Bal gibi olur

"Bal gibi" deyiminin hikayesi çok, anlamı da oldukça iddialı. Kullandığımız alanlarda sonuçtan emin olduğumuzu gösterse de, içinde bir emir kipi gizli. Olmazlığı olur hale getirmenin cesurca meydan okuma hali de diyebiliriz. Günlük hayatımızın içinde Türkçemizi zenginleştiren türemiş kelime topluluklarına ilginç bir hayranlığım var. En olumsuz anları ışıl ışıl hale getiriyorlar.

Yine bitmeyen ilişki sorunlarımıza geçmeden önce, radyoculuk yıllarımın nostaljik günlerine dönmek istiyorum. Malum 1996 yıllarının ortalarında radyo keyfi tüm saltanatıyla devam ederken çok sevdiğim bir programımın adıydı 'Şarkıların Dili'. Saat 23.00 sularında başlayan iki saatlik süre içinde en güzel şarkıların sözlerine hikayeler yazarak anlatırdım. O yılların sanatçılarının kulağımıza kolayca ve anlamlı bir şekilde yerleşen sözlerinden biri de "Olur olur bal gibi olur" dizesiydi. En imkansız olaylarda bile ağzımıza takılırdı. O dönemde karşılık görmeyen duyguların ifadesiydi. Birçok aşka gümbür gümbür imzasını atmıştı. Yine o yılların Türk filmlerinin fon müziği de oldu. Bildiğimiz senaryolarda erkek kahraman sevdiği kızın aşkına karşılı alamadığı sahneler bu şarkıyla bağlandı ve seyirciye sunuldu.

İnsanoğlunun hatta tüm canlı varlıklarının hayatı ilişkiler üzerine kurulu olunca da, bu konuda anlatılacak hikayeler hiç bitmiyor.

İnsan ilişkilerinde herhangi bir sorunu çözebilmek için öncelikle detaylı analiz etmek gerek. Bunu yaptığınız sürece problemi büyük oranda çözmüş oluyorsunuz. Kişiliğimizin detaylarına girme ve hoşumuza gitmeyen taraflarımızı değiştirme çabalarının yıllara dayanan bir efor olması da kolay bir konu olmadığını gösteriyor. Hele konu aşksa; durum daha da vahimleşiyor. Hiçbir şey film sahnelerine benzemiyor ne yazık ki…

İlişkide her zaman tek taraflı kararlar alınmayacağını ve ilişki içinde olanları pek anlamak istemezler. Sevgi aşk paylaşımsa, mutlaka bir orta yol bulunmalı diye düşünmek lazım. Eğer, karşısındaki birey her defasında "ben haklıyım benim dediğim olacak" diye tutturuyorsa bu bencilliğe girer ki; bencil insanlarla zaten zaman geçmez, arkasını aramaya gerek duyulmaz sanırım.

İş hayatında, kişisel inatçılığın kişiye yarar getirme özelliği fazla. Başarılı insanların alt düşüncelerinde ısrarcılık var. İddialı biri olmak kolay değil; özellikle diğerlerinin görüşleri ile çelişebileceğini bildiğiniz zaman ihtiyaçlarınızı savunmak, gerçekten ne hissettiğinizi diğerlerine açıklamak zor. Fakat kendine güvenmek, etkili iletişim ve ilişki kurmanın olmazsa olmazı. Aynı zamanda hak ettiğinizi daha fazla elde etmenizin anahtarı.

Herkes kendine daha fazla güvenmeyi öğrenebilir. İddialı olmak bir beceridir, atılgan ve iddialı insanlar ne teslimiyetçidir ne de boyun eğer. Böyle insanlar kibirli ve narsist, saygısız değildir. Haklarını ustaca savunabilirler.

Herkesin kendi dünyasında inatla arzuladıkları, kavuşmayı hayal ettiği hikayeleri var.

Neriman teyzenin yıllarca arzuladığı evi kocasına aldırması sabrı sayesinde oldu.

Süleyman sevdiği kızla evlenmek için senelere dayanan diploması için inatla ders çalıştı.

Ertuğrul büyük bir çaba içinde terfi beklerken en başarılı çalışma örneği vererek sonunda isteğine kavuştu. Tüm bunların altında basit bir cümle saklı: Olur olur bal gibi olur. Bu cümleye yeter ki inanalım, nasıl olsa inançlar güçlüyse başarı kesin oluyor.

Her şey bir inat meselesi. Özellikle de yaşamak. (anonim)