Giriş
Dövizdeki hızlı değişim hayatın her alanını ve her gelir grubundan insanı farklı düzeyde etkiliyor. Hepsinden de önemlisi toplumun moral düzeyini bozuyor ve geleceğe dair endişelerimizi artırıyor. Oysa dünya büyük bir değişim, dönüşüm içinde. Yarınlar bugünden inşa ediliyor. Ve biz bunu ıskalama riskiyle karşı karşıyayız. Mesela son bir ay içinde dünyada şu gelişmeler yaşandı:
- MIT Üniversitesi araştırmacıları ıspanağa e-posta göndertmeyi başardı. Bu sayede artık bitkiler hava kirliliği, böcek saldırısı ve sağlıklarını ve dolayısıyla da insan sağlığını etkileyebilecek faktörleri tespit edince uyarı e-postası atacak.
- Avustralyalılar esnek güneş panellerini yazıcıdan üretmeyi başardı.
- İzlanda’da bir şirket arpadan et üretmeye başladı.
- Japonya, 2 bin kişilik gerçek anlamda bir akıllı şehir kurma girişimini başlattı.
- Microsoft ve Apple’ın piyasa değeri 2.5 trilyon dolara (yani milli gelirimizin 3.5 katına) ulaştı.
- Facebook, adını Meta olarak değiştirdi, Mark Zuckerberg, avatarına kıyafet giydirip arkadaşlarıyla iskambil oynadı.
- Genetiği değiştirilmiş domuzdan alınan böbrek, insanda çalıştı.
- Amazon’un dakikalık geliri 1 milyon dolara dayandı.
- Ve bu sürede Çinli şirketler 50 binden fazla küresel patent başvurusu yaptı. Rastgele seçtiğim bu örnekleri şunun için verdim: ‘Sapiens’, ‘Homo Deus’ ve ‘21. Yüzyıl için 21 Ders’ kitaplarının yazarı Yuval Noah Hariri, geçtiğimiz günlerde bir konferansta özetle şunları söyledi: “Biyoteknoloji ve yapay zekâ merkezli yeni bir endüstriyel devrim ile karşı karşıyayız.
Bu devrimde geri kalanlar öndekileri asla yakalayamayacak ve bir alt tür olarak kalmaya mahkûm olacak.” Bence bütün tartışmalar, hatta sular durulunca tersine döneceğine inandığım dövizdeki hızlı yükseliş bir yana, Türkiye için esas beka meselesi bu ve bunun gibi meydan okumalara vereceğimiz tepki. Bu nedenle, evet elbette günü ve günün meselelerini konuşalım ama fertten devlete tüm aklımızla yarınlara hazırlanmayı da asla ihmal etmeyelim.
TEŞEKKÜR BORCU
Kişisel işlerim ve üstlendiğim sivil toplum örgütü sorumluluklarıyla ilgili buradan bir şeyler paylaşmayı sevmiyorum ama ilk yazıyı desteklediğini düşündüğüm için bugün bir istisna yapmak istiyorum. İzmir Ticaret Borsası olarak, COVID-19 salgınının pek çok alanda elimizi kolumuzu bağladığı bir dönemde gelecek adına önemli iki proje geliştirdik.
Bunlardan ilki İzmir Tarım Teknoloji Merkezi... ‘Türk Tarımının Silikon Vadisi’ olacağını düşündüğümüz bu proje ile her geçen gün önemi artan tarımsal üretimin yaşadığı sorunlara yeni nesil teknolojilerle bize özel yüzde 100 yerli çözümler üretmeyi amaçlıyoruz. İkincisi ise Ege Gastronomi Projesi...
Bu projeyle de Ege’ye özgü lezzetleri, üretim kalitesi, gastronomi rotaları ve yeni nesil tariflerle bir çekim merkezi ve yüksek gelir kalemi haline getirmeyi hedefliyoruz. Açıkçası Borsa olarak, ülkemizin hak ettiği bereket dolu yarınlara böylesine kapsamlı projelerle varılabileceğine inanıyoruz.
İlerlediğimiz bu yolda bizleri destekleyen Tarım ve Orman Bakanımız Dr. Bekir Pakdemirli’ye, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Mustafa Varank’a, İzmir Valimiz Yavuz Selim Köşger’e, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’e ve bize destek veren başta üniversitelerimiz olmak üzere tüm özel ve kamu kuruluşlarına teşekkürü bir borç biliyoruz.
