Mehmet CoşkundenizAsıl mesele çok başka

HABERİ PAYLAŞ

Asıl mesele çok başka

Menajerlik şirketleri ve cast ajanslarıyla ilgili başlayan soruşturnmada sektörün başını çeken Ayşe Barım ile ilgili iddialara her gün bir yenisi ekleniyor. Çoğunun aslı astarı yok, ama bazı iddialar da direkt yaşayanlar tarafından ortaya atıldığı için dikkat çekici. Dizi ve film sektöründe bir tekelleşme varsa (bu konuyu Rekabet Kurulu soruşturuyor) bu iş Ayşe Barım’ın haberi olmadan yürütülemez.

Asıl mesele çok başka

Rekabet Kurulu’nun soruşturması 21 cast ajansı ve menajerlik şirketinin kendi paylarını belirleme konusunda işbirliği yapıp, yapım şirketlerine dayatmasıyla ilgili. Oyuncular genellikle kendi kaşelerini kendisi belirler. Menajer bir oyuncuyu diziye vermek için görüşmeler yaptığında, bu kaşenin üzerine kendi payını ekleyip ücreti öyle söyler. Yapım şirketi de uyarsa kabul eder, uymazsa başka bir oyuncuya yönelir. Menajer komisyonu genellikle yüzde 10 civarındadır. Ama iddiaya göre bu 21 şirket komisyonlarını ortak olarak yüzde 20’ye çıkarıp birlikte hareket etmişler. Tekelleşme denilen nokta bu. Yani Ayşe Barım’ın diziye başrol oyuncusunu verirken, kendi ajansına bağlı birkaç oyuncuyu da oynatma şartı koyması etik olarak problemli olsa bile hukuki olarak sakıncalı değil. Bu konu soruşturulmuyor. Elbette menajer, kendisine bağlı oyunculara iş bulmak için görev yapıyor. Bunu yapacak gücü varsa da kullanır. Bu olay ortaya çıktığında bazı oyuncular “Benim önümü kestiler” diye feryat etmeye başladı ya... Bunca yıllık gazetecilik tecrübeme dayanarak şunu söyleyebilirim. Yeteneksiz hiçbir oyuncu, menajer zorlamasıyla bile bir yere varamaz. O yüzden “Benim önümü kestiler” demek, gerçekle pek bağdaşmıyor. Ancak... Ayşe Barım hakkındaki soruşturmanın bunların çok daha ötesinde ciddi bazı suçlamalar üzerinden yürütüldüğü kulağıma geldi. Yani Türk Ceza Kanunu’nda karşılığı bulunan suçlamalar bunlar. Yurt dışı çıkış yasağının da bu nedenle konulduğu öne sürülüyor. Ortalığı bulandıracak açıklamalardan kaçınıp bu soruşturmanın sonucunu ve hazırlanacak iddianameyi beklemek gerek.

Haberin Devamı

Asıl mesele çok başka

ESKİ EŞE ‘ESKİ’ DEMELİ Mİ?

Haberin Devamı

Okan Bayülgen, Saba Tümer’in programında eski eşinden söz ederken ‘Eşim’ kelimesini kullanıyor ve “Eski eşim demek istemiyorum, kötü bir şey. Eskimiş gibi. eskimeyen bir insandır” diyor. Bir çocukları olduğunu hatırlatayım. Bu nedenle görüşmeleri, çocukları ile bir araya gelmeleri çok normal. Ama eski eş kavram olarak doğrudur. Bayülgen şu an bekar olduğu için ‘eski’ dememeyi tercih ediyor olabilir. Ama yeniden evlenirse, bu hitap tarzının yeni eşi tarafından pek hoş karşılanmayacağını kendisi de biliyordur eminim. Bununla ilgili dün bir haber vardı. Bir kadın, 4 yıl önce evlendiği eşinin sürekli eski karısıyla hem telefonda hem de yüz yüze sık sık görüşmesi, birlikte tatile gitmesi, ona sürekli para göndermesi üzerine boşanma davası açmış. Adam “Biz çocukla ilgili konuşmak üzere bir araya geliyorduk” dese de mahkeme kadını haklı bulup boşanmalarına karar vermiş, adamı da 100 bin lira tazminata mahkum etmiş. Yani, eski eşle ilişkinin hukuki bir sorumluluğu da var. O yüzden sizin eski eşiniz varsa, Okan Bayülgen’e bakmayın, ‘eski’ deyin, ilişkilerinizi de ona göre kurun. Bir de tazminat ödemek zorunda kalmayın.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder