Gül Tuğbahan Kızılcık

12 Mayıs 2020, Salı 07:46

Çocuklukta benlik algısı

Öz benlik, bireyin kendi hakkındaki düşünceleri, imajı ve resmidir. Bu imaj ve resim kendi deneyimlerimizle oluşup, başkalarından aldığımız olumlu ve olumsuz tepkilerden etkilenerek biçimlenir.

Olumlu bir benlik algısı çocukluk döneminde kazanılır. Ve ebeveyn olarak, çocuklarımızı yetiştirirken kendi çocukluğumuzda bize yapılan yanlışları yapmama kaygısını yoğun olarak yaşarız. Bu kaygıyla da bazen hata yapabiliriz. Bu hatalar olumsuz benlik algısının gelişmesine neden olabilir.

Örneğin; “Elleme çocuğum bozacaksın” denilerek durdurulan çocuklar, ileride bir işe başladıklarında kaygı duyabilir. Çocukların araştırmaya merak etmeye ihtiyaçları var. Başaramadığı için azarlanan çocuklar olumsuz benlik algısına sahip olur.

Olumsuz benlik algısında, otoriteye tam itaat de vardır. Kişi kendi fikirlerini benimseyemez. Güçlünün yanında yer alır. Bunun nedeni ise, çocukluk döneminde ezilmesidir. Ezikliklerini iç dünyalarında kabul eden bu kişiler herkesle uyum içinde yaşamaya çalışır. Bu durum çok zorlayıcıdır. Kişi bu haliyle kendisi olmayı hiçbir zaman başaramaz. Bu tür kişiler her zaman yönlendirilmeye açıktır. Kendisine kızdığınızda haksız da olsanız karşı koymazlar; çünkü her zaman haksız olduklarını düşünürler. İç dünyalarında dolduramadıkları bir boşluk vardır. Sağlıklı ilişki kuramazlar.

Olumsuz benlik algısına sahip kişiler “Ben kimim ki?” “Onlar kim? Biz kimiz?”, “Biz onlara yetişemeyiz”, “Onların şartları çok iyi” gibi birçok kelimenin arkasına sığınır. Çocuklarımızın benlik algısını olumlu geliştirerek gelecekte; kendileri hakkında olumlu görüşlerinin olmasına, çevreleriyle sağlıklı ve sosyal ilişkiler kurmalarına destek olabiliriz.

Olumlu öz benlik geliştirmiş çocuklar genellikle kendilerini değerli ve sevecen hissederler. Kendi güç ve kapasitelerine inanırlar ve dışa açılıp daha çok öğrenme isteği duyarlar.

03 Mayıs 2020, Pazar 09:43

'Seçim yapmak, karar vermek' zor iş!

Yaşamımız boyunca çeşitli karar verme süreçlerinden geçeriz. Kararlarımız doğrultusunda yaşamımız şekillenir. Yaptığımız seçimler ve aldığımız kararlar her zaman doğru olmayabilir ve bizi mutlu etmeyebilir. Kararlarımızın sorumluluğunu tek başımıza üstlenmek istemediğimiz zamanlarda çevremizden destek almayı deneriz; bazen ailemiz olur bazen arkadaşlarımız. Bu şekilde aldığımız kararlar bizi kötü etkilediğinde etrafımızda bulunan insanları da bundan sorumlu tutarız. Asıl yapmamız gereken kararlarımızı tek başımıza alarak sorumluluğunu üstlenme. Bu bilinçte olduğumuz için de çocuklarımızı yetiştirirken kendi hatalarımızı yapmalarını istemeyiz.

Çocuklarımızın özgüvenli, sağlıklı kararlar alan, kararlarını uygulayan, aldıkları kararların sorumluğunu taşıyabilen ve öz eleştiri yapabilen bireyler olmalarını isteriz.

Peki ya 'karar verme' sürecini doğru yönetmeyi çocuklarımıza nasıl öğretebiliriz?

Karar verme, seçim yapma süreci erken çocukluk döneminden başlar. Fakat bunu kontrollü bir biçimde çocuğa bırakmalıyız. Çocuğun yaşına ve kişilik özelliğine göre değişir. Bu durumda eğer bütün seçimleri çocuğa bırakırsak sınırları olmayan bir birey yetiştirmiş oluruz.

Öncelikle bizim sunduğumuz tercihler içinden seçimler yapmasını sağlamalıyız. Bu yaklaşımla kontrolü kaybetmediğimiz gibi çocuğun özgür iradesiyle tercih yapabilmesinin temellerini atmış oluyoruz.

Karar veren, seçim yapan, bunları sorumluluk taşıyarak uygulayan ve değerlendiren çocuklar yetiştirerek onları geleceğe daha iyi hazırlayabiliriz.