Galip Umut Özdil Tarımda Milli Birlik Projesi
HABERİ PAYLAŞ

Tarımda Milli Birlik Projesi

Tarımsal üretimin artık günlük geçimi sağlamak kaygısından çıkıp piyasalara yönelmiş olması, çiftçilerin sektöre daha çok artı değer katan aktörler haline gelmesini zorunlu kılmaktadır.

Hani hep dile getirilen köylülükten çiftçiliğe geçiş süreci vardır ya. Aslında sözü edilmek istenen budur.

Peki bir çiftçi tek başına üretici konumuna geçebilir mi, sektörün aktörü olabilir mi?

Eğitimli ve yeterli donanıma sahip, bilgiye yatırım yapabilen, örnek üretim uygulamalarını yurt içi ve yurt dışında takip edebilen üreticilerin sayısı kendi kendine artabilir mi?

Haberin Devamı

***

Küresel ölçekte karşılaştığımız ekonomik ve sosyal değişimler tarım ve gıda sektörlerini çok yakından ilgilendiriyor. Uzun yıllardır sanayi sektöründe yaşanan yüksek verim kaygısı tarımda da kendini hem de bütün şiddetiyle gösteriyor. Dünya nüfusu ile birlikte tarım ürünlerine olan ihtiyaç her dakika artıyor. Özellikle su kaynaklarında ve tarım alanlarında yaşanan düşüş ve olumsuz iklim değişiklikleri tarım sektörünü son derece kritik ve stratejik bir pozisyona çekiyor.

Diğer yandan insanların tarım ürünlerine bakışı da değişiyor. Gıda ve tarım ürünleri konusunda bilinçlenmenin artmasıyla güvenilir, yaşam kalitesini artırıcı ve besleyici özellikleri yüksek ürünlere yönelik talep yükseliyor.

Bu gelişmeler tarımda yeni teknolojik atılımlar ve bilgi-iletişim teknolojilerinin önemini artırıyor. Bu alandaki yazılı olan – olmayan tüm kural, anlayış beklenti ve süreçler, özetle paradigma değişiyor. Bir taraftan verimi arttırma çabaları devam ederken diğer yandan gıda güvenliği konusunda çok daha etkin stratejiler devreye sokuluyor.

Ve bu paradigma değişimi yapısal, kurumsal ve hatta ülkesel üretim ve ticaret politikalarında büyük dönüşümleri beraberinde getirmeye başladı bile.

Küresel ekonominin kurucu kalesi Amerika’nın küreselleşme karşıtı korumacı politikaları, Çin’in ise serbest ticaretin genişlemesinin savunuculuğunu yaptığı bir dünya var artık.

"BU DEĞİŞİMLER GEÇİCİ Mİ, KALICI MI?" SORUSUNUN YANITINI ZAMANLA GÖRECEĞİZ

Ama bu değişimlerin bizi nereye sürükleyeceğini bugün analiz etmezsek yarın ne olacağını anlama şansımız pek olmayacak.

Haberin Devamı

Ne olursa olsun bir gerçeği unutmamak gerek; tüm kısıtlamalara, koruma duvarlarına rağmen dünyada son 40 yılda tarımsal dış ticaret tam 25 kat artmıştır ve bu süreç devam edecektir.

Unutmamamız gereken bir gerçek daha var; o da, güçlü ve istikrarlı bir tarım endüstrisine sahip olmayan ülkelerin, tarımda ve tarıma bağlı onlarca sektörde ve küresel ticarette söz sahibi olamayacaklarıdır.

Orta Vadeli Programın adı Yeni Ekonomi Programı, “Milli Tarım Projesi” de “Tarımda Milli Birlik Projesi” oldu.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı programda tarım ve gıda ile ilgili arz ve rekolte tahmini için erken uyarı sisteminin kurulacağı, Hal Yasası çalışmalarının hızlanacağı, fiyat dalgalanmalarının yakından takip edileceği, tohumdan sofraya kadar tüm süreçlerin gıda güvenliği ve uluslararası rekabet önceliğinde yeni baştan düzenleneceği ifade edildi.

Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemir sosyal medya hesabından ‘’ Yeni ekonomi programı kapsamında Tarımda Milli Birlik Projesi’ni ve ürün gözetim mekanizmasını başarıyla yürüterek, gıda enflasyonu ile daha etkin mücadele edeceğiz. Bu süreçten güçlenerek çıkacağız, kazanan yine Türkiye olacak’’ diyor.

Haberin Devamı

Gıda enflasyonunun sebebi üretici değil. Gıda piyasalarını gözetleme görevi de çiftçinin olamayacağına göre Tarımda Milli Birlik Projesi’nin doğrudan üreticiye yönelik hedeflerini merak etmek hakkımız.

Biz Türkiye olarak tarımı ekonomik bir faaliyet alanı olarak görmeye gelişmiş ülkelerle kıyaslayacak olursak yeni başladık diyebiliriz. Eskiden sadece sosyal yardım alanı olarak görülen tarım sektörü gündelik kararlarla idare ediliyordu. Kalkınmanın sadece sanayi ile mümkün olacağı yanılgısı kamusal gücü bu alana yönlendiriyordu.

Yeni Ekonomi Programı ile birlikte Tarımda Milli Birlik Projesi, stratejik önemi artan tarımın uzun vadeli, kapsayıcı ve derinlikli bir siyaset ve uygulama alanı olduğu gerçeği ile kısa vadeli de olsa ne kadar örtüşecek, yazının başında sorduğumuz soruların yanıtını verecek mi? Bunu da zaman gösterecek.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder