Giriş
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantıları için gelecek hafta New York’ta olacak. Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşme çok kritik önemde.
Zira Erdoğan, Washington yönetiminin verdiği sözleri tutmaması hâlinde Türkiye’nin iki hafta içinde kendi harekât planını uygulayacağını açıkça ilan etti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında Ankara’da gerçekleşen üçlü zirveden ise umut verici sonuçlar çıktı.
Liderlerin üzerinde mutabık kaldığı temel konu Suriye’nin toprak bütünlüğü. Putin, Türkiye’nin güvenli bölge ile ilgili taleplerine de sıcak bakıyor.
Üç ülke arasında görüş ayrılıkları olmakla beraber Suriye’nin geleceği ve imarı için bu sürecin devamı çok önemli.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, akan kanın durdurulması, İdlib’de yeni bir insanlık dramının ortaya çıkmaması için dünyada en fazla gayret gösteren lider durumunda. Tam da bu sürecin ortasında Şam rejiminden çok önemli bir hamle geldi.
Beşar Esad yönetimi, BM Genel Sekreteri’ne bir mektup göndererek PKK-YPG’nin ana bileşeni olduğu SDG’yi ayrılıkçı terör örgütü olarak ilan etti. Şam rejiminin bu çıkışı Türkiye’nin tezleriyle örtüşüyor.
Üstelik iki ülke arasında tekrar hayata geçirilebilecek bir Ankara mutabakatı bulunuyor. Suriye Dışişleri Bakanlığı’nın bu adımının gelecek hafta ABD’deki görüşmelerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da elini güçlendireceğini düşünüyorum.
PUTİN’İN KUR’AN ALINTISI
Ortadoğu’da neredeyse savaş yaşanmayan tek bir bölge bile yok. Savaşanlar da çoğunlukla Müslüman ülkeler. Petrol gelirlerini ABD, Rus ve Avrupa yapımı silahlara yatırarak birbirlerini katlediyorlar.
İnsani gelişmeye, doğanın korunmasına, teknolojiye kaynak ayırmıyor ve az gelişmişlik kısır döngüsünden kurtulamıyorlar. Suudi Arabistan milyarlarca dolarlık silaha yatırım yapmış olmasına rağmen petrol rafinerilerine yönelik drone ve füze saldırılarını engelleyemedi.
Bunlar silahı olmasına rağmen kendi güvenliklerini sağlamaktan aciz ülkeler. Kendi ürettikleri hiçbir şey yok. Pilot eğitiminden yedek parçaya, yazılımlardan istihbarata kadar her şeyi dışarıdan alıyorlar.
ABD’ye bütünüyle bağımlılar. Ağır ambargolarla karşılaşmasına rağmen İran, tek başına Suudi Arabistan ve Körfez’deki bütün Arap ülkelerini dize getiriyor. Yemen, Irak, Suriye, Afganistan ve onlarca ülke, terör ve savaşlarla kırılırken Ankara zirvesinde Putin’den çok sıra dışı bir uyarı geldi: Putin, bölünmüş ve savaşan İslam ülkelerine Kur’an üzerinden “Siz kardeşsiniz, savaşmayın, barışın” mesajı verdi.
Hıristiyan ve dindar bir liderin İslam ülkelerine Müslümanların kutsal kitabı üzerinden yaptığı çağrı bence tarihe geçti. İslam ülkelerinin liderleri bu durumdan ötürü utanır ve bir ders çıkarırlar mı acaba?
