Gözde Hatunoğlu ‘Sinemada çocuk olmak’
HABERİ PAYLAŞ

‘Sinemada çocuk olmak’

COVID-19 yüzünden evlerimize kapandığımız bu 23 Nisan hafta sonunda tüm aile bir arada izleyebileceğiniz, çocukların başrolünde olduğu, aile ve büyüme kavramlarını sorgulayan, kimi zaman hüzün, kimi zaman neşe saçan iki harika film önerisi…

Düşler Diyarı / Beasts of the Southern Wild

2012'de Cannes'dan dört dalda, başka festivallerden de çeşitli dallarda toplamda 35 ödül sahibi bir film olan ‘Düşler Diyarı’, genç yönetmen Benh Zeitlin’in, kısa film denemelerinden sonra çektiği ilk uzun metrajı. Modern dünya düzeninin insanları nasıl yaraladığını alt metinleriyle hayli sert bir şekilde anlatan ‘Düşler Diyarı’, bir yandan da bir çocuğun gözünden dünyayı algılayışımızı, büyüme sancılarını ve dostluk, dayanışma gibi kavramları zaman zaman fantastik öğeler de kullanarak muhteşem bir görsellik ve oyunculuk şöleni haline getiriyor. Hushpuppy, adındaki kahramanımız altı yaşında olmasına rağmen içinde yaşadığı tuhaf ama sevgi dolu topluluk, hafif deli babası Wink ve ölümcül hale gelebilen bir doğada zorluklarla büyümektedir.

Haberin Devamı

Tarih öncesinde yaşamış olan ‘Auroch’ isimli antik canavar ortaya çıkar, babası hastalanır, evi sular altında kalır ama Hushpuppy dünyanın öbür ucundaki annesini bulmaya da herkesi yaklaşan felaketten kurtarmaya da kararlıdır. Özellikle çocuk oyuncu Quvenzhané Wallis'in üstün performansıyla zihinlere kazınan bu güzel film yarattığı sıra dışı dünyayla da izleyene gerçekten ‘Düşler Diyarı’nı yaşatmayı başarıyor.

93 Yazı / Estiu 1993

Katalan yönetmen Carla Simón’un otobiyografik filmi ‘93 Yazı’, annesini kaybettikten sonra dayısı ve yengesinin yanına yerleşmek zorunda kalan küçük Frida’nın kalplere dokunan hikayesini anlatıyor. Barcelona’daki evini, büyükannesi, büyükbabası ve teyzelerini bırakıp dayısının yanına köyde yaşamaya gelen Frida, bu yemyeşil doğadaki, içinden nehirler geçen tatlı köyde yeni hayatına alışmaya çalışıyor. Annesinin yokluğuyla yaşadığı büyük acıyı yansıtmamak için elinden gelen her şeyi yapan Frida, küçük kuzenini kıskanıyor, hırçınlaşıyor, şımarıyor, öfkeli ve göz kulak olması zor bir hale geliyor.

Performansıyla izleyeni büyüleyen çocuk oyuncu Laia Artigas’ın peşinde, Frida’nın insan üstü bir iradeyle içinde tuttuğu keder, ölüm kavramıyla tanışmak, ailelerin taşıdığı sırların yükü, sevginin içimizdeki yıkıntıları nasıl onardığı gibi bir sürü şeyi yanı başımızda yaşanmışçasına hissediyoruz. Filmin başında bir soru var: “Neden ağlamıyorsun Frida?” Cevabını da hikaye sonlanırken alıyoruz. Bir filmin bir soruya verdiği en dokunaklı cevaplardan birine şahit olmak için ‘93 Yazı’nı mutlaka izleyin...

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder