Mesut Yar Bir şamar oğlanı dizisi!
HABERİ PAYLAŞ

Bir şamar oğlanı dizisi!

Bir dönem “Kurtlar Vadisi” (TNT) dizisindeki “ölü adam” sayısına takılmıştım. Ben dahil birçok kişiyi resmen istatistik uzmanı yapmışlardı... Şimdilerde yeni bir takıntım var. “Hayat Devam Ediyor” (atv) isimli dizide bölüm başına atılan tokat sayısının hesabını tutuyorum... Dizide limitsiz bir tokat sağanağı var. Baba kızını, kadın çocuğunu, zengin fakiri, zabıta tezgahtarı tokatlayıp duruyor... Bu tip tokatlı sahneler kimine şiddet dozunu daha makul gösterebilir. Ama eğer takıntı yapıp istatistiğe vurursanız insan kendini hakikaten “şamar oğlanı” gibi hissediyor... Her ne kadar tokadı başkası yese de bu dozda bir sağanağın kaçınılmaz sonucu bu; sirayet ediyor işte...

Haberin Devamı

Bir tepki koymalı...

Müzisyen ve yorumcu Kıraç önceki gece Okan Bayülgen’in konuğuydu. “Medya Kralı”nda (tv8) çizdiği portreyle müziğin ayrık otu olduğunu bir kez daha göstermiş oldu... Sert de olsa doğruları söylemeyen birine neden sanatçı diyeyim ki? Kıraç bu anlamda elini taşın altına koyanlardan. Ama bir itirazım var... Kıraç’a sürekli Erovizyon’la ilgili sorular sormak onun büyük dünyasını bir hayli hafifsemek anlamına geliyor. [[HAFTAYA]] Bir ikincisi de övünülecek bir iş olan “Pepee” (TRT Çocuk) isimli animasyonla dalga geçmenin reyting sarhoşluğundan başka bir açıklaması olamaz... Kıraç’ı, Erovizyon ve “Pepee” cenderesinden çıkaracak sorular gelmedikçe hiçbir programa katılmamaya davet ediyorum. Popüler kültüre bir hiza çalışması gerekiyor. Kıraç başlasın, arkası gelecektir!

Sheakspeare sonelerinden fırlamış gibi...

“Muhteşem Yüzyıl” (Star TV) dizisindeki birçok karakter kendi çağının karanlığını aktaramıyor. Hatta doğrusunu söylemek gerekirse dizinin içinde çağın ozanı Sheakspeare’in sonelerinden (iki dörtlük ve iki üçlükten oluşan 14 mısralık nazım şekli) fırlamış gibi karikatür tipler var... Aybike Hatun bunlardan biri. Hani bu topraklara, saraya vesaireye ait değilmiş gibi duruyor. Daha çok Hamlet’in bir yerinden sahneye fırlayarak “ah kader” çekecekmiş gibi bir tipi var... Dizide eleştirilen birçok hata içinde bu belki en makul olanı ama insan bir kez sarmaya görsün hakikaten ayrıntılar çığ gibi üstüne düşüyor...

Haberin Devamı

Hafta sonu sabahları...

Seda Akgül, hafta sonu sabah haberlerinin fenomeni haline geldi. Benim dönemimde çok fazla rekabet şansımız olmamıştı. Benden sonrasına da tufan dediğim için çok da ilgilenmemiştim... Ama şimdi farklı. Geçtiğimiz iki gün boyunca Seda’yı izledim. Bir kere şunu söylemek gerekiyor; bu kız hakikaten fazlasıyla gerçek. Öyle ki sokakta çaresiz bir hayvanı stüdyoya getirip ona aile arayacak kadar da insan... Seda’nın tv8’deki “Erken Baskı” isimli programı hani iyi bir sabaha sadece iyi insanların sesindeki melodiyle uyanmayı tercih eden benim gibiler için bulunmaz nimet... Açıkçası gözüm bir onun bir de FOX sabah haberlerine dönen Murat Güloğlu’nun üstünde. Murat, bahtsız bir deneyim yaşayarak kuşak programında mat olmuştu... Şimdi daha efektif ve bildiği iş olan haberciliğe ve saatine döndü. Böylece Seda ile arasındaki sıcak rekabeti de yeniden görmüş olacağız. Ne der eskiler, herkes evinde güzel!

Haberin Devamı

Küçük Hanımefendi giderken...

“Küçük Hanımefendi” TRT 1 ekranının en az konuşulan ama en çok izlenen işlerinden biriydi. Bu yüzden 40 bölüm kadar hasarsız bir yolu yürüdü... Ve fakat bildiğim kadarıyla dizi önümüzdeki haftalarda son buluyor. Bizim romantizmi dizilerde yaşayıp öyle de seven ilginç bir izleyici kitlemiz var... Hangi dizi biterse özellikle başrolde aşk gibi bir mevzu varsa o aşkın bitmemesi için bir hayli talepkar olabiliyor. Şimdi ciddi bir kalabalık Neriman ile Ömer aşkı için ağıt yakıyor... Bu aşkın doyuma ulaşmadığını, senarist elinde harcandığını filan söylüyorlar. Bu türden yakınmaları iyi anlıyorum... Ama ne bileyim aşk dediğin gerçek hayatta insanın kursağını yakmıyorsa, dizide yaşanmış ya da bitmiş ne önemi var ki?

KERİM YIRTTI YIRTACAK...

Söylemiştim. Bu dizinin adı “Fatmagül’ün Suçu Ne?” (Kanal D) değil bizzat “Kerim’in Suçu Ne?” diye değiştirilmeli... Geçen akşam çocuk can verecek gibi gözlerini belertince, bir bu eksikti dedim. Hiçbir dahilinin olmadığı meseleler adamı nasıl da sürüklüyordu mezara... Ve fakat biliyorum ki Fatoş bu yaşananları kimsenin yanına koymayacak. Geçen de bahsettim Reşat Yaşaran’ın dediği gibi herkesin Fatmagül’ün elinden çekecek çilesi var daha... Şu Kerim biraz daha idare edip ölmeyiversin; inan tüm bu çektiği çilelere hatta o beleren gözlerine bile değecek her şey. Dayan Kerim, yetti yetecek Fatoş gayrı!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder