Melis Apaydın İde İzmir İş Kadınları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Betül Sezgin: 16 yıllık ev hanımıyken iş kadını oldum
HABERİ PAYLAŞ

İzmir İş Kadınları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Betül Sezgin: 16 yıllık ev hanımıyken iş kadını oldum

Haberin Devamı

  • Evlendiğinde henüz 19 yaşındaydı. Çok sevdiği eşi karşısına çıkınca, üniversite okuma, kariyer yapma hayalinden kısa süreliğine vazgeçti. İki tane kız çocuğu dünyaya getirdi. 16 yıl boyunca hem ev hanımlığı yaptı hem de çeşitli kurslara giderek kendini geliştirdi. Fakat bunlar artık ona yetmiyordu. 35 yaşına geldiğinde hayatı için çok önemli bir karar verip üniversite sınavlarına girdi. Küçük kızı 4, büyük kızı 10 yaşındayken İzmir Ekonomi Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünü kazandı.
  • Genç sıra arkadaşlarına yetişebilmek için var gücüyle çalıştı. Üniversiteyi bitirdi. Stajını yurt dışında yaptı. Türkiye'ye döner dönmez başarılı bir iç mimar olarak iş hayatına atıldı. Son 11 yıldır İzmir İş Kadınları Derneği’nin (İZİKAD) her kademesinde görev alan mimar Betül Sezgin, 2020 Şubat ayında başkanlık koltuğuna oturdu. Azmin ve kararlılığın başarıyı getirdiğinin en güzel örneklerinden olan Sezgin ile yaşam öyküsünü, kadınların iş hayatında olmasının önemini konuştuk.

İzmir İş Kadınları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Betül Sezgin: 16 yıllık ev hanımıyken iş kadını oldum

19 YAŞINDA EVLENDİM

Sizi tanıyabilir miyiz?

1973 yılında İzmir’de doğdum. Liseye kadar Ankara’da yaşadım. Lise itibariyle yeniden İzmir’e geldim. 19 yaşında, üniversiteye hazırlandığım dönemde evlendim. Tamamen üniversite okumaya odaklı olmama rağmen eşime olan sevgim, onun bana olan sevgisi, erken yaşta evlilik kararı almama sebep oldu. Ama okuma arzumdan hiçbir zaman vazgeçmedim. Çeşitli kurslarla, aktivitelerle kendimi geliştirmeye çalıştım. Bir süre sonra bunlar bana yetmemeye başladı. 2 kızım doğduktan sonra, kariyerime kaldığım yerden devam edip üniversiteye gitme kararı verdim. İYİ Kİ

HAYALLERİMDEN VAZGEÇMEDİM

Üniversiteye başladığınızda kaç yaşındaydınız?

35 yaşında İzmir Ekonomi Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’ne girdim. Sınıf arkadaşlarımla aramda epey yaş farkı vardı. Okula gittiğim dönem küçük kızım 4, büyük kızım 10 yaşındaydı. Bana çok ihtiyaçları olduğu bir dönemde öğrenci oldum. Çok da çalışkan bir öğrenciydim. Evde çok büyük maketlerim olurdu. Bir ucundan çocuklar bir ucundan ben tutardım. Zorlandığım zamanlar oldu. Ama şimdi geriye dönüp baktığımda ‘iyi ki hayallerimden vazgeçmemişim’ diyorum.

KENDİMİ BİR ANDA İŞ HAYATININ İÇİNDE BULDUM

İş hayatınız nasıl başladı?

Okulu bitirir bitirmez iş hayatına girmek istedim. Ama ne yapacağımı bilmiyordum. Kız kardeşim yurt dışında yaşadığı için stajımı yurt dışında yaptım. Kızlarım da benimle birlikte gelip yabancı dillerini ilerletti. Yurt dışındaki staj tecrübesi beni daha çok geliştirdi. Döndüğümde arkadaşlarımın çeşitli projelerine ortak olmaya başladım. Akrabalarımın, yakın arkadaşlarımın işleri derken kendimi bir anda iş hayatının içinde buldum.

İNSANLARI MUTLU ETMEK BENİ BESLİYOR

Mimar olmak istemenizin özel bir nedeni var mı?

Çocukluğumdan beri hayal ettiğim iki meslek vardı; biri iç mimarlık diğeri ise psikoloji. İnsanlarla iletişim halinde olmayı seviyorum. İki meslekte de insanların en özel alanlarına giriyorsunuz. Hayatlara dokunmak, insanları mutlu etmek beni besliyor.

Uzun yıllar ev hanımlığı yaptıktan sonra birden iş hayatına atılmanız aile hayatınızı nasıl etkiledi?

1993 yılında evlendim, üniversiteye 2005 yılında başladım. Aradaki 16 yılda evdeydim. Bu nedenle kadının iki durumda da psikolojisini çok iyi biliyorum. Eşim benim kabına sığmayan bir yapım olduğunu biliyordu. Kendimi bulduğum zaman, daha mutlu olduğumu o da gördü ve mutlu oldu. Şu anda büyük kızım 25 yaşında, o da mimarlık fakültesini bitirdi. Küçük kızım ise 20 yaşında hukuk okuyor. Onların başarılı olmasında benim azmimin rolü olduğuna inanıyorum. ‘Ben bu yaşımda başardıysam siz çok daha iyisini yaparsınız’ diyerek onları motive ettim. Önlerinde rol model olmak, çocuklarımı olumlu anlamda etkiledi.

İZİKAD’IN TÜM KADEMELERİNDE BULUNDUM

Dernek faaliyetlerine katılmaya nasıl karar verdiniz?

İş hayatındaki sosyal ilişkileri anlamak için dernekleri araştırmaya başladım. Farklı meslek gruplarından insanlara tanışmak istedim. Böylelikle yolum İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) ile kesişti. Farklı sivil toplum kuruluşlarında da çalışmalarım oldu. Küçüklüğümden beri oynadığım oyunlarda bile liderliği seçmişimdir. İZKAD’a ilk önce üye olarak girdim, daha sonra çalışma gruplarına girdim, komitelerde başkanlık yaptım. Sonra yönetim kurulu, genel sekreterlik, neredeyse tüm kademelerde bulundum. 2020 Şubat ayından itibaren başkanlık görevini üstlendim.

ODAK NOKTAMIZ: TEKNOLOJİ, TASARIM VE BİLİM

Şu anda İZİKAD olarak ne gibi projeler yürütüyorsunuz?

Pandemi sürecinde değişen dünya düzenini de göz önünde bulundurarak “tasarımı”, “teknolojiyi” ve “bilimi” odak noktamıza koymaya karar verdik. Kadınları teknolojik alanda geliştirip meslek sahibi yapmak istiyoruz. Çocuklarını bırakamayan, evde olan kadınlarımız teknoloji ve tasarımı kullanarak her yerden çalışabilirler. Pandemi süreci bize bunu öğretti. Kadın bu gücü kullanırsa, kas gücünü değil beyin gücünü kullanarak çok güzel işler başarabilir.

TASARIM VE TEKNOLOJİ MERKEZİ İLE EĞİTİM

Bu konuda somut bir adım attınız mı?

İçişleri Bakanlığı’nın da desteği, Konak Belediyesi’nin iş birliğiyle bir Tasarım ve Teknoloji Merkezi kurduk. Bu merkezde 22-45 yaş arasındaki kadınlara tekstil tasarımı, grafik tasarım, sanal gerçeklik gibi alanlarda eğitimler veriyoruz. Üniversite mezunu olan kadınlarımızdan 10 tanesini de istihdam edeceğiz. Çeşitli online atölyelerle evde olan kadınlarımızı iş hayatına kazandırmayı hedefliyoruz. Şu anda 30 kadınımız orada çok güzel işler yapıyor.

MUTSUZ KADIN, MUTSUZ TOPLUM

Sizce kadının iş hayatında olması neden önemli?

Kadın girişimciliği çok önemsiyorum. Çünkü kadınlar toplumun yarısını oluşturuyor ama toplumun yarısı olarak iş hayatında değiller. Bu ekonomik olarak çok sıkıntı verici bir şey. Nasıl ki 2 kişi çalıştığınız zaman evin dengesi daha farklı oluyorsa, ülkenin yarısı çalıştığında, ekonomik seviye de artacaktır. Mutsuz kadın mutsuz toplum demek. Kadınlar evde çok mutsuz. Çalışmayı çok istiyorlar ama özgüvenleri yok. Bu nedenle kadınlara öncelikle istemeyi ve kararlı olmayı öğretmemiz gerekiyor.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder