Giriş
Sevgilinizi hayatınızın odak noktası haline getirdiyseniz, size zarar vermesine rağmen bırakamıyorsanız, ayrılık halinde hayatınızın kalitesinin düşeceğini düşünüyorsanız, giderek benliğinizi kaybetmeye başlamışsanız siz bağımlı aşıksınız. Sıkı bir disiplinle bu bağımlılıktan kurtulmanız mümkün
1- ÖZGÜRLÜĞÜ AMAÇ EDİNİN
İlk aşamada bu ilişkinin size zarar verdiğini, böyle devam ettiği takdirde ruh ve beden sağlığınızın bozulacağını kabul etmeniz gerekiyor. Şu anda odak noktanız, bu bağımlılıktan kurtulmak olmalı. Çünkü bu sorunu halledemezseniz hayatınızdaki her şey kötü gidecek ve çok daha büyük sorunlarla uğraşmak zorunda kalacaksınız. Bu nedenle diğer sorunlarınızı erteleyeceksiniz ve sadece bunu halledeceksiniz. Bunun için ailenizi, yakın arkadaşlarınızı, dostlarınızı alarma geçireceksiniz.
2- SADECE KENDİNİZİ DÜŞÜNÜN
Bugüne kadar bu ilişkide önceliğiniz hep sevgilinizdi. Hayatınızın her anını, yapacağınız her şeyi ona göre planlıyordunuz. Artık kendinizi düşünme zamanı geldi. Bu nedenle kesinlikle ‘Hayır’ demeyi öğrenmeniz gerek. Sevgiliniz de sizin ona bağımlı olduğunuzun farkında. Bu nedenle “Gel” dediğinde geleceğinizi, “Git” dediğinde gideceğinizi biliyor. “Hayır” demek için bahaneler bulun. “Neden gelmiyorsun?” sorusuna cevaplarınız hazır olsun. “Evde işim var”, “Annemin bana ihtiyacı var”, “Yeni bir iş aldım, onunla ilgilenmeliyim” gibi...
3- SİZİ SEVMEDİĞİ GERÇEĞİYLE YÜZLEŞİN
Bağımlı aşıkların en büyük problemi sevgililerinin onu sevmediği düşüncesini bir türlü kabul etmemeleri. Sevgili, “Bırak artık peşimi, seni sevmiyorum” dese ya da böyle bir mesaj yollasa bile bağımlı aşık bunu “Beni seviyor ama duygularını göstermiyor” ya da “Bana acı çektirmek için böyle yapıyor” şeklinde algılıyor. Oysa durum apaçık ortada. İş, sadece bununla yüzleşmeye kalıyor.
4- HER ŞEYİ KONTROL ETMEKTEN VAZGEÇİN
Bağımlı olduğunuz için hayatınızı kontrol etmekten acizdiniz. Bu nedenle özellikle de sevgilinizin hayatını kontrol etmeye yönelmiştiniz. Onu değiştirmeye çalışıyor, sizinle ilgilenmediği için buna neden olabilecek şeyleri de kontrol altına almaya çalışıyordunuz. Artık bundan vazgeçin. Kontrol önceliğini kendi hayatınıza verin. Siz kendi hayatınızdan sorumlusunuz.
5- SÜREKLİ ONDAN SÖZ ETMEYİN
Bu dönemde arkadaşlarınız size yardımcı olacaktır kuşkusuz. Dertleşme seansları fayda sağlar. Ama bu seansları fazla uzun tutmamak lazım. Bağımlı aşıklar, sevgililerinden uzak oldukları zamanlarda da hep ondan konuşulmasını ister, başka konuya odaklanamaz. Bu yüzden arkadaşlarınızı uyarmalı ve sürekli onu konuşmayı engellemelerini istemelisiniz.
6- KENDİNİZE UĞRAŞ BULUN
Bağımlı olduğunuz sevgiliniz hayatınıza girmeden önce ne yapardınız, bir düşünün. Belki spor yapıyordunuz, belki müzik aleti çalıyordunuz. Belki el sanatlarıyla ilgileniyordunuz. Şimdi yeniden eskiye dönme imkanınız var. Daha önce bir uğraşınız yoksa şimdi edinebilirsiniz. Kurslar, konferanslar ya da internet üzerinden takip edilebilen dersler... Tercih sizin.
