuar görevi görür. Günde bir defa, günlük ağız temizliğinizin bir parçası olarak, bir fincan çayın içine koyun veya sadece biraz sıcak suyun içine damlatın.

YANLIŞ 4: Yeteri kadar uyumuyorsunuz

Araştırmalara göre günde 6 saatten az uyku uyuyan kişilerin kolonlarında kolon kanserine neden olan poliplerin üreme riski yüzde 50 artıyor. 6 saatten daha az uykuyla çalışan vücut yeteri kadar uyku hormonu (melatonin) salgılayamıyor; melatonin ise, hücreleri onaran ve kanseri uzak tutan bir anti-oksidan görevi görüyor.
Yapılması Gereken: Çalar saatinizi sadece sabah uyanmak için değil, akşam yatma saatiniz geldiğinde çalması için de ayarlayın. Bu alarmı gece kullanarak uyku saatlerinizi düzene sokmuş olacaksınız.

YANLIŞ 5: Çok fazla az-yağlı yiyecek tüketiyorsunuz

Kurabiye ve kek gibi ‘az-yağlı’ veya ‘yağsız’ olarak etiketlenmiş hazır gıdalar kilo vermek isteyenleri hemen cezbediyor. Ancak, bu ürünlere yağın yerini tutması için sağlıksız olan işlenmiş karbonhidrat ve basit şekerler koyuluyor. Bu maddeler de insülini hızla yükseltiyor ve kilo alımını artırıyor. Daha da kötüsü, bu insülin yükselmesi kansere neden olan inflamasyona neden olabiliyor. Unutmayın ki, her yağı azaltılmış veya yağsız ürünler aldığınızda, kansere karşı koruyan omega-3 gibi iyi yağları alamıyorsunuz. Ayrıca, sağlıklı yağlar, karbonhidratların emildiği süreci yavaşlatır, yani sağlıklı yağlar içeren dengeli bir beslenme programı iyi bir kilo elde etmeye yardımcı olur.
Yapılması Gereken: Bu yiyeceklerden almak istiyorsanız tam yağlı olanları tercih edin ve keyfini çıkarın. Ne kadar yağ içerdiğini bildiğinizden büyük olasılıkla hepsini yiyemeyeceksiniz ve yağı azaltılmış bir ürünle yemeniz gerekenden daha fazla yeme tuzağına düşmemiş olacaksınız.

Midenizdeki yangını söndürmenin yolları

Yanma, bulantı ve ağrı mide zarındaki iltihaplanmadan dolayı oluşan gastritle alakalı olabilir. Hastalığı tetikleyen şeyleri ve ağrınızı hafifletebilecek yiyecekleri anlatacağım. Gastrit, mide zarının, mide asidinden dolayı iltihaplandığı veya zarar gördüğü bir hastalıktır. Bu ateşi körükleyebilecek aşağıda sıraladığım şeylerden uzak durun

İbuprofen: İbuprofen, aspirin ve steroid olmayan anti-inflamatuar ilaçların uzun süreli kullanımı mide zarınızı inceltebilir.

Alkol: Aşırı alkol tüketmek ( kadınlarda günde 3 kadehten fazlası ) mide zarını tahriş edebilir ve aşındırabilir.

Stres: Vücut, strese tepki olarak gastrite neden olan asit üretir.

Kahve: Asidiktir ve gastriti rahatsız eder. Karbonatlı içecekler ve meyve suları da aynı etkiyi yaratabilir.

GASTRİTLE SAVAŞAN YİYECEKLER:

Meyve ve sebzeler

Ispanak, kıvırcık lahana, badem ve fasulye

Yağsız et

Somon

Zeytin yağı

Hangi yiyecekler anti-inflamatuar maddeler içeriyor?

Tam olarak kanıtlanmış olmasa da aşağıdaki maddelerin bazı anti-inflamatuar etkileri olduğuna dair bulgular mevcut.

İzoflavonlar: Soya fasulyesi, bütün soya ürünleri

Lignan: Keten tohumu, keten tohumu yağı, çavdar gibi tam tahıllar

Polifenol: Çay, meyve ve sebzeler

Glukozinolatlar: Brokoli, karnabahar, kıvırcık lahana

Karnozol: Biberiye

Resveratrol: Kırmızı şarap, üzüm, kırmızı veya mor üzüm suyu

Kakao: Bitter çikolata

Kersetin: Lahana, ıspanak, sarımsak

Genetik, diyabet veya obezitede ne kadar rol oynuyor?

Kalçalarınızdan atalarınızı sorumlu tutuyor olabilirsiniz ancak bu pek işe yaramıyor. Obezite ve diyabette (diyabetlerin yüzde 95’ini oluşturan tip 2 diyabetten söz ediyoruz) çevreniz (yaşam tarzınız, davranışlarınız ve dolabınızdaki fıstık ezmeli sandviçleriniz) genetik faktörlerden daha baskındır. Diyabet sizi her yıl bir buçuk yaş daha yaşlandırır. Örneğin 30 yaşında başladı ve siz 60 yaşındayken aslında, 75 yaşındaki bir insanın enerjisi ve risk faktörlerine sahipsinizdir. Tip 2 diyabet genetik bir hastalıktır. Yani eğer tek yumurta ikiziyseniz ve ikizinizde tip 2 diyabet varsa, sizin de genetiğinizde var demektir. Tip 2 diyabet şekeri direkt hücrelerinize iletmek yerine kan dolaşımınızda biriktirir. Bu da damarlarınızda bulunan hücrelerin aralarındaki duvarları zayıflatarak kolesterolün girmesine neden olur. Tip 2 diyabet ayrıca şekerin proteinlere yapışarak onların daha etkisiz hale gelmesine neden olur. Bu da birçok sağlık problemine yol açar:

- Tansiyonunuzu yükseltir.

-Kalp krizi, felç, hafıza kaybı, böbrek yetmezliği, göz problemleri arterit (kireçlenme) ve akciğer hastalıkları riskinizi artırır.

-Enfeksiyonlarla savaşma gücünüzü azaltır. Ancak eğer isterseniz genlerinizi kontrol edebilirsiniz. Kan şekeri seviyenizi düşük tutmak için salt şeker, trans ve doymuş yağlar içeren yiyeceklerden uzak durmalısınız. Ve yaklaşık 2000 kalori yakan haftalık aktiviteler, günde 30 dakikalık yürüyüşler ve haftada 30 dakika ağırlık kaldırmak, kaslarınızı insüline çok daha duyarlı hale getirerek şekeri kan dolaşımında tutmak yerine hücrelere ulaştırır.

Dr. Öz Show Digitürk Home TV’de hafta içi her gün 13:30 ve 19:00’da.

Bu yazı 1 Mayıs 2011 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır

3

Sıradaki haber yükleniyor...
holder