Giriş
Tepenin Ardı (2012) ve Abluka (2015) adlı ilk iki uzun metrajlı filmiyle sinemamıza yeni bir soluk katan Emin Alper bu hafta üçüncü filmi Kız Kardeşler ile yeniden sinema salonlarına misafir olacak.
Dünya prömiyerini 69. Berlin Film Festivali’nde yapan ve Altın Ayı için yarışan Kız Kardeşler festivalden ödülsüz ancak eleştirmenlerin ve seyircilerin övgülerini alarak dönmüştü.
Annelerin öldükten sonra kasabadaki zengin ailelerin yanına besleme olarak gönderilen 3 kız kardeşin hikâyesi var karşımızda. Yaşadıkları sorunlar yüzünden birer birer baba evine geri gönderilen kızların yaşadıkları yüzleşmeleri merkezine alan film köye hapsolmuş kırık hayatların ve kırık hayallerin beyaz perdeye yansıması aslında.
Farklı yaşlardaki üç kız kardeş Reyhan, Nurhan ve Havva, erkeklerin egemen olduğu bu küçücük ama kocaman dertlerle dolu kırsal dünyanın içinde var olmak için çırpınırken aile olmak, toplum baskısına maruz kalmak, coğrafyaların şekillendirdiği dar alanlarda benlik mücadelesi vermek gibi birçok alt metni de seyirciye aktarıyorlar.
Filmin ele aldığı köy yaşantısını – birçok kötü örnekten farklı olarak – hem yalın hem de gerçekçi bir şekilde ele aldığını söyleyebiliriz. Oyuncuların, özellikle de Reyhan’ın kocası Veysel’i canlandıran Kayhan Açıkgöz’ün, performansları göz dolduruyor. İncelikli sanat ve görüntü yönetimi film için bestelenen müziklerin tınısıyla birleşince ortaya şiirsel bir anlatıma sahip bir masal çıkıyor.
Ancak seyircileri baştan uyaralım: Bu masal sizi uyutmaktan çok uyandırmak niyetiyle yazılmış ve anlatılmış. Üstelik öpüp okşayarak değil de tokatlayarak uyandıran cinsinden. Emin Alper’in de, Kız Kardeşler’ in de söyleyecek sözü çok. Anlayana sivrisinek saz…
Puanı: 4/5