7- KISKANÇLIK KRİZLERİNİ ENGELLEYİN
Bağımlı aşıkların “Kimse onu benim kadar sevemez, beni de kimse onun kadar sevemez” gibi saplantılı düşünceleri vardır. Bu nedenle sevgililerinin başkasıyla birlikte olabilme fikri onları delirtir. Ama gerçek şudur: İnsan aşık olur, sever, bir ilişkiye başlar, ilişki biter ve sonra başka birine aşık olur. Bu döngü de böyle devam eder. Siz de bu bağımlılıktan kurtulduğunuz zaman başkasını sevebileceksiniz. Bu nedenle onun başka biriyle olabileceği fikrine kendinizi alıştırın.
8- İLİŞKİYİ KAFANIZDA TAMAMLAYIN
Bağımlılığı tetikleyen en önemli unsur, ilişkinin yarım kalmasıdır. Sevgiliniz terk edip gitmişse bunu tamamlama olanağı yok. Öyleyse bunu kafanızda tamamlayın. Düşünün: Hangi olumsuz yanları var? O gerçekten de aradığınız kişi miydi? Ailesi, kültürü, terbiyesi, kişisel özellikleri sizi tamamlıyor muydu? Arkadaşlarınız ve aileniz onun hakkında ne diyor? Bağımlıyken tüm bunları duymak ya da düşünmek bile istemiyordunuz. Öyleyse şimdi düşünün. Hatta onun olumsuz özelliklerini bir kağıda yazıp defalarca okuyun. Şunu belirteyim; bu olumsuzluklar evlenseniz bile değişmeyecekti. Çünkü değiştirmeniz mümkün değildi. O zaman şu yargıya varabilirsiniz: Zaten devam etseydik bir süre sonra ayrılırdık.
BU İŞİN BİR DE TESTİ VAR
Aşağıdaki testi uygulayarak bağımlı bir aşık olup olmadığınızı anlayabilirsiniz. Soruların yarısından fazlasına “Evet” yanıtını veriyorsanız, bağımlı bir aşıksınız.
1- “O olmadan asla yaşayamam, bir daha kimseyi sevemem” gibi düşünceler içine giriyor musun?
2- Sevgilinin her sözünü emir olarak kabul ediyor musun?
3- Sevgilin sana kötü davrandığında ya da beklemediğin bir tepki verdiğinde ağlama krizlerine girip günler süren ‘kapanma’ dönemleri yaşıyor musun?
4- Yalnız kalmaktan aşırı korkuyor musun? Sevgilin olmadan kendini işe yaramaz, hiçbir şey yapamaz hissediyor musun?
5- Sürekli “Acaba nerede? Ne yapıyor? Kiminle? Beni arayacak mı?” diye düşünüyor musun?
6- Araması gecikince ya da sana beklediğin ilgiyi göstermediğinde kendini tükenmiş hissediyor musun?
7- Sevgilinle kavga ettiğinde ve aranızda ayrılık konuşması geçtiğinde seni bırakmaması için yalvarıyor musun?
8- Sana sevgilinin hatalarını göstermeye çalışan arkadaşlarını ya da aile bireylerini dışlıyor musun?
9- Sevgilinle aran kötü olduğunda başka her şeye ilgini kaybediyor musun?
10- Sevgiline seni görmesi, araması, seninle ilgilenmesi için ısrar ediyor musun?
11- Kıskançlık nedeniyle sürekli kavga çıkarıyor musun?
12- Kıskançlık yaptığın halde bu konuda hep sevgilini suçluyor musun?
13- Zamanının çoğunu sevgiline harcıyor musun?
14- Onun için hobilerinden, sosyal faaliyetlerinden, dostlarından vazgeçiyor musun?
15- Terk ederse ya da aldatırsa onu öldürebileceğini veya kendi canına kıyabileceğini düşünüyor musun?
16- Hayatındaki mutsuz anların, mutlu olduğun anlardan fazla mı?
17- Sevgilinin uyuşturucu, alkol gibi kötü alışkanlıklarını bile görmezden geliyor musun? Hatta sırf onu kaybetmemek için sen de bu tür alışkanlıklar ediniyor musun?
18- İşle, okulla, aileyle ilgili sorunlarla baş etme konusunda sorun yaşıyor musun?
19- “Hayır” deme konusunda sıkıntın var mı?
20- Seks konusunda aşırı taleplerin var mı? Ya da tam tersi, seks isteğin yok denecek kadar az mı?
(03.05.2014 tarihli Cumartesi Postası ekinden alınmıştır.)
