Giriş
Her yaz yaklaşırken, inanın ödüm kopuyor. İnşallah bu yıl daha az orman yangını olur diye sürekli içimden geçiriyorum. Ama ne yazık ki ‘inşallah’ın yetmediği noktadayız.
Günlerdir orman yangını haberleriyle yatıp kalkıyoruz. Hatay, Antalya, Manisa,
Muğla, Aydın, İzmir…
İzmir’de önce Menderes, ardından Seferihisar, Ödemiş, Buca ve Çeşme...
Seferihisar’daki yangın, yanacak ağaç, bitki kalmadığı için bitti. Geriye ise simsiyah bir örtü kaldı.
Yazık oluyor güzelim Ege’ye, Akdeniz’e; yazık oluyor ülkemize…
Yangın uçaklarını ihmal ediyoruz. Eskimiş elektrik hatlarını ihmal ediyoruz…
Yaşananları önleyebilme ihtimallerini sıralayabiliriz ama her sene bile bile bu duruma hazırlıksız olmak ve her sene bu savaşı kaybetmek kader olamaz.
Orman yangınları artık yalnızca bir afet değil, hepimizin bireysel ve toplumsal düzeyde mücadele etmesi gereken bir sorun. Yüksek sıcaklık, şiddetli rüzgâr, düşük bağıl nem gibi ekstra iklim şartlarında
orman yangınları hızla büyüyor, önlenmesi büyük bir felakete dönüşüyor. Kamunun tüm gücünü kullanacağı önleyici tedbirler, kamu kurumlarının kendi aralarındaki uyum, yerel halkla kurdukları iletişim ve toplumsal farkındalık çalışmaları bu süreçte kritik önem taşıyor.
Kurumların olduğu kadar halkın da sorumlulukları var. Halen bilinçsizce hareket edenlerin varlığı yangınları önleme konusunda arzu edilen düzeye erişmemize engel oluyor. Ormanları kullanmak hepimizin hakkı, ancak bunun ulusal bir kaynak olduğunu da asla unutmamalıyız. Ege özelinde söylüyorum… Ege’nin öyle bir yaz fırtınası var ki, bu hiç bitmeyecek. Yine yangınlar çıkacak. Bunu engellemek hiç kolay değil ama zararı en aza indirmek mümkün. Bunun yolu da alınabilecek tüm tedbirleri almaktan geçiyor.
Avrupa Komisyonu, bu yaz Avrupa genelinde orman yangınları için aldıkları tedbirleri açıkladı. Buna göre, Temmuz ve Ağustos ayları için 20’den fazla yangın söndürme hava aracı ile 14 Avrupa ülkesinden yaklaşık 650 itfaiyeci, Fransa, Yunanistan, Portekiz ve İspanya’daki yüksek riskli noktalarda konuşlandırılıyor. Bizim de Avrupa gibi yaz filosu kurmamız gerekiyor. Ama yalnızca yangın uçakları değil konu. Kurumlar arası koordinasyon da çok mühim. Okulda çocuklara “ateşin doğadaki etkisi” öğretilmeli. Herkes bir ormana girdiğinde nasıl davranacağını çocukken öğrenmeli. Önümüzde daha kocaman bir Temmuz ve Ağustos var. Yerel yönetimlerin, belediyelerin, vatandaşın, turizm sektörünün herkesin bir rolü olmalı. Hepimiz birbirimizi uyarmalı ve ortak değerlerimize sahip çıkmalıyız. Herkes kendi sorumluluğunu yerine getirdiğinde sorunlar büyük ölçüde önlenebilir.
TEBRİKLER ZEYNEP SÖNMEZ
Milli tenisçi Zeynep Sönmez, ilk kez mücadele ettiği Wimbledon Grand Slam Tenis Turnuvası’nda tarih yazdı. Zeynep, dünya 32 numarası Çinli Xinyu Wang’ı mağlup ederek Wimbledon tarihinde 3’üncü tura yükselen ilk Türk tenisçi oldu.
Wimbledon dünyada tenis sporunun en eski ve en prestijli turnuvası. 1877 yılından beri aynı tesislerde düzenleniyor. Wimbledon’da kazanılan puanlar sporcuların dünya sıralamasındaki yerini etkilediği gibi, oyuncunun statüsünü, turnuva katılım haklarını ve sponsorluk değerlerini de belirliyor. Eminim ki turnuvaya dünya 88.’si olarak gelen Zeynep de Wimbledon’ın bitiminde sıralamasını oldukça yukarılara taşıyacak.
Zeynep’in başarısı kadar hırsıyla, mücadelesiyle de gurur duyduk. Pek çok kez, farkla geriye düşmesine rağmen setleri ve maçları almasını bildi. Zeynep’in oyundan hiç düşmeyen bir yapısı var. Geriye düşse de mental olarak kendisini hemen toparlıyor. Bu da başarıyı getiriyor. Oynadığı tenisle, duruşuyla,mücadelesiyle genç sporculara, hatta hepimize ilham veriyor. Umarım siz bu yazıyı okurken Zeynep 4. tura çıkmış olur. Ülkemize bu gururu yaşatan Zeynep Sönmez’i yürekten kutluyor, gençlere açtığı yol için teşekkür ediyorum.
