Funda Duru ‘Fado’nun Divası’ Portekizli şarkıcı Mariza: Türkiye, şarkılarımı söylemeyi en sevdiğim yerlerden biri
HABERİ PAYLAŞ

‘Fado’nun Divası’ Portekizli şarkıcı Mariza: Türkiye, şarkılarımı söylemeyi en sevdiğim yerlerden biri

Üst üste üç kez BBC tarafından ‘Avrupa’nın En İyi Sanatçısı’ ödülüne layık görülen, üç Grammy adaylığı bulunan ‘Fado’nun Divası’ Mariza, yarın akşam 21.00’de Zorlu PSM sahnesinde olacak. UNESCO’nun ‘Kültürel Miras’ listesine aldığı fado geleneğine çağdaş bir yorum katan Mariza’yı dinlemek hem size iyi gelecek hem de başka bir kültürün kapılarını aralayacak. Grammy Ödülleri’ne aday gösterilen ilk Portekizli sanatçı olan Mariza’yla sohbetimize buyurun.

‘Fado’nun Divası’ Portekizli şarkıcı Mariza: Türkiye, şarkılarımı söylemeyi en sevdiğim yerlerden biri

“Fado, Portekiz halk müziği türüdür. Balıkçı ya da denizci olan sevgililerini, eşlerini denize uğurlayan ve onların geri dönmesini umutla bekleyen 19. yüzyıl Portekiz kadınlarının artık beklenen yakınlarının geri gelmemesi üzerine denize karşı yaktıkları ağıtlardan türemiştir.”

Haberin Devamı

21. yüzyılın en tanınmış küresel fado temsilcisisiniz ve 'Transparente', Portekiz listelerinde ilk sırada yer alan tarihteki ilk fado albümü oldu. Bu nasıl hissettiriyor?

Gurur vericiydi. Çocuk olarak ezberlediğim ilk şarkılar hep fado şarkıları oldu. Aslında planlı olarak hiçbir şey yapmadım. Fado’ya aşıktım ve bu tutkunun peşinden gittim. Amalia Rodrigues’le karşılaştırılmam, onun vakfı tarafından ödüllendirilmem Fado şarkılarını dünyaya söylemem benim için hayal edemeyeceğim kadar büyük bir mutluluk. Şu an hayallerimin ötesini yaşıyorum. Müziğimle dünyadaki farklı kültürlere ulaşmak ve kendi müziğimi onlara tanıtabilmek istiyorum.

Portekizli bir babanın ve Mozambikli bir annenin kızısınız. İki farklı kültürle büyüdünüz. Bu deneyimden bahseder misiniz?

Birbirini besleyen, kültürel olarak zengin bir çevrede büyüdüm. Kendini müzikle ifade eden bir insan olarak çok şanslıyım. Brezilya’nın ve Afrika’nın geleneksel şarkılarını da dinliyorum. O müzikleri dinlemek beni köklerime götürüyor. Profesyonel şarkı söylemeye başladıktan sonra gördüm ki Afrika köklerimi müziğime yansıtmışım. Bence tüm kültürler, müzikler ve insanlar derinlere indiğimizde birbiriyle etkileşim içinde.

BABAMIN TAVERNASINDA FADO ŞARKILARI DİNLEYEREK BÜYÜDÜM

Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Haberin Devamı

Eğlenceli ve müzik dolu bir çocukluktu. Babamın tavernasında fado şarkıları dinleyerek büyüdüm. Şarkıların sözlerini ezberlemeye çalıştığımı hatırlıyorum. Babam hafta sonları fado geceleri yapıyordu. Ben de beş yaşında o şarkıları söylemeye başladım.

İçinizdeki müzik tutkusunu ilk ne zaman keşfettiniz?

O kadar küçük yaşlarıma dayanıyor ki sanki keşfetmeye bile vaktim olmadı. Müzik hep oradaydı ve ben sadece söylemeye başladım.

“Fado yalnızca bir müzik değil, bir histir. Üzücü değil melankoliktir. Ben bu müziği seçmedim, bu benim kaderimdi” demişsiniz. Bunu biraz açıklar mısınız?

Fado hep bana bir hikaye anlatıyor gibi geliyor. Şarkılar aşk, ayrılış, kaybediş gibi duyguların dili. Aslında çoğu insan bilmez ama mutlu ve eğlenceli fado şarkıları da var. Duyguların ifade ediliş şekli, samimiyeti ve gerçekliği beni büyülüyor. Fado şarkıları hayatın içinde hangi duygular varsa hepsinden izler taşıyor. Güzel bir kadını anlatan, tutkulu bir aşkı anlatan, Lizbon’u anlatan şarkılar bile var.

