Mehmet Coşkundeniz Sadece yalancı değil duygusal dolandırıcı
HABERİ PAYLAŞ

Sadece yalancı değil duygusal dolandırıcı

Müzeyyen, kendini ‘gizli görevli’ olarak tanıtan birine kapılmıştı. Hamiyet ise İngilizcesini geliştirmek için başladığı mesajlaşmayı flörte çevirmişti. Her ikisi de ‘duygusal dolandırıcı’nın tuzağına düştüğünün farkında değildi. Gerçek ortaya çıktığında sadece ruhen değil, maddi anlamda da çökmüşlerdi.

Sadece yalancı değil duygusal dolandırıcı

Bugünlerde herkesin izleyip konuştuğu bir belgesel var. ‘The Tinder Swindler ‘ (Tinder Avcısı) adlı belgesel, Simon Leviev adındaki bir adamın partner bulma uygulaması Tinder’ı kullanarak kadınları nasıl dolandırdığını anlatıyor. Bu adam kendini zengin gösteriyor ama tek kuruş parası yok. Ağına düşürdüğü kadınlardan borç adı altında onbinlerce dolar toplayıp ortadan kayboluyor.

Haberin Devamı

Tinder belki yeni ama bu tür ‘duygu dolandırıcıları’ eskiden beri var. Kullandıkları yöntemler teknolojiye göre değişiyor, gelişiyor. Ben sizi bu yazıda internetin yeni yeni yayılmaya başladığı 2000’li yıların başına götüreceğim ve yakından tanıdığım iki kadının başlarına gelenleri anlatacağım. İlk hikayemizin kahramanı olan kadını (biz ona Müzeyyen diyelim), pek yakından tanımasam da zaman zaman ortak arkadaşlarımızla buluşmalarımızda bir araya gelir sohbet ederdik. Böyle bir akşamda çok mutlu gördüm Müzeyyen’i.

“Seni bu kadar gülümseten şey yeni bir aşk olmalı” dedim. “Evet” dedi, “Ben aşığım, o da bana aşık. İnternetten tanıştık. Tek problemimiz var, pek görüşemiyoruz.” Çok meşgul olduğunu, İstanbul’a pek az gelip gittiğini de ekledi sözlerine.

GİZLİ GÖREVLİYMİŞ

“Hayırdır, ne iş yapıyor bu adam?” diye sordum ben de. Müzeyyen “Söyleyemem, gizli” deyince ben biraz da işi alaya aldım; “Yok artık, James Bond ile çıkıyor olamazsın.” Müzeyyen birden ciddileşti, kulağıma eğilip “Aslında öyle bir şey, gizli operasyonlara katılan bir devlet görevlisi.

Zaman zaman bu tür operasyonlara gidiyor, bazen bir ay gelmiyor” diye fısıldadı. Ben olayı anlamıştım elbette, bu adam Müzeyyen’i kandırıyordu. Çünkü bu tür operasyonlar değil sevgiliye, eşe bile söylenmezdi. “İnanma” dedim, “Bu işin içinde bir iş var, bu adam seni kandırıyor. Hiçbir gizli görevli, gizli görevinden söz edemez.”

Haberin Devamı

KREDİ ÇEKTİRDİ

Yaklaşık bir ay sonra yeniden karşılaştık Müzeyyen’le. Bu kez o gülümseyen yüzü kaybolmuştu, canı çok sıkkındı. “Haklı çıktın” dedi bana, “Meğer yalancıymış. Üstelik evliymiş. Telefonunu ‘Operasyondayım’ diye kapatması da bu yüzdenmiş.” “Neyse, üzülme” dedim, “Umarım sana başka bir zarar vermemiştir.”

Müzeyyen başını eğdi, “Maalesef verdi. Bir gün yine operasyonda olduğunu söyleyerek aradı. Dağda olduğu için bankaya erişemediğini, acil olarak 10 bin dolara ihtiyacı olduğunu söyledi. Ben de bankadan kredi çekip gönderdim. Sonra bir daha ulaşamadım kendisine. Araştırmaya karar verdim ve gerçeği öğrendim. Şimdi bu krediyi ödemek zorundayım” dedi.

İNGİLTERE’DEN SEVGİLİ

Diğer hikayemiz de yine internet üzerinden bir erkekle tanışan kadınla ilgili... Bu kadın (biz ona da Hamiyet diyelim), daha iyi tanıdığım biriydi. Hamiyet işine çok bağlıydı ve bu yüzden pek sosyal olmayan bir hayat tarzı içindeydi. İnternetin o dönem çok moda olan mesajlaşma programlarından biri sayesinde bulmuştu sevgilisini. Adam İngiltere’de yaşayan bir Amerikalı’ydı.

Haberin Devamı

İngilizce öğretmenliği yapıyordu. Hamiyet bana bunu söylediğinde olayda bir gariplik olduğunu sezdim. “Emin misin?” dedim, İngiltere’de bir Amerikalı’nın İngilizce öğretmenliği yapması pek görülür bir şey değil.” Hamiyet de kendinden emindi. Adamla İngilizce yazışıyorlardı. Adamın İngiltere kod numarasını taşıyan bir telefondan aradığını söylüyordu.

“Peki sen onu aradın mı?” diye sorduğumda Hamiyet, “Onun dersleri oluyor, kendisi müsait olduğunda arıyor, ben hiç aramadım” diye cevap verdi. Durum şüphe çekiciydi. “Bak” dedim Hamiyet’e, “İnternet üzerinden telefon gibi kullanılan programlar var. Bu programlar sayesinde istediğin ülkeden arıyormuş gibi gösterebilirsin kendini. “Yok artık” dedi, “Millet işi gücü bırakıp bunlarla mı uğraşacak? Sen fazla şüphecisin.”

GERÇEK YERİ KONYA

Bir hafta kadar sonra Hamiyet “Ya sana acilen ihtiyacım var. Bu adamın Türkiye’ye beni görmeye gelmesini çok istedim. Bana param yok diyordu. Ben de ona uçak bileti parasını göndermek istedim. Parayı posta aracılığıyla gönderdim. Fakat bir süredir hiçbir şekilde ulaşamıyorum. Ne oldu acaba?” diyerek geldi yanıma. Birkaç teknik müdahale ile gerçeğin ne olduğunu ortaya çıkardım.

Yazışma programlarından elde ettiğim IP numarası ile adamın aslında İngiltere’den değil Konya’dan yazdığını, üstelik bir okulda görevli olduğunu belirlemiştim. Hamiyet o okulu aradı, adamı buldu. Evet, gerçekten İngilizce öğretmeniydi. Hamiyet bu işin peşini kovalamadı. Duygusal açlık çeken herkesin böyle riskler altında olduğunu hatırlatıp bu iki hikayeyi bir şarkıyla bitireyim yine... “Kendime yalan söyledim , yalnızım bunu ben istedim, paramparça bütün aynalar, içinde kan revan birisi var...”

Sıradaki haber yükleniyor...
holder