Giriş
Başta Dolmabahçe Sarayı olmak üzere hiçbir tarihi eserimiz yangın, deprem ve benzeri felakete karşı sigortalı değil. Çünkü tarihi eser sigortalamak pahalı olduğu için ödenecek prim de yüksek çıkıyor.
Devlet de bu iş için bütçe ayırmıyor. Aman tahtaya vurun. Elemtere fiş, kem gözlere şiş yani... Başlarına bir şey gelmesin.
Kaplumbağadan yavaş
“Bir dükkana girdim hayatım değişti” dersem abartı olacak ama Akaretler’de yeni açılan Slow Public’e girince içerideki her şeyi değil, 32 kısım tekmili birden dükkanı satın almak istedim.
Şimdilik 15 farklı tasarımcının doğal malzemelerle ürettiği ürünleri satıyorlar. Yakında daha çok tasarımcısı ve kahvecisi de olacak... Dükkandaki ürünler yeni moda tabirle ‘Slow Design’ akımına ait.
Eskilerin anlayacağı biçimde söylersek fabrikasyon değil el emeği göz nuru. Fiyatlar 7 liradan, 10 bin liraya kadar değişiyor. Akşam 7’de kapatıyorlar, Pazar günleri açmıyorlar. Çünkü dükkanın sahipleri işten zaman arttırıp kendilerine vakit ayırmayı, daha çok para kazanmaya yeğliyor.
İTALYAN İŞİ
Şubat 2014; İtalya’da Başbakan Matteo Renzi hükümeti kuruluyor. O dönem 32 yaşında olan avukat Maria Elena Boschi de mavi takımıyla Reform ve Parlamento İlişkileri Bakanı olarak atandığı imza töreninde. Ve hop; dünyanın her yerinde olduğu gibi İtalya’da da kadına karşı şiddet başrolde.
Maria’nın imza atarken çekilen fotoğrafında photoshop’la pantolon belini aşağı düşürüyorlar, araya seksi bir kalça dekoltesi ile iç çamaşırı yerleştiriyorlar. Ve gündeme İtalya’da ilk defa 16 bakan’dan 8’inin kadın olduğu kabine değil, Maria Elena’nın fotoşop’la yapılan tangası damga vuruyor.
Duy da inanma
Fransız modacı Christian Dior kaplıcalarıyla ünlü İtalyan kasabası Montecatini’de kumar oynarken kalp krizi geçirip kumar masasının üzerine küt diye düşmüş, onlarca kişinin gözü önünde hakkın rahmetine kavuşmuştu.
Fısıltı gazetesi yüzünden, şahidi olan bu olay bile İtalya’dan Paris’e “Mösyö Dior cinsel ilişki sırasında kalp krizi geçirmiş” ve “Balık yerken boğazına kılçık kaçmış, adamcağız ölmüş” diye farklı çeşitlerde anlatıldı... Şimdi varın dedikodunun ne kadar kötü bir şey olduğunu siz düşünün.
Afrika’da Zanzibar Adası’nın kıyısında bir kayanın üzerine kurulu lokanta: The Rock. Tahmin edeceğiniz üzere menüsü sadece balık ve deniz mahsüllerinden oluşuyor.