‘Concerto em Lisboa’ Latin Grammy ödüllerinde aday gösterilen ilk fado albümü oldu. Bu başarı size nasıl hissettirdi??

Haberin Devamı

Bana hem doğru yolda olduğumu hissettirdi, hem de daha güçlü bir şekilde devam edebilmem için beni motive etti.

Eğer müzik dünyaya hiç uğramamış olsaydı sizce nasıl bir dünyamız olurdu?

Çok sıkıcı bir yer olabilirdi. Bana göre müzik, çoğu zaman insanlara umut vermenin en güzel yolu. Müzik olmasaydı zor zamanlarda kendimizi daha yalnız hissederdik. Ben zor zamanların üstesinden gelebilmek için müziğin iyileştirici bir gücü olduğunu düşünüyorum.

47 yıldır bu dünyayı deneyimliyorsunuz. Bunca yıl içinde hayata dair keşfettiğiniz önemli bilgiler nelerdi?

Hayatı tanıdıkça ve yaşadıkça müziğimin daha çok olgunlaştığını ve zenginleştiğini düşünüyorum. Özellikle pandeminin ardından birçok konuda farkındalığımız daha çok arttı. Aileme ve kendime daha çok zaman ayırıyorum. Daha pozitif düşünmeye ve umudumu her şartta korumaya çalışıyorum.

TÜRKİYE’DEKİ MİSAFİRPERVERLİĞE HAYRANIM

Bu Türkiye’ye kaçıncı gelişiniz ve burada olduğunuzda nasıl hissediyorsunuz?

Sayısını hatırlamıyorum, sanırım ilk kez 2004 yılında İstanbul Caz Festivali için gelmiştim. Yıllar içinde birçok kez İstanbul’da bulundum. Ankara’da da konser verdim. İstanbul kültürlerin birleştiği bir şehir. İstanbul’u çok seviyorum. Türkiye’deki misafirperverliğe hayranım. Türkiye şarkı söylemeyi en çok sevdiğim yerlerden biri. İstanbul’da Kapalıçarşı’yı ve alışveriş yapmayı çok seviyorum.

Birçok şarkıcı için idol bir isimsiniz. Peki siz kimleri dinlemekten keyif alıyorsunuz?

Tabii ki Amalia Rodrigues ve Carlos do Carmo hayran olduğum isimler. Günümüz müziğinde de John Mayer gibi etkileyici işler çıkaran isimleri takip ediyorum. Geleneksel müzikler içerisinde beni çok etkileyen şarkıcılar var.

YILDA 140 KONSER VERİYORUM

Özel hayatınızla yoğun konser programını nasıl dengeliyorsunuz? Annelik ve müziği birlikte yürütmek zor mu?

Hem anne hem de şarkıcı olmaya alışmak zordu ve biraz zamanımı aldı. Şimdi Martin beni sahnede şarkı söylerken izlemekten büyük keyif alıyor. Martin doğduğunda altı ay kuvözde kalması gerekmişti. Yılda 140 konsere yakın turnelere çıkan biri olarak çok zor bir dönem geçirmiştim. Ama şimdi hem anneliğin hem de müziğin keyfini bir arada yaşayabiliyorum.

‘Fado’nun Divası’ Portekizli şarkıcı Mariza: Türkiye, şarkılarımı söylemeyi en sevdiğim yerlerden biri

TÜRK DİNLEYİCİLERİMLE ARAMDA ÖZEL BİR BAĞ VAR

Türkiye’de diğer ülkelerin dinleyicileriyle karşılaştırdığınızda fado’ya olan ilgi sizce nasıl?

Türkiye’deki dinleyici fado’yu seviyor. Akdeniz coğrafyasındaki diğer insanlar gibi... Coşkulu ve duygusal insanlar... Sahnede şarkılarımı söylerken sözlerini anlamasalar bile hüzünlerini derin yaşadıklarını hissedebiliyorum. Bu yüzden kendimi evimde hissediyorum. Türk dinleyicilerimle aramda çok özel bir bağ var.

Carlos Saura’nın ‘Fados’ filminde sesinizle yer almıştınız. İleride oyuncu olarak da bir projede yer almayı düşünür müsünüz?

Bu filmde de profesyonel olarak şarkı söyledim. Yaptığım oyunculuk değildi aslında. Carlos Saura’nın Fados filminin bir parçası olabilmek çok güzel bir deneyimdi. Patrick de Bana’nın hazırladığı koreografiler ve eşlik ettiği dans benim için unutulmazdı.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder