Giriş
Google’ın da bağlı olduğu şirket Alphabet, geçen yıl tarladaki ürünleri tekil olarak inceleyebilen robotların prototipini tanıtmıştı. Sadece bu robotlar bile dünyanın başka bir yöne gittiğini görmemize yetiyor.
Robotlar, tarladaki mahsulün nasıl büyüdüğüne ilişkin yüksek miktarda veri topluyor. Ürünün tam olarak nasıl geliştiğini ve çevresine nasıl tepki verdiğini gözlemliyor. Her bir mahsulün yüksek kaliteli görüntülerini toplayarak sınıflandırıyor. Ekinlerin boyu, yaprak genişliği ve meyve boyutu gibi bilgileri de kayıt altına alıyor. Düşünsenize tek tek ve her mahsulle ilgili bilgi tek bir tuşla karşınıza çıkıyor. Böylece, üretici, tüm tarladaki yöntemleri değiştirmek yerine tek bir mahsulün ihtiyacına göre hareket edebiliyor. Bu da hem masraflarını hem de çevreye etkilerini azaltıyor. Gerçekten tarım tamamen kabuk değiştiriyor...
Tarıma mutlaka çok daha fazla önem vermek zorundayız. Ancak esas önemli olan akıllı tarımı tatbik edebilmek...Bunun için de gençleri tarım ve hayvancılık sektörünün içinde tutmaya her zamankinden daha çok ihtiyaç var.
Tarım ve Orman Bakanlığı, geçen yılı “Tarımda Dijitalleşme Yılı” olarak belirlemişti. Bu yıl içerisinde ise akıllı tarım uzmanlarının yetiştirilmesine yönelik çalışma başlatılacak. İzmir Ticaret Borsası olarak hayata geçirmeye hazırlandığımız, Tarım Bakanlığı’nın da projeye ortak olduğu İzmir Tarım Teknoloji Merkezi gibi projelerin yanında gerekli yatırımın yapılmasıyla ve tarımın gerçek anlamda teşvik edilmesiyle Türk tarım sektörünün kalkınmada yeniden lokomotif bir rol üstleneceğine inanıyorum.
Tek çaremiz aşı...
Aşılar geldikçe, günlük aşı sayısı arttıkça umudum daha da artıyor.
Ancak birkaç ay önce aşı bulmakta sıkıntı çekiyorduk, bundan dertleniyorduk, şimdi aşı bollaştı ama sorgulayan kesim arttı, ilgisizlik başladı.
Aşı olmayanlara bir yaptırım getirilebilir mi tartışılıyor. Ben bunun yanında değilim ama Amerika Birleşik Devletleri’nde olduğu gibi aşı olanlara ücretsiz çocuk bakımından bedava ürüne kadar benzer bir dizi teşvikler uygulanabilir, aşı olmayanlar için bazı tedbirleri devam ettirerek onları teşvik edebiliriz. Ancak bizi kurtaracak olanın aşı olduğunu unutmamamız gerek.
Yüz yıllar öncesinde de bu böyleydi bugün de böyle. Aşı olanlar hem antikor sağlıyor hem de hastalığı ağır olmadan atlatabiliyorlar.
Göz ardı edilmeyecek çok ciddi bir konu. Hele ki şu sıra bilim insanları tarafından yıkıp geçebileceği söylenen Moskova varyantı ve Hint mutasyonundan söz ediliyorken...
Yazın sonunda toplum olarak yüksek bağışıklık oranına ulaşmamız lazım ki ne korkutucu sayılara ne de kapanmalara geri dönelim...Yoksa bunu ne ekonomimiz ne psikolojimiz kolay kolay kaldıramaz...
Babalar günü...
Babalar günü bugün... Onlarla olmanın tadını çıkarabileceğimiz bu güzel gün yine salgının gölgesinde kalsa da babalarımıza sevgimizi ve minnetimizi göstermeye hiçbir şey engel değil.
Koruyan, kollayan, her zaman desteğini, varlığını hissettiren, koşulsuz sizi kabul edecek, olumsuzluklar içerisinde olsanız “yanındayım” diyecek birinin olduğunu bilmek bizi bu hayatta güçlü tutar. Kim olduğunu, ne işe yaradığını bazen unutur insan. Bunu hatırlatan, yolumuza ışık tutan, düşsek arkamızda dağ gibi durduğunu bildiğimiz tüm babaların Babalar Günü kutlu olsun...
