Filiz Özkol Masum değiliz
HABERİ PAYLAŞ

Masum değiliz

Kendimizi ne kadar mükemmel zannediyoruz? Toz konduramadığımız kişiliğimizi kimlere ödünç vermişiz veya bizden çalmışlar. Yaşam boyunca hangi karakter bize cazip gelmiş ve olmayı istediğimiz kişilikte dolaşmışız. ‘Ne kadar "ben veya biz" sadeliğinin bilincindeyiz.

Her şey bozulmaya yüz tutmuşken masum kalabilmek mümkün müdür?

Tıpkı yitirilmeye yüz tutmuş gerçek sevgiler gibi unuttuk mu bu değerlerimizi ?

Hiç düşündünüz mü kimler, neden masumdur diye?

Gizlenmiş olabilir mi masumiyet acaba?

Ruhun derinliklerinde mi saklıdır kaybolmaması için.

Haberin Devamı

Yüreğindeki sevginin farkında olmadan yaşayanlar,, hala yüreğini insan tutabilen, sevgiyle ve umutla yaşayabilenler midir masum olan ...

Belki bu yüzden bazı insanlar çok özeldir... Çünkü her şeye rağmen “masumiyet” diye haykırmaya devam etmekte, bataklığın etrafında dolaşmak zorunda olsalar bile içine düşmemek için mücadele edebilmektedirler.

Kişi içsel temizliğini nerede kaybediyor? Hepimizin bildiği tek şey "Çocuk masumiyeti". Sayfalar dolusu kitaplar yazılıyor ve okunuyor. İnsanın özünde kalmasını evren mi istemiyor sorusunu akla getiriyor. Yaşam bir sınav ve temiz beyaz sayfa değil. Bilmediğimiz karmaşayı yaşadıkça özüyoruz.

Her öğreti, masal cadılarının sunduğu tepsilerdeki kırmızı elmalar gibi bize ikram mı ediliyor. Adem’in masumiyetini Havva elmayla çalarken, insanlık adına bir suçu mu başlatmıştı.

Çocukluğumuzu anımsadığımız zaman; bir psikolog acımazlığında içimizi neşterlerken görürüz ki; yaşadıklarımızı saklamak bize garip bir haz veriyor. Biz sırlarımızı seviyoruz. Birilerinin bizi çözmesine ihtiyacımız yok tarzında düşünmemiz, doğal geliyor nedense. Önce, kendimizi tanıdığımızı zannediyor, ve en çok kendimizde yanılıyoruz. Zayıflıklarımızla yüzleşmek istemiyoruz. En kötüsü de; kaybettiğimiz saflığımızı kusur olarak görüyoruz.. Temiz bir yürek aptallıktır takıntısını içimize kim yerleştirdiyse bir türlü atamıyoruz.

Karşımdaki genç kız; ayrıldığı sevgilisi hakkında acımasızca yorum yaparken saf bir sevgili profilinin can sıkıcı durumlarını ardı ardına sıralıyordu. "Günde yirmi kere sevdiğini söyleyen bir adama nasıl tahammül edebilirim. Ne anlatsam inanıyor ve beni sorgulamıyor."

Haberin Devamı

Yine çocukluğumda ilk masumiyet kayıplarımdan bir anıdır. Komşu teyzelerin aralarında olmayan arkadaşlarını çekiştirirken benim nasıl duygusal kayıplar verdiğimi anlamaları mümkün değildi. Gelişmiş insan türünün ne kadar ilkel olduğunu çocuklar çok daha rahat hissedebiliyorlar. Keşke bu dünyayı, belki abartıyorum ama onlar yönetebilseler ne iyi olurdu.

Eksile eksile, erişkin bir insan olmaya devam edelim. Nasıl olsa tüm depresyonlar bizim. İstediğiniz çeşidini seçebilirsiniz. Artık psikologlarında kendi sorunlarını paylaştıkları meslektaşları var. Zincirleme yuvarlanıp gidiyoruz. Herkes birbirine tutunmaya çalıştıkça, yüzme bilmeyenin kendisini kurtarmaya çalışanı batırması gibi bir şey.

İlk keşifler ve ilk acılardan sonra yavaş yavaş pişme derecesi arttıkça dışı yanık, içi çiğ kalmış bir insan topluluğu haline dönüşüveriyoruz. Herkesin başına gelen çocuk olmadığımızı hissettiğimiz hayal kırıklıklarımızın acı anlarıdır.

Haberin Devamı

Sonuç olarak duygularımızı ölçülü kullanabilsek ve olgunlaşmanın tadına varabilsek, aşkı, sevgiyi masumiyeti şarkılarda aramazdık.

Deneyim dediğimiz şey, yitirdiğimiz masumiyetimizdir. -Shakespeare-

Sıradaki haber yükleniyor...
holder