Kayıt oyunları…

Yeni eğitim öğretim dönemi özel okulculukta artan rekabet nedeniyle bu yıl her zamankinden daha sorunlu başladı. Başarısı tüm Türkiye tarafından kabul görmüş olan markalaşmış eğitim kurumlarına zarar vermek adına bu sektöre yakışmayacak hareketlere şahit oluyoruz. Biliyorsunuz, Türkiye ekonomisinin büyümesi yabancı yatırımcıların ülkemize olan ilgisini artırdı.

[[HAFTAYA]]

Türkiye’ye gelen yabancı fonlar büyüme potansiyeli olan eğitim alanında da yatırımlar yapmaya başladı. Bu işin iyi tarafı… Çünkü özel öğretim payının yüzde 3’lerden 8’lere çıkmasını biz de destekliyoruz. Ancak fonlarla ortak olan, zincir haline gelen özel öğretim kurumları (ki bunlar neredeyse her mahalleye okul açıyorlar) rakip özel okulların neredeyse 5 metre yakınına okul açıyor. Her yıl 30-40 tane okul açan bu kurumlar yanındaki özel okula zarar vermek için o okulun öğrencilerine özel kampanyalar düzenliyor.

Bu olacak şey değil ama bu kayıt döneminde bunu yaşadık. Yine anaokulu, ilkokulu, lisesi, üniversitesi, dershanesi olan, Anadolu’ya franchising veren bir başka zincir marka da yönetici, öğretmen transferiyle başarıyı da transfer edeceklerine inanıyor. Geçenlerde bir veli tanıtımını transferlerle yapan okul yöneticilerine “Aslı varken çocuğumu neden çakmasına göndereyim ki” sözleriyle tepki göstermiş.

Bu olayları duyunca üzülüyorum. Çünkü etik kurallar çerçevesinde kalan rekabetin ben öğrenciler adına eğitim adına kazanç olacağına inananlardanım. Ama öyle bir noktaya geldik ki, bizim önem verdiğimiz ama başkalarının hiçe saydığı, 21’inci yüzyıla yakışmayan, etiğe ve eğitim kurumlarına yakışmayan davranışlar hız kazandı.

Yüksek maaşlarla yönetici çalarak, taklit ettikleri özel okulu başarıya taşıyan eğitim modelini, sistemi kendilerine taşıyacaklarını sanıyorlar. Ancak unuttukları önemli bir nokta var; başarı bir kişiye, bir modele bağlı değildir, bir bütündür. Farkındaysanız eğitim pazarı büyümüyor. Bizler hem kendimizi hem de rekabet halinde bulunduğumuz kurumların saygınlıklarını koruyarak, eğitim adına atılan doğru adımları kamuoyuyla paylaşarak özel okulculuk pastasını büyütebiliriz. Ama görüyoruz ki, bu hatalı adımlar yüzünden maalesef eğitim Türkiye’de sektör olamıyor.