Mehmet Nuri Turan

13 Haziran 2022, Pazartesi 13:26

Bavyera'nın başkenti Münih'te 48 saat

Münih, Berlin ve Hamburg'dan sonra Almanya'nın en büyük üçüncü kenti. Bavyera’nın güneyinde Isar Nehri kıyısında konumlanmaktadır ve Bavyera’nın başkenti olarak anılmaktadır.

Münih, Almanya'da değilmişsin gibi hissettiren bir şehir. Neden böyle dediğime gelecek olursak, Almanya denince akla gelen Berlin'den çok farklı. Kasvetli değil, cıvıl cıvıl, enerji dolu. Şehir, daha ilk anda size kendisini sevdiriyor.

II. Dünya Savaşı sırasında ağır hasar görmesine rağmen, tarihi binalarının çoğu yeniden inşa edildi. Çok sayıda mimari ve kültürel esere sahip Münih, turistler için oldukça cazip bir yer ve ziyaretçilerine birçok göz alıcı seçenek sunuyor.

Takvimler 11 Mayıs'ı gösteriyor ve Münih'e adımımı atıyorum. Çok uzun zamandır gelmek istiyordum ama bir türlü fırsat bulamamıştım. Münih, çok güzel bir enerji ile karşılıyor beni. Yüzümde gülümsememe neden olan bir samimiyet var. Münih'te sadece 2 gün kalacağım ve 48 saati dolu dolu yaşamak istiyorum. Yola çıkmadan önce çalışkan bir öğrenci gibi dersime çalışıp geldim. Nereleri gezeceğimi güzelce planladım. Geriye sadece Münih'i keşfetmek kalıyor...

Çok kısa ulaşım hakkında bilgi vermek gerekirse, İstanbul'dan Münih uçuşu 2.30 saat sürüyor. Çok gelişmiş ve kullanışlı bir havalimanı var. Şehir merkezine gitmek için birçok alternatif var. Tren, otobüs, taksi..

Ben tren ile çok rahat bir şekilde gittim. S-Bahn tren hattı ile havalimanından şehir merkezine yaklaşık 45 dakikada varıyorsunuz.

31 Aralık 2020, Perşembe 10:57

Güle güle 2020, seni hiç özlemeyeceğiz

Küçük bir virüsün tüm dünyayı nasıl kaosa sürüklediğini acı bir tecrübeyle yaşıyoruz ve uzun bir süre daha yaşayacağız gibi görünüyor. 2020, davetsiz, istenmeyen bir misafir gibi geldi. Gitmek de bilmiyor, bitmek de. Yılın son günündeyiz. 2020, gider ayak kötü bir sürpriz yapmaz diye ümit ediyorum. Ağız tadıyla kendisini uğurlayıp, büyük bir umutla 2021'e hoş geldin demek istiyoruz.

Hepimiz, ileride çocuklarımıza anlatacak ne kötü hikayeler, anılar biriktirdik.

Hayatlarımızın bir anda nasıl değişebileceği gerçeğini çok acı bir şekilde gösterdi 2020. Yok artık, bu da olmaz diyebileceğimiz birçok şeyi bu yıl içerisinde yaşamak zorunda kaldı insanoğlu.

Sağlık ve özgürlük yoksa her şey boş ve anlamsız. Özgürlüğün önemini minik(!) bir virüs sayesinde öğrenebileceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. İnsanoğlu, resmen bir film sahnesi içindeymiş gibi yaşadı bu yılı.

Birçoğumuz hayatlarımızın rutin sıkıcılığından dert yanıyorduk. Şimdi ise o rutinleri deli gibi arar olduk. Meğer rutin diye küçümsediğimiz her şey ne kadar değerli ve anlamlıymış.

2020'de hepimizin ortak öğrendiği ilk şey sanırım, rahatça dışarı çıkabilmenin, insanlarla yan yana gelebilmenin nasıl bir lüks olduğunu görmek oldu.

Her şeye muktedir olduğunu sanan zavallı insanoğlunun, hayatının aslında pamuk ipliğine bağlı olduğu gerçeğini yüzümüze tokat gibi vurdu corona virüs.

05 Ekim 2020, Pazartesi 08:53

Masumlar Apartmanı'nda yaşamak

Doğuyoruz, büyüyoruz, yaşlanıyoruz, ölüyoruz. Her evden film senaryolarını aratmayacak türden yaşam hikayeleri çıkıyor. Son günlerde, gerçek bir hayat hikayesi olan Masumlar Apartmanı'nı duymayan yoktur. Dizi sayesinde çocukluğuma döndüm istemsizce.

Bir memur çocuğu olarak lojmanda büyüdüm. Lojmanda komşuculuk kavramı yoktur. Herkes akraba gibidir. Beraber ağlar, beraber gülersin. Birçok şeyi de paylaşırsın. Mutluluğu, en önemlisi de acıyı... Daire 19'u anlatmak istiyorum size. Bakalım siz onda kimi göreceksiniz!

Çocukluğumun geçtiği yer, 5. kat, daire 20... En üst katta olduğumuz için annem biraz söyleniyordu. Kışın en üst kata sıcak su çok gelmezmiş, kalorifer de pek ısıtmazmış. Lojmana alışınca annem kendine yeni gün arkadaşlarını bulmaya başladı. Boş olan karşı dairemize uzun zaman sonra birileri taşındı. Ben ve ablam acayip mutlu ve heyecanlıydık. Çocuk aklımla dua ediyordum, "İnşallah ailede benim yaşlarımda biri vardır" diye. Nitekim öyle de oldu. Benim ve ablamın yaşlarında iki çocukları vardı: Serhat ve Gülşah.

Annem, bir lojman klasiği olan 'hoş geldin yemekleri' yaptı yeni komşumuz için. Biz de ablamla 'cicilerimizi' giyip annemle yeni komşumuza gitme hayalleri kuruyorduk. Heyecanla yemeklerden önce biz hazırlandık. Bayram çocukları gibi kıpır kıpırdık. Annem de hazır olunca, kız istemeye gider edasıyla, karşı komşumuza 'hoş geldin'e gittik. Annem kapıyı çaldı, açan yok. Bu sefer zili çaldı, yine açan yok. Kısa bir bekleyişten sonra içeriden ses geldi. Önce bir "Kim o?", ardından kapının açılış sesi ve yavaşça açılması... Sarı saçlı, mavi gözlü, çok güzel bir kadın olan Müberra teyze kapıyı açtı. Annem, "Hoş geldiniz, size yemek yaptım" dedi. Hiç beklemediğimiz bir tepkiyle karşılaştık. Yeni komşumuz, "Bizim yemeğimiz var" deyip kapıyı yüzümüze kapattı. Annem şaşkın, ben ve ablam ise ağlamalıklı bir şekilde hayal kırıklığı yaşadık. Tıpış tıpış eve döndük. O günden sonra Müberra teyze kapısını kimseye açmadı.

Yaşadığımız olay lojmanda haftanın 'dedikodusu' oldu. Herkes daire 19'u konuşmaya başladı.

Annesinden sonra Serhat'ta da bir tuhaflık olduğunu fark ettik. Sınıfta sıraya otururken altına bez koyuyordu. Bu duruma alışkın olmadığımız için sınıfın meraklıları peş peşe sormaya başladı:

22 Mayıs 2020, Cuma 11:55

Ucuz bilet dönemi tarihe mi karışıyor?

İlk kez 12 Aralık 2019’da Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip corona virüs, tüm dünyada etkisini gösterdi. Sağlık sektörü başta olmak üzere birçok sektör salgından olumsuz etkilendi. Ülkelerin ekonomisini çökertme noktasına getiren salgın sonrası bazı ülkelerde yavaş yavaş normalleşmeler başladı. İş yerleri, dükkanlar, okullar kademeli olarak açılmaya devam ediyor.

Fabrikalar, dev şirketler, büyüklü küçüklü tüm iş yerleri maalesef salgından nasibini aldı. Corona virüsün en çok vurduğu sektörlerin başında havacılık geliyor. Hava yolu firmaları uçuşlarını iptal etmek zorunda kaldı. Bazı yabancı hava yolu firmaları personel çıkarmak zorunda kaldı. Bazı firmalar da bu süreçte iflasını istedi.

Yaşanan kriz sonrasında, ister istemez akıllarda birçok soru işareti oldu. Örnek vermek gerekirse; havacılık sektöründe Covid-19’un etkisi nasıl hissediliyor? Salgın sonrası uçaklar sağlık açısından ne kadar güvenli? Havaalanlarında bizi hangi değişiklikler bekliyor?

Sivil havacılık konusunda merak edilen soruları havacılık editörü Tolga Özbek'e sordum.

Hava yolları bu krizden nasıl çıkabilir? Toparlanma süreçleri ortalama ne kadar sürer?

Hava yolları tarihin en büyük kriziyle karşı karşıya. Bu yıl ve önümüzdeki yıl içinde birçok şirketin batışını göreceğiz. Hesaplamalar, sektörün iyimser senaryolara göre ancak 2023-24 arasında 2019 rakamlarına ulaşabileceğini gösteriyor. Krizden tek çıkış şu an devlet yardımı. Bu nedenle dünyada birçok hava yolu hisselerinin önemli bölümünü devlete satacak. Nasıl geçmişte hava yolları özelleştiyse, belki de bu sefer devletleştirilecek.

Corona virüs sonrası uçuşlarda neler değişecek? Yolcular nelere hazır olmalı?