Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ ile Cenevre’den İstanbul’a uçarken güncel gelişmeler üzerine sohbet ettik. Bakan Akdağ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlığının mükemmel durumda olduğunu söyledi. Akdağ, “Bağırsaklarla ilgili sorunlar bitti. Başbakan yediklerine zaten çok dikkat eder, akşam geç yemez.
Mümkün olduğunca egzersiz yapıyor. Kilosunun olmaması da büyük avantaj” diye konuştu. Türkiye’de sağlık alanında yapılan reformlar halkın yaklaşık yüzde 80’inde memnuniyet yaratırken sağlık sektörü çalışanlarının sıkıntıları sık sık medyaya yansıyor. Bakan Akdağ’a bu konulardaki mağduriyetlerin nasıl giderilebileceğini de sordum.
Bakan, sağlık çalışanlarını ve doktorları mutlu edecek sistem üzerine çalıştıklarını, özellikle bugün çok düşük durumda olan emeklilik maaşları üzerinde yoğunlaştıklarını söyledi. Akdağ’a göre maliyeciler ikna edilebilirse bu konuda ciddi bir iyileşme olacak. Bakan sağlıkla ilgili konularda sorularıma şu yanıtları verdi:
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ ile Singapur ve Katar’ın ardından, ünlü İngiliz yayın grubu The Economist’in düzenlediği toplantı için İsviçre’nin Cenevre kentine gittik.
[[HAFTAYA]]
Yüz ve organ nakilleri
Bir hastanın özellikle kendi rızası tam alınmadan ya da bilgi eksikliğinden yararlanarak onu medyatik yapmaya kimsenin hakkı yok. Bu, sadece organ nakli konusunda değil, bütün hastalar için böyledir. Medyanın da daha dikkatli ve sorumlu davranmasını rica ediyorum. Akdeniz Üniversitesi’ndeki ameliyat soruşturuluyor. Kamuoyuna eleştiriler yansıyınca Teftiş Kurulu Başkanı’na soruşturma ve inceleme talimatı verdim. İlgili komisyonlar çalışıyor. Sonuçları ilettiklerinde karar vereceğiz.
En büyük tehdit sigara ve obezite
Türkiye’de karşı karşıya olduğumuz en ciddi sağlık sorunları, sigara tüketimine bağlı hastalıklar ve obezite. Son yıllarda yüksek tansiyon konusunu da bu çerçevede ele almak gerekir. “Junk food” olarak bilinen çabuk tüketilen gıdaları çok yiyoruz. Danimarka obezite ile mücadele amacıyla tuzlu ve şekerli gıdalara ekstra vergi getirdi. Ben de benzer adımları atmamız gerektiği görüşündeyim. Ben de 15 kilo vermek üzere diyete başlamıştım, ancak 5 kilo verebildim.
Anne-bebek ölümleri
Çok geri kaldığımız her iki konuda da önemli yol aldık. 2015 projeksiyonumuzla birlikte gelişmiş dünya ülkeleri seviyesine geleceğiz. Bebek ölümlerini binde 7’nin altına, anne ölümlerini 100 binde 10’un altına indirmek istiyoruz. Sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde Avrupa Birliği ortalamalarına ulaşmış olacağız. 2000’li yıllarda anne ölümleri 100 binde 70 dolayındaydı
Doktorları destekleyeceğiz
Bu yıl sağlık çalışanlanlarının sorunlarına ve doktor-hasta ilişkilerine daha yakından eğileceğiz. Hasta ve yakınlarının hekimlerle sevgi ve saygıya dayalı bir ilişki kurmalarını arzu ediyoruz. Büyük bir yükü sırtlayan sağlık sektöründe yıpranmalar gözlemliyoruz ama bunun nedeni muhalefetin söylediği gibi sağlıkta dönüşüm programı değil.
Doktor sayısı artacak
Doktor ve hemşire sayısını mutlaka artıracağız. Tıp öğrencisi sayısı mutlaka artmalı. Gerçi 4 bin 500 öğrenci alınıyordu, şimdi 9 bine çıktı ama hedef 12 bine çıkarmak olmalı. Hemşirelik öğrencisi sayısı da 20 bine ulaşmalı. Mevcut fakültelerin kontenjanlarını artırarak sorunu çözebileceğimizi düşünüyorum. Almanya’da 1 hocaya 22 öğrenci düşüyor, bizde ise 1 hocaya 4 öğrenci... Bu anlamda daha iyi durumdayız. Yeni öğrenci alımı konusunda YÖK ile iyi bir diyaloğumuz var. Gereken her türlü desteği vereceğiz.
Yabancılar geliyor
Yabancı doktorlar bu yıldan itibaren çalışmaya başlayacak. Ağırlıklı olarak Türkiye’de okumuş, Türkçe konuşan, denklik sorunu olmayan yabancı hekimleri sisteme kazandırmak istiyoruz. Yasalar bu doktorları kamuda istihdam etmemizi engelliyor, o nedenle özel kuruluşlarda görev yapacaklar. Hastanelerdeki yabancı doktor sayısının yüzde 20 ile sınırlandırılmasını hedefliyoruz. Tabip odaları ve ilgili diğer birimlerde de bu konuyu konuşup kesinleştireceğiz. Yabancı doktor sayısı artarsa iş gücünün ucuzlayacağı tezi kesinlikle doğru değil. Şu an Türkiye’de 120 bin hekim var. Sayı 200 bine çıktığında da doktor gelirlerinde bir düşüş olmayacak. Türkiye yıllarca beyin göçünün mağduru oldu. Biz şimdi bu göçü tersine çevirmenin yollarını araştırıyoruz.
Tam gün tartışması
Kamuda çalışan 90 bine yakın hekim var. Tam gün yasasını yürürlüğe girmesinden sonra “Çalışmayacağım” diyen hekimlerin sayısı sadece bin kişi. 300 hekim de 2 yıllığına izin aldı. Bu nedenle “En iyi hocalar gitti, sağlık sistemi çöküyor” gibi iddialar kesinlikte geçersiz. Biz ayrıca oluşabilecek sorunları en aza indirmek için ayrılan bu hocalardan bazılarının çok özel durumlarda “konsultandanışman” hekim olarak gelmelerine müsaade ediyoruz. Hastaneler kendi sistemlerini kuruncaya kadar, yine bu ayrılmış olan hekimlerden bir bölümünü sözleşmeli olarak istihdam edebilirler. Bizim tam gün yasası ile amacımız, muayenehane-hastane arasında kurulmuş olan ticari ilişkiyi ortadan kaldırmaktı.
24 Mart 2012, Cumartesi 04:00
Haberin Devamı