Mehmet Coşkundeniz 'Biz neyiz' yok 'Ben buyum' var
HABERİ PAYLAŞ

'Biz neyiz' yok 'Ben buyum' var

Magazin dünyasının ilişkiler bölümü bu aralar yine epey karışık. “Kaan Yıldırım, Hande Erçel’i aldattı mı, aldatmadı mı?” sorusu henüz cevabını bulmamışken YouTube videolarıyla ünlenip daha sonra sahne dünyasının yıldızı olan genç bir şarkıcının da kocasından boşandığı iddiası ortalarda geziniyor. Gördüğünüz gibi ortada bir netlik yok.

Oysa olmalı, çünkü günümüzde en değerli şey vakit. Kimse, kimse için boşa vakit harcamak istemiyor. Eski yıllardaki gibi günlerce bir mesaj beklemek, aylarca randevu peşinde koşmak kimsenin işine gelmiyor. 24 yaşın altı, yani ‘Z Kuşağı’ yeni bir flört trendi bulmuş kendilerine. ‘Hardballing’ denilen bu trendi biz, ‘kendini ağırdan satma’, ya da ‘ağır konuşma’ olarak çevirebiliriz. Aslında biraz incitici.

Haberin Devamı

Biz neyiz yok Ben buyum var

Çünkü bu trende göre kişiler buluştukları insanlara bir ilişkiden ne beklediklerini açık açık söylüyor. Zamana yaymak falan yok. Yani ‘buluş, konuş, seviş ama adını koyma’ şeklindeki ilişkiler çoktan rafa kalktı. Aylarca görüşüp “Şimdi biz neyiz?” diye sormak yerine, “Ben buyum, işine gelirse” tarzı geçerli. Bu tür flörtte, baştan çıkarma oyunları, naza çekmeler falan yok.

Ne aradığınızı söylüyorsunuz, karşınızdaki kişi “Ben varım” diyorsa devam ediyorsunuz. Her şey açık ve ortada. Niyet okuma, tahmin yürütme gibi akıl oyunları, “Kırılır mı, üzülür mü?” diye kibarlık gösterileri falan hep oyun dışı kaldı. Size uyar mı, uymaz mı bilmiyorum. Ama bunun çok daha mantıklı olduğunu söyleyebilirim.

BİRDEN FAZLA KİŞİYLE DENEME

‘Hardballing’ denilen flört trendinde önemli bir nokta daha var. Size uyanı, beklentilerinizi karşılayanı bulana kadar aynı anda birden fazla kişiyle buluşabiliyorsunuz. Ve evet, bunu da buluştuğunuz insanlara söylüyorsunuz.

Kırıcı bir şey olarak görülebilir. Fakat gizli gizli yapmaktansa bunu açıkça söylemenin daha iyi olduğunu düşünüyorum. “Kusura bakma, keyifli vakit geçirdik ama sen benim için uygun değilsin” cümlesi ile her an karşılaşma olasılığınız var. 90’lı yıllarda ya da 2000’lerin başında bu cümleyi duyan kişi epey yıkılırdı.

Haberin Devamı

Kendimden biliyorum, reddedilmek benim için de, benim kuşağım için de korkunç bir şeydi. Bu reddedilme korkusu yüzünden epey flört imkanını kaçırmıştır bizim kuşak. Böyle bir korkunun artık kalmadığını biliyorum. Ama bütün mesele, denemeye birden fazla kişiyle başlayıp sonra tek kişiye inebilmekte. Bunu yapamadığınız zaman ‘seri aldatıcı’ olup çıkıyorsunuz.

ESKİ AŞKLAR KALMADI MI?

Beyoğlu 45’lik, benim İstanbul’daki en sevdiğim mekan. Amatör DJ’lik hobime orada çalarak devam ediyorum. Çaldığım akşamlar da aşkla ilgili epey sorularla karşılaşıyorum tabii. Yine bir akşam 80’lerin, 90’ların müziğiyle eğlenirken, 40’lı yaşlarda bir kadın “Doktor, o eski aşklar kalmadı be” deyiverdi bana.

Tam da o anda, 20’li yaşlardaki onlarca genç müziğin ritmine kaptırmıştı kendini. Bir masada iki sevgili birbirine sarılarak dans ediyor, bir başka masadaki genç grup da ‘bar flörtü’ yaşıyordu. Cevap verdim, “Evet kalmadı” dedim, “Ama zaten olması gereken bu. Aşk dediğimiz şey, zamana ve mekana göre değişken bir olgu.

Haberin Devamı

Artık birbirimize aşk mektubu göndermiyoruz ama aşk mesajları atıyoruz. Bu mesajlar da en az o mektuplar kadar değerli.” Yaşadığımız aşk, zamanın ruhunu yansıtmıyorsa eksik demektir. Nostalji güzeldir, romantizm güzeldir. Ama bunlara takılıp kalmak, günü kaçırmamıza, yaşadığımız aşkın tadına varamamıza neden olur.

Aynı kadın, “Kimse aşk acısı çekmiyor ki artık. Bugün ayrılıyorlar, yarın yeni biriyle devam ediyorlar” diye devam etti. “Peki hangisi iyi?” diye sordum, “Bizim kuşağımız acı çekti diye aşkımız daha mı değerliydi? Belki de olması gereken bu. Biz gelmeyecek sevgiliyi aylarca bekleyip hayatı kendimize zehir ettik.

Oysa şimdi anlıyoruz ki, hayat kısa. Aşkı yaşayan, acısını da çekmeyi bilir elbet. Biz bu acıları kendi içimize kapanarak aşmaya çalıştık. Şimdi ki kuşak da acı çekiyor, eminim. Ama bunu atlatma şekilleri başka.” Söylediklerim pek hoşuna gitmemiş olacak ki uzaklaştı yanımdan. Genç kuşak ile arasına koyduğu bu ‘aşk’ mesafesi anlamsızdı bana göre.

Ben 1979’da ilk kez Tülay Özer’in söylediği ‘Büklüm Büklüm’ şarkısını, bestenin ve sözün sahibi Sezen Aksu’dan çalarken yaşı kaç olursa olsun mekandaki herkes bağıra bağıra söylüyordu. Aşkta, romantizmde nesil farkı yok. Sadece aşkı algılayışımız ve sunuşumuz farklı, hepsi o kadar. Eski diye adlandırdığımız aşklara takılıp kalmak yerine zamanı anlamak gerekir. Mutluluğu bulmak istiyorsak da böyle davranmalıyız.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder