Giriş
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya müracaatlarıyla başlayan “Onay vermeyiz” çıkışımızın yol açtığı diplomatik savaş devam ediyor. Şu anda elimiz güçlü. Adı geçen iki ülke için şartımız net: “YPG ve PKK’ya verdikleri desteği kessinler ve bunu yazılı metne bağlasınlar. Ondan sonraki durum için kararımızı veririz” diyoruz başından beri.
İstanbul’da toplantı yapılıyor ama sonuç yok. YPG destekli Kürt asıllı İsveçli vekil, tek oyuyla hükümeti tehdit edip düşürmekle korkutuyor isteklerimize karşı. Başbakanları da koltuğunu kaybetme korkusuyla hiçbir hamle yapamıyor.
*
YALNIZIZ DOSTLAR YALNIZ
YPG/PKK’lılar da bunu fırsat bilip Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya, Yunanistan ve tabii İsveç ve Finlandiya’da gösteriler yapıyor, müdahale bile görmüyorlar. Sadece İspanya gösterilere izin vermedi. Biz de nota üstüne nota veriyoruz. Şimdilik sessiz kalan küçük devletleri saymazsak, sormak istiyorum; Avrupa’da bizim dostumuz kim ya da var mı?
Haydi AB’de yokuz; NATO, Avrupa Parlamentosu ne yapıyor bu terör koruyuculara karşı? Hiç! Hatta, Avrupa Parlamentosu, İspanyol parlamenterin dozu yükseltilmiş aleyhimizdeki raporunu 67’ye karşı 448 oyla kabul ediyor. Yalnızlığımızın bir başka göstergesi... AB de, “Bu rapordaki eleştiri konularında ilerleme sağlanmazsa, müzakere sürecine dönmek mümkün değil” diyor. İşte durum bu...
Dünya-Uzay hattının dolmuşçusu
“Uzaya çıkacağız” muhabbeti yine başladı. Uzaya çıkacağız derken, Dünya-Uzay hattının dolmuşçusu Elon Musk’a parayı bastırıp bir Türk’ü oraya göndermek kast ediliyor tabii ki. Bu para da az değil. SpaceX’le en son uzaya giden üç kişi Musk’a 55’er milyon dolar ödemişlerdi. Tabii hepsi de dolar milyarderiydi.
Türkiye’den 35 bin kişinin başvurduğu açıklandı. Belki şimdi 50 bini bulmuştur. Hepsine hayırlı yolculuklar. Devletimiz o bir kişi için 55 bin doları bulur nasıl olsa. Ama hiç belli olmaz. Bir gece yarısı, ‘halkın isteği ile’ o paranın 25 SMA’lı yavrumuzun tedavisi için harcanacağı da açıklanıverir. Ne de güzel olur. İnşallah.
Obeziteye gidiyoruz
Obezite, Avrupa’da neredeyse salgın boyutuna ulaştı ama Türkiye’de de kilolu olma durumu erkeklerde yüzde 20, kadınlarda da yüzde 28’e ulaşmış durumda. Bu yüzdelerle, Avrupa ülkeleri arasında obezite sorununun en yaygın olduğun ülke biziz.
Obeziteyle birlikte, diyabet de çoğalmış durumda. Bu demektir ki, toplum olarak sağlık okur yazarlığımız yeterli değil. Tamam da içinde bulunduğumuz ekonomik şartlarda balık, et, sebze, meyveye pek ulaşamayan kesim, ekmek ve hamur işine ağırlık verince, olacağı buydu. Uzmanlar toplum olarak buna dikkat etmeliyiz diyor ama nasıl?
