Kerem Akça Rotterdam’ın ana yarışması nasıldı?
HABERİ PAYLAŞ

Rotterdam’ın ana yarışması nasıldı?

1-7 Şubat arasında ilk şubesi yapılan 2021 Uluslararası Rotterdam Film Festivali’nde yarışmanın 16 filme çıkarılması biraz riskli gibi gözüktü. Kaplan Ödülü “Pebbles”a, Jüri Özel Ödülü ise “I Comete – A Corsican Summer” ve “Looking for Venera”ya gitti. İlginç denemelerin ve rahatsız edici öğelerin öne çıkması saygıya değerdi. Ama egzotik turistik gezilerin bir ezbere dönüşecek kadar kontrolden çıkması ve uzun sürelerin hantallığa yol açması öne çıkan problemlerdi.

Rotterdam’ın ana yarışması nasıldı

(ANA YARIŞMA ÖDÜLLERİ FOTO)

Rotterdam Film Festivali, 2015-2020 arasında çalışan Bero Beyer döneminde Kaplan yarışmasında belgesel-kurmaca kırması filmlerin ağırlığı görmezden gelinmeyecek gibiydi. Bu da kaliteyi düşürüyordu. Bunun ötesinde ise ‘farklı denemeler’, ‘ufuk açıcı çıkışlar’, ‘rahatsız edici öğeler’, ‘gizemli dünyalar’ ve ‘bağımsız tür sineması’ biraz görmezden geliniyordu. 2020’de bu durum biraz tersine dönmeye başlayıp altı senenin en iyi seçkisini izlemiştik. Ama 2021’de Vanja Kaludjercic’in gelişiyle bu olması gereken öğeleri öne çıkaran ilginç bir seçkiyle yüzleştik. Film adedinin artmasıyla yine eldeki ana toplam egzotik bir turistik gezinin ötesine dönüşemese de genel anlamda ‘heyecan verici’ sıfatı devreye girdi.

Haberin Devamı

“PROMISING YOUNG WOMAN”I KOLAYLIKLA DEVİREN BİR İNTİKAMCI FİLMİ

“Black Medusa”, adeta Kuzey Afrika’dan ‘Kill Bill’e “Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız” (“A Girl Walks Home Alone at Night”, 2014) eğilimli bir cevap olarak geliyor. İki Tunuslu yönetmen, İran sinemasında zaman zaman tür sinemasına ve şiddete kayan isimlerle rekabete girmek için kolları sıvamış. Dokuz bölümde siyah beyaz çerçevelerle stilize bir dokunun üzerine gidiyorlar. Ülkenin Suzuki’si olmaya oynuyorlar.

Bunu yaparken de adeta bir stil yeniliği çağrısı yapan üstü boşluklu çerçeveler, yakın ve çok yakın planların yanı sıra genel planları da sömürülmeyen seks sahnelerini göstermek için kullanıyorlar. #MeToo ve Time’s Up dönemine yakışan ve “Promising Young Woman”ın (2020) acemiliklerini kolaylıkla ekarte eden bir film izliyoruz. 2020 yapımı Romen “Mia Misses Her Revenge”den sonra bu konuda dünya sinemasından bir başka şaşkına çeviren çıkış Hollywood için derslik bir şekilde sunuluyor. Tunus’tan ve Kuzey Afrika’dan ise çığır açıcı bir feminist haykırışa dönüşüyor.

Haberin Devamı

Rotterdam’ın ana yarışması nasıldı

SEİDL-DUMONT ARASI BİR ANTİ-YAZ KOMEDİSİ

“Korsika Yazı”nda (“I Comete – A Corsican Summer”) ise Pascal Tagnati 127 dakikalık grotesk bir yaz kaosuna imza atıyor. Adeta Korsika yazının ‘deli’rtme potansiyelini keşfe çıkıyor. Bunu yaparken de karakterlerin deliliklerine yaklaşım Seidl’ın yabancılaştırıcı mizahı ile Dumont’un natüralizm-minimalizm ilişkisini birleştiriyor. İki tartışma yaratan figür iç içe geçiyor.

Bazen kendi kendini tatmin eden bir kadın ve onu bilgisayarı başında izleyip röntgenci bir erkek veya bambaşka kontrolden çıkmış karakterler dingin bir şekilde bize servis ediliyor. 127 dakika olsa da “Korsika Yazı”, ciddi bir kontrolden çıkmanın tezahürü gibi. Korsika’yı bir ütopik diyar niyetine tasarlarken onun delilikle yakılıp yıkılmasını da iddialı karelerle, sıkıcılık riskini umursamayarak karşımıza çıkarıyor. Tagnati, oyunculuk arka planlı olsa da yönetmenlik açısından başarılı bir çıkışa imza atıyor. Fransız sinemasının sağduyulu yaz komedilerine cesur ve incelikli bir mesaj veriyor.

Haberin Devamı

Rotterdam’ın ana yarışması nasıldı

FANTASTİĞE UĞRARKAN BUNU TAZE YAPAN İKİ FİLM

Geçen yıl Rotterdam’da Çin sinemasından “The Cloud In Her Room” (“Ta Fang Jian Li De Yun”, 2020) ve “Damp Season” (2020) gibi ilk film delilikleri izlemiştik. Bu yıl da “Bipolar” onların yerine soyundu. Feminist Orfe uyarlaması, adeta Kluge-Khavn’ın “Orphea”sı (2020) ile Eggers’ın “The Lighthouse”ını (2019) birleştiren gerçeküstücü bir deniz feneri filmi gibi. İsminin politik açıdan yanlışlığına bakmadan aslında fazlasıyla dinamizmin peşine düşmeyi tercih ediyor.

Bunu yaparken ise kimlik sorununu da umursamadan Cocteau etkisini canlandırıyor. Sıra dışı Orfe uyarlamalarının #MeToo temsilleri arasına katılıyor. Ama bunu macera damarlı yapıyor ve bu durumdan keyif alıyor. Mengqiao Li, siyah-beyazdan renkliye, 2.35:1’den 1.33:1’e geçerken yaratıcı bir video klip yönetmeninin katkısını arkasına alıyor adeta. İyi ki de yapıyor!

“Agate Mousse”, Suriye’den Selim Mourad’ın çıkışı. Elia Suleiman ile Walerian Borowczyk Tondoscope buluntu filmi çekmiş izlenimi bırakıyor. Gerçekten de yönetmenin ufuk açıcı vizyonuna kapılmamak mümkün değil. Ortadoğu’nun genelde sömürüldüğünü görmüşken, burada ‘cinsel istismar filmi’ ile ‘absürt komedi’ arasında gidip gelen bir vizyona tanıklık ediyoruz.

Mourad’ın bütün özgüveniyle başrolü de oynaması ise en az Elia Suleiman kadar katkı veren bir dokunuşa sebebiyet veriyor. Genelde Ortadoğu-Kuzey Afrika temsilleri turistik olur ama “Agate Mousse” ve “Black Medusa” bu duruma dur diyor aslında. Bu yılki seçkinin en önemli artılarından biri de bu. Egzotik gezi hatasını bu damarda gerçekleştirmemek.

Rotterdam’ın ana yarışması nasıldı

SÜRE UZUNLUĞU HANTALLIĞA SEBEBİYET VERDİ

“Bebia” ile “Looking for Venera”, biri Gürcistan’dan, diğeri Kosova’dan iki gencin varoluşunu sorguluyor. Her iki film de sinemaskop mercekleri dikkat çekici bir şekilde kullanıyor. Bebia ve Venera’nın bir şekilde kadrajın köşesinde durarak, hiç veya çok az parçalarının gösterilmesi ‘ruhsal bir sıkışmışlık’ tanımı aslında. Bu da her iki eserin de görsel vizyonu olan yönetmenlere emanet edilmesine sebebiyet veriyor.

Gürcü veya Kosova fark etmeksizin, aslında ciddi bir geri kafalılık ve cinsiyetçilik var. Venera’nın ilk cinsel deneyimine, Bebia’nın ise annesinin ruhsal dünyasına alan açtığı siyah-beyaz vizyonu, sisteme ve toplumsal dayatmalara karşı çıkan iki bireye şiirsel yaklaşımı ortaya koyuyor. Ama her iki film de 110 dakikayı geçerek ana yarışmada genel anlamda beliren ‘fazla uzun’ ve ‘hantal’ zafiyetine katılıyor.

“The Edge of Daybreak” Tayland’da yaşanan askeri darbe ve öğrenci ayaklanmalarının yol açtığı toplumsal hafızayı ‘bilimkurgu’ öğeleriyle gözden geçiriyor. Kıyamet sonrası veya öncesi bir atmosferde, “By The Time It Gets Dark” (“Dao Khanong”, 2016) ile kardeşlik ilişkisi bağlantı kuran, Lav Diaz usulü bir Tayland filmi gibi gözüküyor. Filmin siyah-beyaz sinematografisi Diaz’ın özensizliğini, sonradan yapılan post-prodüksiyon misali canlandırıyor.

Sözü geçen eser, politik korku damarıyla bir “Ağlayan Kadın” (“La Llorona”) olmuşluğuna ulaşmasa da cinsel ilişkiye de kayarak kendine özgü bir evrenin peşine düşüyor. Problemlerine karşın yaşattığı tür atmosferiyle keyif verip ilginç bir çıkışa da dönüşmüyor değil. Böylesi tuhaf sahnelere rastlamak o kadar da kolay değil. “Gritt”, bir video sanatçısı biyografisi olarak Godard-Van Sant etkili başlasa da klasikleşip kontrolden çıkabiliyor. Yine de umut vaat etme potansiyelini de yitirmiyor, 110 dakikanın problemini çekiyor.

Rotterdam’ın ana yarışması nasıldı

2021’İN SUNDANCE GİRİŞİ FANTASTİK BİR MACERA

Sundance’te açıldıktan sonra burada Avrupa prömiyerini yapan “Mayday”in Anna’sı ise kendi çalıştığı yerden bir kapı açıp bir çeşit feminist Peter Pan misali takılıyor. Karşısında ise “Sineklerin Tanrısı” (“Lord of the Flies”, 1963) ile “Kanca”yı (“Hook”, 1991) birleştiren bir dünya buluyor.

Bu retro dokulu ve eski radyolu atmosfer aslında Zeithlin’in “Wendy”si (2020) ile de kardeşlik ilişkisi kuruyor. Bir kez daha #MeToo yıllarına yakışan modern bir Tinker Bell yaratma çabası var. Kısalarındaki gizemi burada da devam ettiren Karen Cinorre, hayallere herkesin ihtiyacı var mesajı verirken ‘mayday’ uyarısı da yapan bağımsız ve fantastik bir macera filmine imza atıyor.

Rotterdam’ın ana yarışması nasıldı

HER KITAYA TURİSTİK GEZİ YAPMAK MÜMKÜNDÜ!

“Destello Bravio” adeta “Sanctorum”la kardeşlik ilişkisi kuran bir İspanyol bölgesine ucuz bir yolculuk niyetine izleniyor. Ana toplamdaki egzotik gezi mantığını en sinema dili ve deneysel damarla sarabilen eser olabilir.

Ama “Madalena”, “Pebbles”, “Friends and Strangers” ve “Liborio”; Brezilya, Hindistan, Avustralya’ya ve Dominik Cumhuriyeti’ne turistik gezinin ötesine geçemiyor. İlkinin LGBTİ+ varoluş problemine yaklaşması bile fark etmiyor. İkincisi boş bir natüralizm fetişizmi. Üçüncüsü ise sanki ülkede güzel bir sahil seçilmiş, gerisi unutulmuş gibi bir kafadan çıkmış.

“Landspaces of Resistance”, Wang Bing ile Apichatpong Weerasethakul bir araya gelip bir Balkan soykırım filmi çekmiş gibi. Ama belgesele gereğinden fazla kayarak kontrolden çıkıyor. Hollanda yapımı “Feast” bilimkurgu filmi olmak isterken “Man on Earth” (2001) gibi tek mekanda geçen bir trash üretime kayılmış. Rotterdam’ın yarışma seçkisinde entelektüel tür sineması arayışı vardı. Ama bazıları bunu tam oturmamış bir şekilde ortaya koydu. Bunlardan en olmamışı Hollanda’dan geldi şüphesiz. Seçkinin genelindeki ‘feminist haykırış’ ve ‘kadın hakları’ temalarına ise hiç uygun bir seçim değildi.

KEREM AKÇA’YA GÖRE ROTTERDAM 2021 YARIŞMA FİLMLERİNİN SIRALAMASI:

1-Black Medusa

2-I Comete - Corsican Summer

3-Bipolar

4-Agate Mousse

5-Bebia

6-Mayday

7-The Edge of Daybreak

8-Looking for Venera

9-Destello Bravio

10-Gritt

11-Liborio

12-Landspaces of Resistance

13-Madalena

14-Friends and Strangers

15-Pebbles

16-Feast

Sıradaki haber yükleniyor...
holder