Filiz Özkol Su testisi nerede kırıldı?
HABERİ PAYLAŞ

Su testisi nerede kırıldı?

Çok eski yıllara gidelim. Hani daha evlerde musluklar yokken, testilerin mahalle çeşmelerinden doldurulmak için sıra beklendiği dönemlerden bahsetmek istiyorum. Yaşamın daha sade, organik huzurlu ve sakin olduğu günlere dönelim. Ninelerimizin dedelerimizin gençlik yıllarına ışınlanalım. Keşke zaman tüneli geçişleri aktif olsaydı.  Z kuşağına gösterilecek ne ağır yaşam tabloları vardı fakat mutluydular. Dertleri belki daha büyük çözümleri daha kolaydı

Günümüze gelince, maalesef hiçbir şeyin kıymetini bilmeyen gençlik dalgası her tarafı sarmış durumda.  Yanlış algılar mekanizmamızı bozdu. Aslında, kalabalıklar içinde ne kadar yalnızız? Bizi kendine esir eden bu duygunun altında neler var bir düşünelim ?  Son yılları da sosyal medya çılgınlığı içinde coşmuş durumdayız. Sanal  sarhoşluk içinde olmak bizi çok farklı bir yalnızlık çemberi içine almışta haberimiz yok aslında… Şimdilerde alıp başımı gitmek istiyorum denen bir moda akımı var. Hadi gidelim gitmesine.  Nereye kadar gidelim, kimden kaçıyoruz. Neye isyan ediyoruz. Şikayet ettiğimiz her neyse hepsi hepimizde mevcut.  

Haberin Devamı

Şimdiki nesil onu da bilmez ama Ferdi Tayfur’un yıllar önce söylediği bir şarkısı vardı. ‘’Hadi köyümüze geri dönelim’’ Evet yurdum insanı Ferdi Baba'nın bu şarkısını kendilerine farkında olmadan düstur yaptılar ve koloniler halinde göçler başladı ama farklı biçimde. Kırsal kesim kentlere yerleştikçe, şehirde yaşayanlar köylere indiler. Alın size bir tezat daha. Kültür armonisin en son moda danslarına ne dersiniz.  Kabul, doğa bizi içine çeken bir duygu. Topraktan geldik toprağa gidiyoruz.. Doğanın sessizliğinde bile bir ses nüansının olduğunu düşünürsek; nereye kaçarsak kaçalım biz bize mecburuz.

Değişmeyen tek şey değişimdir diyerek benimsediğimiz hayata kılıf bulmayalım. İnsani duygulardan uzaklaştıkça yalnızlaşıyoruz. Dünya kangren olmuş bir yaşam mücadelesi veriyor. Ne savaşlarımız bitiyor ne egolarımız. Yanlış bilgi zehirlenmesinden bitkisel hayata girmemize ramak kaldı. Çünkü bilgileri yersiz kullanmaktan hazımsızlık başladı. Her insan kendi hayat amacını öğrenmek için gelir dünyaya. Üstünlük yoktur. Öğretilerden yola çıkıyoruz ve bize öğretilenler her neyse gerçekten neleri yansıtıyor biliyor muyuz?  Hayatın, bitmeyen bilmeceleri arasında dolaşırken, biz sahiden gerçek miyiz? Tuhaf bir yaşam olgusu. Olması gerektiği kadar yaşanan bilmezliği araştırmak cesurluğun, çılgın deliliği içinde kaybolmak, yine kendi gerçeklikleri içine sığınmak.. Anlaması da,  anlatması da, algılaması da zor.

Haberin Devamı

Herkes, görülmeyen gizli depresyon hastası. Kuyruğu dik tutmaktan enerjileri kalmadı. Sabır kelimesinin anlamı Türk Dil Kurumundan kalktı kalkacak durumda. Niye bu kadar bu hayatı çekiştirip duruyoruz. Bu dünya elbisesi bedenimize uymadı gitti. Çok sevdiğim bir yazıdır. ‘’Hayatın provası yok’’  İyi ki de, olmadı. Olsaydı ne olurdu?  Yaşam çöplüğü karalama hayat eskizleri ile dolup taşardı. Yine beğenmezdik. Kusur bulmak hamurumuzda var. Kendimizi tamir etmek için geldiğimiz bu gezegenden yırtık sökük parçalanmış olarak gideceğiz.

Haberin Devamı

Hayatımızın çeşmesinin suyu kesildi. Testilerimiz boş, umutlarımız yarım. Herkes kendi şarkısını söylüyor. Orkestra senkronsuz, güfteler bozuk,  notalar eksik.  Velhasıl karmaşık bir düzen içinde düzen arayışı da kalmadı.  

Biz bu gezegeni çok sevdik fakat kullanmasını bilemedik. İnşallah düzelecek. Düzelmek zorunda. Bizden sonraki nesiller başarmak zorunda. İnsanlığın gideceği başka dünya yok.

Her şeyi zamanından önce yaşamaya çalıştığımızdan bu kadar çok kaybediyoruz... (anonim)

Sıradaki haber yükleniyor...
holder