Elif Yılmaz Nereden nereye
HABERİ PAYLAŞ

Nereden nereye

HDP’nin Kazlıçeşme mitingi, AKP’nin aynı gün Yenikapı’da yaptığı Fetih mitingini daha iyi analiz etmeyi sağladı:

- ‘Halkçılık’ söylemini yıllardır tekeline almış olan AKP’nin miting alanında genel olarak homojen yani tek tip bi manzara vardı. Oysa, ‘İnanç özgürlüğü, yaşam tarzına saygı, barış, demokrasi’ gibi kavramları AKP’nin daha tüketmediği yıllarda İstanbul mitingleri daha renkliydi. Farklı kesimlerden bi çok insanın alanda bi araya gelebildiğini görürdük.

- Bu manzarayı daha netleştiren aslında Kazlıçeşme mitingi oldu. Meydana bakıldığında yenilikçisinden muhafazakarına, çarşaflısından eşcinseline, işçisinden esnafına, akademisyeninden işsizine kadar halkın her kesiminden insan alandaydı.

Velhasılı kelam;

- Erdoğan’ın yıllar içinde sertleştirdiği üslupla yarattığı ötekileştirmenin, ‘AKP halkçılığı’nı nasıl tek tipleştirdiği Yenikapı’da gözler önüne serildi.

- HDP Eş Başkanı Demirtaş’ın da nefret ve kavga yerine tercih ettiği birleştirici dilin nasıl meyve verdiği, her kesimin barışı nasıl özlediği Kazlıçeşme’de gözler önüne serildi.

Işınlanana kadar

İstanbul’da mitingin olduğu gün, sosyal medyada HDP’lilere “AKP’nin yaptığı Marmaray’a binerek Kazlıçeşme’ye rahat rahat gittiniz’ diye yazılıyordu. Elim kulağımda bekliyorum, iki güne kalmaz kürsüden de “Eyyy Demirtaş, sizinkiler bizim Marmaray’a bindi” diye bağırılabilir.

Bi kere, yıl olmuş 2015, zaman ve teknoloji kim iktidara gelse bu hizmeti vermesini dayatırdı. İki; kimse babasının parasıyla yapmadı Marmaray’ı. Üç; daha kimse Cumhurbaşkanı gibi ışınlanmayı bulamadı. Cumhurbaşkanı bi bakıyorsunuz eline mazot karnesi alıp 1970’lere, maden faciası olunca 1860’ların İngiltere’sine, İstanbul’un fetih kutlamasına katılınca Sultan Abdülhamit dönemine ışınlanabiliyor. O yüzden bu teknoloji bulununcaya kadar sevip sevmedikleriniz de Marmaray’a binecek, haberiniz olsun.

İKTİDAR SPORU BIRAKSIN

Durdurulan MİT TIR’larında Suriye’ye silah gönderildiği iddialarına önce ne demişlerdi:

- ‘Türkmenlere insani yardım malzemesi gönderiyorduk.”

- İnsani yardım deyince akla ne gelir?: “Yiyecek, giyecek, battaniye, ilaç.”

- Ancak, Suriye politikası giderek karanlıklaşan, dünyanın en kanlı örgütü İŞID’le arasına mesafe koymayan, Kobane saldırılarında ise safı netleşen iktidarın bu izahatını, yandaşları hariç kimse inandırıcı bulmadı.

- İktidar yöneticileri de her zamanki gibi birilerini ‘yalancılık’la suçladı.

- İddialar kesilmeyince dönemin Gümrük Bakanı Hayati Yazıcı; “Türkiye’den Suriye’ye silah gönderilmedi. Sadece spor amaçlı yivsiz av tüfekleri gönderildi” dedi.

Haberin Devamı

- Cumhuriyet Gazetesi 4 gün önce o ‘sportif’ ve ‘insani yardım’ denilen malzemelerin fotoğrafını yayınladı. Başbakan da zaten olayı doğruladı. Kimin ‘Yalancı’ olup olmadığı konusuna girmeye hiç gerek yok...

Haberin Devamı


- Ancak biz sporu ‘Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur’ diye bilirdik. Ama bu ‘sportif malzemeler’le ortada ne kafa ne vücut kalır. İktidar bence memleketin sağlığı için sporu bıraksın!

ZAHMET OLMAZSA

Ülkemizin ileri demokratik yönetim şekli sayesinde, dünya tarihine ‘açılıp-kapanan’ tek halk parkı olarak giren Gezi dün, akşama kadar yine kapatıldı. Gezi’nin 2. yıldönümü nedeniyle sadece park değil, Taksim yine yasaklı bölge haline getirildi. Gezi Parkı’nda fotoğraf çeken Zaman Gazetesi muhabirini de polisler darp etti.

* * *

Gezi eylemlerinde ‘Destan yazdınız’ diye sırtı sıvazlanan polis, anlaşılan öyle gaza gelmiş ki gazeteciyi ulu orta rahat rahat dövdü. Sayın Başbakan, biliyorum ‘Şam ve Kahire’nin demokrasi sorunu’ sizi hayli üzüyor. Sık sık meydanlarda bunu söylüyorsunuz. Zahmet olmazsa, arada bir İstanbul’un göbeğine de bakarsanız şayet o kadar uzağa gitmenize gerek kalmayacak.

GEYİKLİ GECE

Birileri onlarca uyduruk lobiye, çeteye, örgüte istedikleri kadar bağlarlarsa bağlasın, Kabataş iftiralarıyla istedikleri kadar kirletmeye çalışırsa çalışsın... 2 yıl önce orada toplanan Türk’ü-Kürt’ü, solcusu-sağcısı, İslamcısı-ateisti kimsenin askeri, memuru değildi. Duvarlara yazdıkları gibi sadece ve sadece ‘Turgut Uyar’ın dizeleri’ydi. Birilerinin, bilerek ve isteyerek yarattığı kutuplaşmanın buzlarını birbirlerine sıkıca sarılarak, omuz omuza verip eritenlerdi. Gezi’nin özgür ve ölümsüz çocuklarının ‘Geyikli Gecesi’ 2. yaşına girdi. Büyük bi adam der ki, “Büyük bi aşk yaşasam asla anlatamazdım.” İşte bu yüzden ‘Geyikli Gece’yi Turgut Uyar’ın dizeleri anlatsın:

“Halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta. Her şey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı. Ama geyikli geceyi bulmadan önce. Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk.”


ACABA DELİRDİK Mİ?




Jose Mujica


1 Mart 2015’te emekli olan Uruguay’ın eski Devlet Başkanı Jose Mujica görevi süresince cumhurbaşkanı sarayı yerine evinde yaşadı. 12.500 dolar olan aylığının yüzde 90’ını da yoksullara bağışladı. Mujica yaşamıyla ilgili bir soruyu “Demokrasilerde çoğunluk nasıl yaşıyorsa liderlerin de öyle yaşaması lazım” diye yanıtlamış. Bu hafta yayınlanan röportajı okuyunca, aklıma:

- Halkın parasıyla Cumhurbaşkanı’na yapılan trilyonluk saray, Diyanet İşleri Başkanı’na alınacak uçak, bakanlara tahsis edilen milyarlık Mercedesler geldi.

- Bunların maliyetinin Türkiye bütçesinde ‘çerez parası’ olduğu geldi.

- Hepsinin milletin ‘itibar’ı için yapıldığını anlatan liderler geldi.

- Türkiye’nin en yoksul ülkeler arasındaki yeri, artan işsizlik oranı, 2 bin TL’ye ulaşan açlık sınırı geldi...

Bilemiyorum... Ya Jose Mujica delirdi, ya da biz...

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder