Giriş
Batı basınında The Wall Street Journal ve The Economist başta olmak üzere birçok yayın organı ve kurumda müthiş bir karalama kampanyası başlatıldı. Türkiye için “Bir yandan Ukrayna’ya silah satıyor, diğer taraftan Rusya’nın parasını çekmeye çalışıyor” iddiaları yoğunlaştı. Türkiye “ambargoları delen, hukuku çiğneyen ülke” olarak gösterilmek isteniyor. Bu çifte standart canımı sıkıyor.
Şunu sormak istiyorum: Dünya ülkelerini birbirine kırdıran, yüzyıllarca dünyayı kan gölüne çeviren silahları Türkiye mi sattı? Ortadoğu’da seçim yüzü görmeyen diktatörlerin paraları hangi Batı başkentlerinde? Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de terör örgütleriyle kirli pazarlıkları kim yaptı? Bir taraftan uyuşturucu, diğer taraftan silah ve petrol kaçakçılığına kim göz yumdu? Batı’nın klasik tutumudur. Kendi politikaları ve geçmişiyle hesaplaşmaktan kaçınır, başka coğrafyalardaki yaraları kaşır. Ben Amerikan karşıtı değilim.
Ankara-Washington ilişkilerinin yakın, dengeli ve verimli olmasını arzu ederim. İki ülkenin birlikte yapabileceği çok şey olduğu görüşündeyim. Gelin görün ki Suriye ve Irak’ın parçalanmasında ciddi rolü bulunan ABD’nin Türkiye’yi ağır sorunlarla ve terör örgütleriyle baş başa bırakması derin bir hayal kırıklığıdır. Washington bu konularda Türkiye’ye yardım elini uzatmadığı gibi silah ambargolarıyla sürekli cezalandırma arayışında.
15 Temmuz darbe girişiminde Amerika Birleşik Devletleri’nin tutumuna hepimiz tanık olduk. FETÖ ile ilgili en küçük bir soruşturma adımı atmadığı gibi NATO’daki en önemli müttefikinin kaosa sürüklendiği gelişmeleri uzaktan izlemekle yetindi. Türkiye’nin Rusya ile savunma dâhil birçok alanda yakınlaşması bu gerekçelerle yakından ilgiliydi.
Ukrayna krizine doğrudan taraf olan ve Rusya’ya karşı bölgeye ciddi silah yığınağı yapan ABD, konu insani yardıma gelince aynı iştahla hareket etmiyor. Joe Biden yönetimi söz verdiği kadar mülteci almak bir yana, geçtiğimiz mart ayında sadece 12 Ukraynalıyı kabul etti! Türkiye ise Afganistan, Suriye, Irak, Afrika ülkeleri ve son olarak Ukrayna’dan gelmeye devam edenler dâhil yaklaşık 7 milyon mülteciyle kaderine terk edildi.
KABUL EDİLEMEZ
Tablo bu kadar kötü ve Batı’nın tutumu bu kadar ikircikliyken Türkiye’nin suçlanmasını kabul edemiyorum doğrusu. Ben Ankara’nın Ukrayna-Rusya savaşında dengeli ve dikkatli bir çizgi izlediğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın soruna çözüm bulmak için de en samimi gayreti gösteren lider olduğunu düşünüyorum.
Diğer taraftan bu olay üzerinden Türkiye’yi cezalandırmak isteyenlerin olduğu açık. Çok dikkatli olunmalı. Türk silah sistemlerinin başka ülkelere satılmasının vatandaşlar açısından gurur verici olduğunu biliyorum fakat sürekli ihraç edilen savunma sanayi ürünleri üzerinden iletişim yapmak Türkiye’yi hedef hâline getirebilir, bu hususu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin gibi ülkeler yüz milyarca dolarlık silah satarken üretici ve ihracatçı şirketlerini bizim kadar ön plana çıkarmıyorlar. Farkında olmadan kendimizi tuzağa çekmeyelim.
İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun tarafından hazırlatılan ve farklı dillerde bastırılan kitapçıkta Erdoğan ve Türkiye’nin kurumlarının diplomatik gayretleri tek tek anlatılıyor. Bütün yapıcı girişimleri anlaşılır bir dille özetleniyor.
