Mehmet CoşkundenizGözlerini yummaktan vazgeçen kadın

HABERİ PAYLAŞ

Gözlerini yummaktan vazgeçen kadın

Geçen pazar günü yayınlanan ‘İhanetin Karanlık Yüzü Bilinçli İnkar’ başlıklı yazımda eşi tarafından aldatıldığını bilen, gören ama bununla bir türlü yüzleşemediği için evliliğinin içinde acı çeken bir kadının hikayesini yazmıştım (okumak isteyenler posta.com.tr’de bulabilir).

Aynı kadından bir mail daha aldım. Yazım yayınlandıktan sonra yaptıklarını şöyle anlatmıştı:

“Yazınızdaki ‘Kişi en büyük acıyı, kendisine yapılan ihanetle değil, o acıyı yaşatana izin vererek, yani aslında kendisine ihanet ederek çeker’ cümlesi, yıllardır gözümü kapattığım ama kalbime her gün iğne gibi batan gerçeğin ta kendisiydi. ‘Bilinçli inkar dediğiniz’ o gerçek, nefesimi, ruhumu, enerjimi tüketmiş. Yazınızı okuduktan hemen sonra kendime kurduğumu sandığım o güvenli alandan çıkma cesaretini bulmuştum. Eşim her pazar yaptığı gibi site içinde yürüyüşe çıkmıştı. Döndüğünde kahvaltısını hazır isterdi, ancak bu kez masa boştu. ‘Hayırdır?’ diye sorunca ‘Seninle konuşmamız gereken bir şey var’ dedim.

Haberin Devamı

İNKAR VE KABULLENİŞ

Bana baktı, ‘Yine ne oldu? Neyi unuttum, doğum günü mü, evlilik yıldönümü mü neyi?’ diye sıkkın bir şekilde konuştu. ‘Artık kendine ihanet eden kişi olmaktan vazgeçiyorum’ dedim. Gözleri fal taşı gibi açıldı. Önce ne kastettiğimi anlamadı. ‘Ben senin neler yaptığını bildiğim halde buna göz yumarak, bununla yüzleşmeyerek her gün kendine saygısını kaybeden, ruhunu zehirleyen bir kadına dönüşerek kendime ihanet ettim’ diye devam ettim. “Senin yaptıkların senin vicdanının sorunu... Ama benim burada kalmam benim hatam.” ‘Ne saçmlalıyorsun, ne yapmışım ben?’ diyerek sesini yükseltti. Hep böyle yapardı zaten, haksız olduğunu anlayınca sesini yükseltir, psikolojik baskı kurmaya çalışırdı. ‘Ne yaptığını gayet iyi biliyorsun. Şimdi sana hayatındaki diğer kadınla yaptığın yazışmaları, kredi kartı ekstrendeki otel harcamalarını falan göstermeyeyim. Boşuna birbirimizi utandırmanın alemi yok. Sadece ben artık gözlerimi yummuyorum. Seni suçlamıyorum aslında, ben kendimi kurtarıyorum. Bu evlilik, bu düzen, bu sessizlik... Hepimiz için daha fazla zehirli hale gelmeden bitmeli.” Şaşkınlığı ve öfkesi yerini çaresizliğe bıraktı. Artık ne kaçacak ne de inkar edecek enerjisi kalmıştı. Sadece sessizce başını salladı. Şu an uyuyor, bense tüm eşyalarımı toparladım. Bu, hayatımın en zor gecesi, ama aynı zamanda en hafif hissettiğim gece. Canım çok yanıyor, evet. O bahsettiğiniz yalnızlık ve boşluk korkusu kapıdan içeri sızdı. Ama inanır mısınız, ilk defa o korkuyla savaşacak gücü kendimde buluyorum. Sizin de dediğiniz gibi, veda cesaret istiyor, ama o son sözlerde gerçekten özgürlük gizliymiş. Size ne kadar teşekkür etsem azdır.”

Haberin Devamı

ZOR BİR YOL

Okurum, konfor alanından çıkarak kendisine epey zorlu bir yolu seçti. Zorlu diyorum çünkü ilk anda heyecan veren o ayrılık, bir süre sonra yerini büyük bir boşluğa bırakacaktır. Ve hata yapmaya en yatkın olduğumuz zaman da işte o boşluk hissini algıladığımız zamandır. Bir an önce yeni bir ilişkiye başlamak, çılgın partilere dalmak, sürekli arkadaşlarla vakit geçirmek... Bunlar, sadece o boşluğun üstünü örtmekten ibarettir. Peki o boşluğu neyle dolduracağız? Cevap basit ama zordur, hiçbir şeyle. O boşluk, doldurulması gereken bir delik değil, hayatınızda ilk kez kendinize ayırdığınız kıymetli bir alandır. Bu süreçte yapacağınız üç kritik şey var:

Haberin Devamı

DUYGULARINIZI BASKILAMAYIN

Ağlayın, bağırın, öfkelenin, yas tutun. Ayrılık da bir yastır. O yıllara, o düzenli hayata veda ediyorsunuz. O yüzden kendinize yas tutma izni verin. Çevrenizdekiler size “Güçlü olmalısın” dese bile, güçlü olmak zorunda değilsiniz. Duygularınızı biriktirip bir köşeye sıkıştırmak, o boşluğun daha sonra kontrolsüz bir patlamayla geri gelmesine neden olur. Gündüz gülerken, akşam yastığa başınızı koyduğunuzda hıçkırıklara boğulmanız çok insancadır.

KENDİNİZE YATIRIM YAPIN

Yıllarca “Biz” oldunuz. Peki o “Ben” nerede kayboldu? İşte o boşluk tam da o “Ben”in yeniden doğacağı yerdir. Şimdi, sırf kendiniz için yapmayı ertelediğiniz her şeyi yapın. Bir kursa yazılın, bir dil öğrenin, spor yapmaya başlayın, yeni hobiler edinin. Eski eşinizin sevmediği için izlemediğiniz filmleri izleyin. Bu süreçte tanışacağınız insanlar, size eski hayatınızı unutturmaz; size ne kadar değerli ve ilginç bir insan olduğunuzu yeniden hatırlatır. Bu, yeni bir partner arayışı değil, kendini keşfetme seyahatidir.

SINIRLARINIZI NET ÇİZİN

Aldatılmayı kabul edip bir ilişkide kalmak, temelinde sınırlarınızın ihlaline izin vermektir. Şimdi, öncelikle eski eşinizle aranıza kalın duvarlar örün. Merak etmeyin, o duvarlar nefesinizi kesmez, tam tersine sizi korur. Ama daha önemlisi, hayatınızdaki diğer insanlara karşı da sınırlarınızı belirleyin. “Hayır” demeyi öğrenin. Kendinize saygı duyduğunuzu hissettiğinizde, başkalarının da size saygı duyması gerektiğini anlarsınız.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder