Giriş
Genel seçimlere kısa bir süre kala Ana Muhalefet partisi CHP hâlâ temel seçim politikasını netleştiremedi.
Üniversitelerde türban ve 29 Ekim resepsiyonu arasına sıkışıp kaldı.
CHP, İsmet Paşa’nın 63 yıl önce yaptığı hatayı tekrar ederek ucundan kenarından muhafazakâr seçmene göz kırpmaya çalışıyor.
O dönemde ilkokullara din dersi koyan ve İmam hatiplerin önünü açan CHP 1950 seçimlerinde dini söylemin asıl sahibi Demokrat Parti’nin iktidara gelmesini engelleyememişti.
[[HAFTAYA]]
Bugün de türbana özgürlük istemek CHP’ye iktidar getirebilir mi bilmiyoruz.
Siyasi yelpazeye baktığımızda DSP’yi saymazsak AKP’den MHP’ye, Demokrat Parti’den Saadet Partisi’ne tüm partiler türbana karşı değil.
“Her iktidar kendi cahilini yetiştirmek zorundadır” sözcükleri hâlâ siyaset biliminin en önemli söylemi olma özelliğini taşımaya devam ediyor.
CHP’nin şanssızlığı arkasında cahil kesiminin olmaması!
1950’de iktidara gelen Demokrat Parti Halkevleri ve Köy Enstitüleri’ni kapatarak CHP’nin oy tabanını kurutma harekatını zaten başarmış oldu.
Üniversitelerde türbana özgürlük vermek CHP’ye ne kadar oy getirir ne kadar götürür, hesabını iyi yapmak gerekiyor.
***
CHP yönetimine akıl vermek haddimiz değil ancak CHP’nin Anayasa değişikliğine ‘Evet’ diyen yüzde 58’lik kesime göz kırpmadan önce değişikliğe ‘Hayır’ oyu veren yüzde 42’lik sahil kesimine kulak vermesi gerekiyor.
Bu oyların çoğu CHP oyu değil. Anti AKP oyları ve ne yazık ki çantada keklik oylarda değil.
Tabanın beklentisi, CHP’nin parti içi demokrasinin işlediği, örgüt ve delege baskısının kırıldığı önseçim sisteminin değer bulduğu ve CHP’ye gönül verenlerin üyelik engellerinin kırıldığı çağdaş bir siyasi parti hüviyetine bürünmesi.
Çağdaş CHP’yi iktidara ancak yeni kadrolar, AKP hükümet programına karşı üretilecek alternatif ekonomik ve sosyal politikalar getirebilir.
