Güney Öztürk NATO, daha mı güvenli şimdi?
HABERİ PAYLAŞ

NATO, daha mı güvenli şimdi?

Putin, NATO’yu sınırlarından uzak tutmak için Ukrayna’ya saldırdı. Ne oldu? NATO daha yakına sokuldu. İsveç ve Finlandiya tarihin gördüğü en hızlı süreçle, jet hızıyla, ittifaka üye yapılmak için NATO seferber oldu. Finlandiya ve İsveç NATO’ya katılabilir ama bu onları daha güvenli bir yer haline getirmez. Onları getirmediği gibi, artan silahlanma yarışında kimse kendini daha güvende hissetmez.

FİNLANDİYALAŞMAK!

Finlandiyalaşma, 2’nci Dünya Savaşı sonrası Finlandiya’nın içine düştüğü zor duruma verilen addı. Finlandiya NATO ittifakına katılmayacak, karşılığında güçlü komşusu Sovyetler de bu ülkeyi işgal etmeyecekti. Sonraki yıllarda Moskova, Finlandiya’nın dış politikasında tamamen, iç politikasında kısmen hâkim oldu. Buna politik literatürde bir ülkenin Finlandiyalaşması dendi.

Haberin Devamı

Aynı Danimarka ve Avusturya’nın bir dönem Almanya güdümünde kalması gibi. Ama Finler yıllardır gerçekçi politika izleyerek durumu lehlerine çevirdi. Yani herhangi bir ideale veya kurama bağlanmaksızın tamamıyla mevcut gerçeklere uyum sağlayarak amaçlarını gerçekleştirdiler. Finlandiya 1945’te Avrupa’nın en yoksul devletiyken, şimdilerde Batı Avrupa’nın geri kalanının ekonomik düzeyine yükseldi.

İSVEÇ’E ÖZENİLİRDİ

İsveç ise iki asırlık bir tarafsızlık geleneğiyle özdeşleşmişti. İsveç, 1960 ve 80’lerde kendisini uluslararası bir arabulucu ve sömürgeleştirilmiş dünyayla müttefik olarak konumlandırmak için tarafsızlığını kullanmıştı. Sovyetler Birliği ve ABD’yi yüksek perdeden eleştirmekten geri durmadı. 1970’lerde Güney Afrika’nın apartheid (ırkçı) karşıtı hareketini destekleyen tek Batılı ülke olmuştu. İttifaka katılmakla İsveç, küresel nükleer silahsızlanma çabalarındaki öncü rolünü de kaybedecek. ABD baskısına boyun eğecek. Çünkü ABD, silahsızlanma istemiyor.

İsveç ve Finlandiya da silaha ihtiyaç duyan, iki zengin müşteri. Özetle her iki ülke de bundan sonra denge politikasından, iki süper gücü birbirine bağlamaktan vazgeçip, taraflı bir dış politikaya dönmüş oldu. Kendilerince haklı nedenleri var. Putin’in öngörülemez kişiliği, ‘Büyük Rusya’ hayali, çevresini korkutuyor. Finlandiya’da NATO’ya üye olmak isteyenlerin oranı Ukrayna işgali öncesi yüzde 20’lerde seyrederken, 2 ayda yüzde 76’ya fırlamış. Güvenlik endişesi NATO üyeliğini kaçınılmaz hale getiriyor. Türkiye bu iki ülkenin, (hatta NATO ülkelerinin) teröre verdiği desteği gerekçe göstererek, ittifaka üye olmalarına karşı çıkmakta çok haklı. Zaten bu değerli kartı, sonuna kadar da kullanmalı.

Haberin Devamı

RUSYA NİYE SALDIRSIN?

Ama benim esas sorgulamak istediğim, iki ülkenin gerçekten Rus tehdidi altında olup olmadığı... Putin’in aklından Finlandiya’yı işgal etmek mi geçiyor, sanmıyorum. İki ülke arasındaki 1340 kilometrelik sınırın tamamı bataklık ve binlerce gölden oluşuyor. Kaldı ki, Finlandiya tarihte nüfusunun büyük kısmını hızla cepheye mobilize etmekte kendini kanıtlamış bir ülke.

Ayrıca AK-47’lerin (kalaşnikof) kendi versiyonunu üretiyor. Üstelik ülke geneli, nükleer bombaların bile işleyemeyeceği sofistike sığınak ağ sistemine sahip. Sadece Helsinki’de 5 bin 500 yeraltı sığınağı var. Hepsinden öte 1996’dan beri Baltık ülkelerinde ortak NATO tatbikatlarına ve Irak, Kosova ve Afganistan’daki NATO misyonlarına katılıyor. Yani fiilen NATO üyesi. Ama Amerika NATO’yu kendi politik enstrümanı olarak kullandığı sürece bu genişleme bitmeyecek. İsveç ve Finlandiya zannetmesin ki, NATO 5’inci maddesi, saldırıya uğrayan her ülkeyi koruyor.

Haberin Devamı

Hiç de öyle değil. Ucu açık bir maddedir o. Dileyen savaşa girer, dileyen cephane yollar, yollamaz. Asıl soru şu: Avrupa’da olaylara mesafeli bakan bir ülke, herhangi bir belirsizlik, tarafsızlık bölgesi kalmadığı vakit ne olacak? Uluslararası anlaşmazlıklara kim arabuluculuk edecek? Kimin hakemliğine güvenilecek. Türkiye gibi, İsveç gibi, Finlandiya gibi, İsviçre gibi tampon ülkeler kalmadığı zaman barış umutları daha mı artacak?

Sıradaki haber yükleniyor...
holder