Giriş
Türkiye’de ilk corona virüs vakasının görüldüğü günden bu yana en az virüs kadar bulaşıcı bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Bu tehlikenin başında sosyal medya platformlarında adeta kol gezen provokasyon içerikli mesaj ve iddialar geliyor. Toplumda ciddi anlamda endişe ve kaygı yaratan bu paylaşımlar ve bu paylaşımları yapanlar ile ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü gerekli işlemleri yapıyor olsa ve bu kişilere yönelik gözaltı operasyonları düzenlese de burada önemli olan nokta yine bizlerin bilinçli olmasından geçiyor.
Asılsız bilgilere itibar etmeyin
Özellikle doğal afet, kaza ya da bu tarz sıkıntılı dönemlerin yaşandığı süreçlerde başta WhatsApp grupları olmak üzere Twitter, Facebook, Instagram gibi sosyal medya platformları aracılığıyla geniş kitlelere ulaştırılan yazılı, sesli ya da görüntülü içerikler pek çoğumuzun zihinlerinde ciddi bir kargaşaya sebep oluyor. Son günlerde de İstanbul’da alınan sokağa çıkma yasağı kararının son anda duyurulmasının yarattığı kargaşa ortamını gören ve bunu fırsata çevirmeye çalışan kişiler tarafından sosyal medyada birtakım mesajlar dolaşıyor. Bizzat benim de telefonuma ve yakın çevremdeki insanlara da gönderilen provokatif paylaşımlardan biri şu şekilde:
içişleri Bakanlığı’nın 23-24-25-26 Nisan ve 01.02.03 Mayıs tarihleri için sokağa çıkma yasağı uygulanacaktır. 23 Nisan ve 1 Mayıs olduğundan hafta sonu sokağa çıkma yasakları ile birleştirilebileceği tüm basın kurumlarına iletilmesi mevcutludur.
Bu tür paylaşımlar çığ etkisi gösteriyor
İşte sözüne ettiğim bu paylaşımın halk arasında kulaktan kulağa duyulması ve panik havasının oluşmaya başlaması sonrası Emniyet Genel Müdürlüğü de iddiaların gerçeği yansıtmadığı ve bu asılsız iddiaları ortaya atan kişi ve kişiler hakkında soruşturma başlatılacağı açıklamasında bulundu. Sosyal mecralarda dolaşarak endişe yaratan ve adeta çığ gibi büyüyen bu paylaşım örneklerden yalnızca biri. Bunun dışında okulların yazın öğrenimlerine devam edeceği ve tatillerin kaldırılacağı, Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşılan corona virüs verilerinin gerçek olmadığı gibi sayısız iddia sosyal medyada kol geziyor.
İşte bu noktada en büyük görevlerden biri bize düşüyor. Hem kendimizi hem de çevremizi bu tarz dedikoduların kucağına bırakarak kaotik bir ortamın oluşmasına hizmet etmemek için sosyal medya hesaplarının bir haber kaynağı olmadığını, bu mecraların bir eğlence ve paylaşım platformu olduğunu kabul etmemiz ve akıllardan çıkarmamamız gerekiyor. Haber alma tabii ki doğal bir hak ancak bunun alınacağı öncelikli adresler resmi makamlar, televizyonlardaki haber bültenleri ve gazeteler olmalı.
Unutmayalım ki bilinçli olmak hayat kurtarır.
