Giriş
Hafta içinde 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin ikinci yıl dönümüydü.
O büyük acıyı millet olarak adeta yeniden yaşadık.
50 binden fazla insanımızın canını alan, yüz binden fazla insanımızın da yaralandığı felaketin acıları da sıkıntıları da halen devam ediyor.
Bir yandan devlet tarafından yapılan kalıcı konutlar teslim edilirken, diğer yandan konteyner kentlerde yaşam sürüyor. Halk, altyapıyla ilgili sıkıntılardan, zorlu yaşam koşullarından, işsizlikten yana çok dertli.
Böylesine bir ortamda, medyada ve sosyal medya platformlarında öne çıkan, hatta neredeyse tek başlık olarak kullanılan kelime “Unutmadık” şeklindeydi.
Gerçekten unutmadık mı?
Mesela 17 Ağustos 1999 Gölcük ve 12 Kasım 1999 Düzce depremlerin anma yıl dönümlerinde de “Unutmadık” diyoruz.
Keza 23 Ekim 2011 ve 9 Kasım 2011 Van depremlerinde kaybettiklerimizi anarken de benzer başlıkları kullanıyoruz. 30 Ekim 2020’de İzmir’de yaşanan ve 117 kişinin ölümü, bini aşkın vatandaşımızın yaralanmasıyla sonuçlanan depremi de unutmadığımızı söylüyoruz.
Oysa gerçekten unutmasak belli aralıklarla, ülkemizin farklı noktalarında benzer acıları yaşamazdık.
Ancak ve ancak bireyler kendi önlemlerini aldığında, müteahhitler deprem yönetmeliklerine harfiyen uyduğunda, devletin ilgili kurum ve kuruluşları gereken denetimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğinde bir anlamı olur “Unutmadık” dememizin.
Amacım kimseyi suçlamak değil çünkü aslında hepimiz belli oranda suçluyuz.
Mesela evindeki eşyaları sabitleyerek bir deprem anında devrilmemeleri için tedbir alan kaç kişi var aramızda?
Ya da ev satın alırken mutfağından, banyosundan, çerçevesinden önce depreme uygun yapılıp yapılmadığını araştıran kaç kişiyiz?
Eminim ki çok fazla değilizdir.
Ege’deki akıl almaz sismik hareketlilik sürerken ve komşumuz Yunanistan her gün yeni tedbirler alırken bizde bir şey yapıldığını duyan, soran oldu mu hiç?
Sanmıyorum.
Bu nedenle çözüm, toplumun en alt noktasından başlayıp en üst noktaya kadar kolektif bir bilince erişmekten geçiyor.
Biliyorum ki bu hiç kolay değil... Ama biz başaramadıkça yeni acılar da kolay kolay peşimizi bırakmayacak maalesef.
ÖRNEK KARAR
Karşılıklı açıklamalar, sataşmalar, benzer suçlara farklı cezaların verilmesi, güven ve adaletin tesis edilememesi ve daha birçok sebepten dolayı ülkemizin futbol ortamı bir türlü huzura kavuşamıyor. Oynanan her maç, öncesi ve sonrasıyla adeta bir gerilim filmi havasında geçiyor.
Bu durumu değiştirmek için futbolun tüm paydaşlarının bugüne kadar yapılanlardan farklı bir şey yapmaları gerektiğine inanlardanım.
Bu yönde ilk adımın İzmir’den gelmesinden de çok memnunum.
İzmir’in Süper Lig’deki tek temsilcisi Göztepe, kulübün ceza almasına sebep olanların kombinelerinin süresiz olarak iptal edileceğini açıkladı.
Kararla ilgili açıklamada, özetle, “En büyük gücümüzün ve ailemizin vazgeçilmez parçasının, armamıza gönül vermiş anlı şanlı Göztepe taraftarı olduğunun bilincindeyiz. Ancak hep birlikte başarıya yürüdüğümüz bu yolda, kulübümüzü maddi ve manevi zarara uğratabilecek her türlü davranışa karşı hepimiz sorumluluklarımızın farkında olmalı ve buna uygun davranmalıyız” denildi.
Bu açıklamanın bir milat olmasını ve tüm kulüplerimizin benzer bir tavır takınmasını ümit etmek istiyorum.
