Geçtiğimiz pazartesi günü Avrupa’da adeta şok etkisi yaratan bir elektrik kesintisi yaşandı. İspanya ve Portekiz’in tamamı ile Fransa’nın bazı bölgelerinde yaşanan bu geniş çaplı elektrik kesintisi yaklaşık 23 saat sürerken, bazı izole kesintiler ertesi gün de devam etti. İspanya’da elektrik ihtiyacının yüzde 60’ının 5 saniyede yok olduğu söylendi.
Madrid, Barselona ve Lizbon gibi büyük şehirlerde ulaşım sistemleri durdu, internet bağlantısı kesildi, trafik ışıkları çalışmadı. Bankalar dahil olmak üzere pek çok hizmet verilemezken hemen her alanda hayat durma noktasına geldi.
Kesintinin gerçek nedeni netlik kazanmazken, ihtimallerin ne olabileceği tartışması da hala sürüyor. Portekiz soruna İspanya’nın neden olduğunu, İspanya ise Fransa’ya sağlanan bağlantıda yaşanan sıkıntının sorun yarattığını iddia etti.
İlk olarak “siber saldırı” söylemleri ortaya çıksa da İspanyol yetkililer siber saldırı olmadığını açıkladılar. Ancak en büyük ihtimal olarak, her iki ülkenin enerji karışımında büyük bir paya sahip olan yenilenebilir enerji kaynakları sebebiyle meydana gelmiş olabileceği üzerinde duruluyor.
Uzmanlara göre, modern şebekelerdeki çeşitlilik özellikle güneş enerjisi ve elektrikli araçlar için kurulan şarj istasyonları sistemin siber güvenliğini zayıflatabiliyor. Güneş ve rüzgâr santralleri yüksek kapasiteye sahip olsa da, rüzgarın durması ya da güneşin bulutla kapanması gibi anlık değişimlerde, üretim düşerken tüketim devam ediyor ve denge bozuluyor. Dengenin bozulmasının sistemin kendini otomatik olarak kapatmasına neden olabileceği düşünülüyor. Depolama altyapısı zayıf olduğu için dalgalanmalara karşı şebeke savunmasız kalıyor.
Avrupa’nın ortak enerji ağı ENTSO-E, tüm kıtayı kapsayan entegre bir yapı sayesinde bugüne kadar verimli çalıştı. Ancak yaşanan bu kesinti, kıtanın enerji altyapısındaki kırılgan noktaları yeniden gündeme taşıdı. Uzmanlara göre, çözüm daha yerel, daha esnek ve daha dayanıklı sistemlerden geçiyor. İspanya Başbakanı benzer bir olayı yaşamamak için ulusal enerji sisteminde iyileştirme yapılmasını kabul etti. Enerji tedariki ve rekabet gücünü artırma sözü verirken siber saldırı, terör dahil hiçbir hipotezi dışarıda bırakmadıklarını belirtti. Yaşanan bu enerji krizi, dünya genelinde enerji tedarik güvenliği konusunu tekrar gündeme getirdi. Bir kesimin bu ani düşüşü nükleer, doğalgaz, hidroelektrik gibi yeterli sabit üretimin bulunmamasına; nükleer enerji eksikliğine bağlaması, Avrupa’da nükleer enerji ve yenilenebilir enerji rekabetini hararetlendireceğe benziyor. Bakalım tersine küreselleşmenin enerjideki olası etkileri ne olacak?
KARANLIK FABRİKALAR…
Sanayide devrim niteliğinde bir değişim yaşanıyor. Çin’de birçok büyük firma karanlık fabrikalarda, insan iş gücünü azaltarak üretimi robotlara devretmeye başladı. Işıklar sönüyor ve robotlar çalışmaya başlıyor…
Tüm üretim, denetim ve lojistik süreçler robotlar, yapay zekâ ve otomatik sistemler tarafından yürütülüyor; 7/24, yüzde 100 performans sağlanıyor. Özellikle elektronik, otomotiv ve ağır sanayi gibi sektörlerde karanlık fabrikaların sayısı giderek artıyor.
Bu fabrikaların artması, Çin’in “Made in China 2025” stratejisi kapsamında, yapay zekâ destekli yüksek teknolojili üretim üssü olma hedefinin bir parçası.
Karanlık fabrikalara Xiaomi’nin Pekin’deki fabrikası bir örnek. Bir de Shanghai’nin Precision Technology Company isimli şirketi, iş gücünün yüzde 90’ını robotlarla değiştirmiş. Önceden 650 kişi çalışırken şu an çalışan sayısı 60’a düşmüş.
Çin’de üretim sektöründe Dünya Bankası’nın verilerine göre 100 milyon kişi çalışıyor. 2030’a kadar 12 milyon iş kaybı öngörülüyor. Bu anlamda da sosyal huzursuzluğun başlayacağını söylemek mümkün.
Tam otomasyonun sağlandığı bu sistemler, üretim sürecini daha hızlı, verimli ve düşük maliyetli hale getiriyor. Bunun yanında, karanlık üretim sayesinde karbondioksit salımının yüzde 10 azalabileceği öngörülüyor. Bunlar avantajlı tarafları olarak gözükse de karanlık fabrikalar, geleceğin çalışma hayatı ve ekonomi politikaları açısından önemli soru işaretleri doğuruyor.