Mesut Yar Bali Bey ne içiyorsa ondan!
HABERİ PAYLAŞ

Bali Bey ne içiyorsa ondan!

Haberin Devamı

“Muhteşem Yüzyıl” (Star TV) dizisinde neredeyse tüm karakterlerin yüz çizgileri müzik defterindeki porteler gibi artarken bir Bali Bey kardeşimiz ilk günkü tazeliğiyle ekranda arzı endam ediyor... Bırakın çizgiyi, saçına sakalına cemre niyetine düşmüş bir ak kıl bile yok. Kanuni ve Hürrem neredeyse torunlarını kucağına almaya hazırlanırken bizim Malkoçoğlu’nun dizinin orta yerinde Benjamin Button gibi zamanı geriye sararak turlaması biraz tuhaf olmuyor mu? Bali Bey “yakışıklı” kadrosundan oradaysa sorun yok ama yıllarla kafa bulup o haldeyse, ne kullanıyorsa artık ben de kullanmak istiyorum, bilginize...

[[HAFTAYA]]

Tornistan yaramış...

“İnsanlar Alemi”nden tornistan ederek “Güldür Güldür” ismiyle önceki gece hayatımıza yeniden giren sahne gülmecesi FOX ekranlarında başladı... Ali Sunal, Alper Kul, Doğa Rutkay filan derken arkadaşları özlediğimizi de hissettik bir yandan. Kadronun bir hayli kalabalık oluşuyla kendini bir bakıma “Çok Güzel Hareketler Bunlar” gibi bir eksene oturtan programın mizah dozu git gel halinde de olsa kendini izletti... Bu arada siması bir yerden tanıdık gelen ama ismine haiz olamadığımız birçok oyuncu kardeşimizin içindeki süper yetenekler de “Güldür Güldür”de ortaya çıktı... İsminin hakkını yüzde yüz veremese de, bu programın rekabetin daha hafif olduğu bir akşamda çok daha etkin bir kitleye ulaşabileceğini düşünüyorum... Çarşamba gecesinde saplanıp kalırsa, korkarım ki güldür güldür akan bir reyting deresinde boğulup gidebilir...

İDOLCAN OLUNUR!

Neredeyse bütün moda programları ve yarışmacıkları son buldu. Şaşaalı, kavgalı ve gürültülü olanları ekranda iki sezon kadar yaşayabildi... Bir de tevazu merkezli olanları vardı ki, onlar, daha doğrusu o hâlâ ekran içinde sıkı bir reytingle takip ediliyor... “Bana Her şey Yakışır”, Kanal D ekranının istikrarla izlenen moda programı oldu. Elbette ki tekli jüride tespitlerini kırıp dökmeden yapabilen Cengiz Abazoğlu’nun bu çizgideki katkısı tartışılmaz... Diyeceğim o ki, bazen bilgi rekabetin önüne geçer. İzleyici kimi zaman zarftan ziyade mazrufa bakar. İşte o zamanı yakalarsan, bir şekilde “ikoncan” olmasan bile “idolcan” olursun. Makbulü de budur zaten...

Hakkı hoca ekrana!


Uzun bir süre sonra ekranda denk geldiğim Hakkı Devrim ağabeyimizin sakal bıraktığını gördüm... Üstelik ustalıkla bırakılmış bir sakaldı ki, Hakkı ağabeye bilgelik kadar bir nefaset getirdiği de ortadaydı... TRT Haber ekranındaki tartışmada derin bilgisinin yanı sıra derinlikli görüntüsüyle tek başına öyle sıkı bir performans çıkardı ki, ekranlar kadar izleyicilerin de onu özlediğini hissettim. Ne olur yine hayatımıza düzenli olarak girse, ne olur?

Muhabir Cüneyt sevildi!


Cüneyt Özdemir CNN Türk’te yayınlanan “5N 1K” isimli programına hareket getirdi. Gelen hareket bizzat Cüneyt kaynaklı... Çünkü Cüneyt eline mikrofonu alıp sokağa çıkmaya başladı. Onu ilk gördüğümüz ve marka olmasını sağlayan bu haliyle görmek ilgimi çekti doğrusu. İzleyicinin de ilgisini çekmiş olmalı ki, muhabir Cüneyt masa başındaki Cüneyt’ten çok daha fazla izlenmeye başladı. Bunu bırakmamasını tavsiye ederim, muhabirlik haberciliğin en sağlam gol mevkisidir!

Eyvahlar olsun düştü!

“Eyvah Düşüyorum” (Star TV) düştü sevgili okur. Ekranın karşısında izleyenin, ekranın içinde de yarışanın yüreğini ağzına getiren sevimli bir işti açıkçası... Hele ki Çarşamba geceleri önündeki “Muhteşem Yüzyıl”ın rüzgarıyla son derece iyi reytinglere imza attı, ne yalan söyleyeyim... Ama anladığım kadarıyla ekran ömrü kotasını doldurdu. Seyirci bu türden aksiyonlu bilgi yarışmalarının kontörünü çok çabuk yiyor... İçerik değişmeyince de alakayı hemen farklı bir alana kaydırıyor. Yurt dışında yıllarca süren formatların iş bize geldiğinde toslaması sanırım bu “acelecilik” yüzünden. Ekranda “hızlı tüket ve masayı hemen terk et” dönemini yaşıyoruz... İşin iyi tarafından bakarsak, Eser Yenenler gibi bir sunucuyu hayatımıza kazandırdı. Sanırım Eser, yeteneklerini iyi resmettiği bu işin hemen peşinden çıtasını çok daha yükseğe taşıyacaktır; hayırlısı artık...

1986’DAN BERİ!


Önceki gün okura sormuştuk; “Halı saha memlekete ne zaman geldi?”. “Seksenler” (TRT 1) dizisinin aklımızda yarattığı karışıklığa birçok yanıt geldi. Ama tarihler dizinin geçtiği 1980-81 aralığına hiç denk düşmedi... İstanbullu izleyicinin halı sahayla ilk karşılaşması 1986 yılında Eyüp/Balat hattında bir halı firmasının kurduğu sahayla olmuş... Düşününce ana yolun hemen kenarındaki bu sahayı otobüs camlarından defalarca dikizlediğimi hatırladım... Vallahi bendeki merak iyi de bir nostaljiye neden oldu, saha hâlâ yerinde duruyor mu, bugün gidip bir göz atacağım...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder