Giriş
Huzurlarınızda Nadia Mladjao namıdiğer Imany! 1 milyardan fazla dinleme sayısına ulaşan ‘You Will Never Know’ şarkısı bir yerlerde mutlaka kulağınıza değmiştir. Dünya çapında üne kavuşan Komor Adaları asıllı Fransız pop-soul divası Imany, şimdi de Black’in 1987’deki ikonik şarkısı ‘Wonderful Life’ı yeniden yorumladı. Imany’nin cover şarkılardan oluşan yeni albümü ‘Voodoo Cello’ ise 2021 sonbaharında yayınlanacak. Ardından turneye çıkacak ve bu turne kapsamında Türkiye’de de konser verecek. Imany’le hayata bakışına, müzikal vizyonuna ve anneliğine dair konuştuk.
Başarılı bir sporcuyken 17 yaşında New York’a gidip modellik yapmaya başladınız. İçinizdeki müzik tutkusunu keşfedip müzisyen olmaya nasıl karar verdiniz?
11 Eylül 2001’de ikiz kule saldırısından sonra Amerika’da işler hayli değişmişti. Burada hayatın zorlaşacağını anlamıştım. Ancak içimdeki müzik hiç susmuyordu. Kiramı ödeyebilmek ve şan dersleri alabilmek için bir sürü tuhaf işlerde çalıştım. Sonra kendi şarkılarımı yazmaya başladım ve barlarda şarkılarımı söylemeye başladım. Müzik, yaşama olan bağlılığımı artırdı.
Müzik dünyamıza hiç uğramamış olsaydı sizce nasıl bir hayatımız olurdu?
Bir kuşun cıvıldaması, parmaklarımızla masada ritim tutmamız, dalgaların sesi… Etrafımızdaki her şey aslında müziktir. Harika bir sesiniz olmasa bile müzik yaratabilirsiniz. Dünyanın doğuşundan beri müzik var ve eğer olmasaydı her şey anlamsız olurdu.
IMANY ARAPÇADA ‘İNANÇ’ ANLAMINA GELİYOR
Gerçek isminiz Nadia Mladjao. Imany mahlasını seçmenizin özel bir nedeni var mı?
Modelliğe başladığımda çalıştığım ajansta bir sürü ‘Nadias’ isminde Rus model vardı. Diğerleriyle benzer olmak istemiyordum. Zaten Fransızlar da adımı düzgün telaffuz edemiyordu. Imany ismini, Eddy Murphy’nin oynadığı ‘Amerikan Rüyası’ filminde duyup çok sevmiştim. Sonradan Imany’nin Arapçada ‘inanç’ anlamına geldiğini öğrendim ve benim için mükemmel bir isim olacağından emin oldum.
ŞARKILARIMI YAPARKEN GERÇEK İNSAN HİKAYELERİNDEN İLHAM ALIYORUM
Şarkılarını yaparken nelerden ilham alıyorsun?
Birçok şeyden ama özellikle günlük yaşamdan ve gerçek insan hikayelerinden ilham alıyorum. İnsanların hikayelerini dinlemeyi seviyorum. Bu hikayeleri, sözlere ve melodilere aktarmak bana heyecan veriyor. Bir çeşit oyun gibi…
‘WONDERFUL LIFE’ DİNLEDİĞİNİZ DUYGUYA GÖRE FARKLI ANLAMLAR YÜKLENEN BİR ŞARKI
Black’in 1987’deki ikonik şarkısı ‘Wonderful Life’ı yeniden yorumladınız. Bu şarkının sizin için özel bir anlamı var mı?
Bu şarkıyı ilk dinlediğimde küçük bir çocuktum. O zamanlar İngilizce bilmediğim için bu şarkı bana çok hüzünlü geliyordu. Büyüdükçe şarkıya farklı anlamlar yüklemeye başladım. Bu şarkı benim için çok özel çünkü dinlediğiniz duyguya göre şarkının farklı anlamları olabiliyor. Aslında mutluluğun içimizde olduğunu anlatan pozitif bir şarkı ama bir yandan da hayatın muhteşem olmadığını ve hatta zor olduğunu söylüyor. Bu çok ironik ve bunu seviyorum.
TÜM DÜNYADA ALINAN SİYASİ KARARLARI KORKAKÇA VE ZAYIF BULUYORUM
Şarkılarınızda; aşktan, kadın haklarından, iklim değişikliğinden, siyasi mücadelelerden bahsediyorsunuz. Bu konularda dünyanın durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünya insanları birçok anlamda kutuplaştı. Dünyayı güzelleştirmek için yapacak çok işimiz var. Tüm dünyada alınan siyası kararları korkakça ve zayıf buluyorum. Şu anda dünyanın daha çok sevgiye, gerçek iklim politikalarına ve daha güçlü kadın haklarına ihtiyacı var. Boş davalar için çok fazla vakit kaybediliyor. Günümüz insanı telefonuna bakmaktan giderek kötüleşen dünyanın halini görmüyor.
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ BENİM DE İÇİNDE BULUNDUĞUM KÜRESEL BİR MÜCADELE
Ataerkil sistem, Türkiye'deki ve bazı ülkelerdeki kadınlar için her zaman bir sorundur. Siz özgür bir kadın olarak bu durum hakkında kadınlarına neler söylemek istersiniz?
Direnin ve haklarınızı korumak için savaşmaya devam edin. Özgür bir kadın olarak söylüyorum ki daha gidilmesi gereken uzun bir yol var. Çoğu zaman öyle hissetmeseler de tüm kadınlar özgürdür. Henüz kadın-erkek eşitliği tüm dünyada tam anlamıyla sağlanmış değil. Toplumsal cinsiyet eşitliği Türkiye’deki kadınların kavgası değil benim de içinde bulunduğum küresel bir mücadele. Lütfen umutlu olun çünkü her şey iyiye gidecek.
Bir sanatçının toplum için bir sorumluluğu olduğunu düşünüyor musunuz?
Evet çünkü bizler de toplumun bir parçasıyız. Ben bir sanatçı olduğum için topluma karşı sorumluluğumu sahnemi kullanarak yapıyorum. Sessiz kalanlara ses olabiliyorum.
KENDİMİ İNSANLARIN ONAYINDAN KURTARDIM VE BU BENİ HER ANLAMDA GÜZELLEŞTİRDİ
Her zaman çok havalı, sağlıklı ve güzel görünüyorsunuz. Tüm bunlar için bir sırrınız var mı?
Sağlıklı beslenmeye, erken uyumaya özen gösteriyorum. Mecbur kalmadığım zamanlarda makyaj yapmıyorum. Eskiden pahalı kremlere para harcardım ama artık yapmıyorum. Bazen ucuz ve doğal olan sana daha faydalı olabiliyor. Kendimi insanların onayından kurtardım ve bu beni her anlamda güzelleştirdi.
41 yıllık ömrünüzde yaşamla ilgili edindiğiniz en önemli bilgi neydi?
Küçük şeyleri önemsemediğim zaman dünya hakkında daha iyi bir perspektifim oldu. Aldığım en büyük ders ise şu: Benim hakkımda ne söylendiğine, ne düşünüldüğüne fazla kulak asmıyorum artık… Bunu başarabilmek gerçek bir kurtuluş!
İSTANBUL EN SEVDİĞİM ŞEHİRLERİNDEN BİRİ VE TÜRKİYE’DEKİ DİNLEYİCİLERİM TÜM ŞARKILARIMI EZBERE BİLİYOR
İstanbul’a defalarca geldiniz. Türkiye ve İstanbul hakkında ne düşünüyorsunuz?
Buraya hem müzisyen hem de turist olarak birçok kez geldim. İstanbul, dünyanın en sevdiği üç şehrinden biri. Türkiye’deki dinleyicilerim çok cömert ve sadık. Tüm şarkılarımı ezbere biliyorlar. Özellikle yemekler aşırı güzel. Türkiye’yi gerçekten çok özledim.
‘VOODOO CELLO’ ALBÜMÜNDE ÇOCUKLUĞUMU HATIRLATAN ŞARKILARI SESLENDİRDİM
Cover şarkılardan oluşan ‘Voodoo Cello’ albümünüz Sonbahar 2021'de piyasaya çıkacak. Şarkıları nasıl bir duyguyla seçtiniz?
Her bir şarkının farklı bir anlamı var. Özellikle bu albümde bana çocukluğumu hatırlatan şarkıları seslendirmek istedim. Bunu uzun zamandır yapmak istiyordum. Bazı şarkıları özellikle başyapıt oldukları için seçtim. Ben her zaman şarkının anlamı ve melodinin gücü tarafından yönlendirilirim.
10 KARDEŞİZ, KOCAMAN BİR AİLEYİZ
Nasıl bir aileye doğdunuz?
Kocaman bir ailem var. 10 kardeşiz ve kuvvetli bir bağımız var. Annem ve babam hâlâ birlikte. Babam ordudaydı, annem ise ev hanımı. Hiç okul arkadaşım olmadı çünkü okuldaki tüm arkadaşlarım kız ve erkek kardeşlerimdi. Haha! Yaşlarımız birbirine çok yakın. Çok mutlu bir çocukluk geçirdim, çünkü en iyi arkadaşlarım olan kardeşlerimle büyüdüm ama klasik bir çocukluktu diyemem. Babam orduda olduğundan sürekli taşınırdık. Bu arada ben de askeri okula gittim.
KISIRLIK İHTİMALİME RAĞMEN BİR OĞLUM BİR DE KIZIM OLDU
Endometriozis tanısına rağmen iki çocuğunuz oldu. Nasıl hissediyorsunuz?
Bu, regl döneminde kıpırdayamayacak kadar ağrınız olan bir rahatsızlık. Bunun, kusmak gibi
Etkileri oluyor. Yaklaşık 180 milyon kadın bu rahatsızlıktan muzdarip. Çaresi yok, çaresini bulmak için araştırma yok… Bu rahatsızlığın sonuçlarından biri de kısırlık. Hatta Fransa’daki kısırlığın bir numaralı sebebi de budur. Ben şanslı olanlardanım çünkü buna rağmen bir kız bir erkek çocuğum oldu. Ancak endometriozis tanısı olan birçok kadın bebek sahibi olmakta zorlanacak ve bazıları muhtemelen bebek sahibi olamayacak.
DÜNYADA ÇOCUKTAN DAHA SAF VE TEMİZ BAŞKA HİÇBİR ŞEY YOK
Annelik duygusunu ve çocuklarınızla ilişkinizi anlatır mısınız?
Aslına bakarsan gençken çocuk sahibi olmayı bile düşünmemiştim ama anne olmayı çok sevdim. Bir yetişkin olarak çocuğum olmasını kabullenmek uzun zamanımı aldı. Dünyada bir çocuktan daha saf ve temiz başka hiçbir şey yok. Anne-çocuk sevgisi daima koşulsuzdur. Bu sevgi; ebeveynlerinizden, kardeşlerinizden ya da sevgilinizden aldığınız sevgiden bambaşka. Çocuklarımdan aldığım sevgi, bende sonsuz bir değişim yarattı.
