Mesut Yar Kadına şiddete hayır ama...
HABERİ PAYLAŞ

Kadına şiddete hayır ama...

Haberin Devamı

Ekranlarda neyi tartışıyoruz? “Barış süreci”, “Türk futbolunun durumu”, “Akil İnsanlar’ın saygınlığı”, “şöhretlerin aşina olduğumuz ama her seferinde bilmiyormuş gibi yaptığımız özel hayatı”, “dizi karakterlerinin kaderi” filan. Ah unutmadan bir de “kadına şiddet” meselesi var... Aslında en iştahlı tartıştığımız konuların başında geliyor. Türkiye’de herkes şiddette kadının tarafını tutuyor.

Daha doğrusu lafa gelince mangalda kül bırakmıyor... Oysa gözümüzün önünde bir TV yarışmasında hem sözlü ve neredeyse fiziksel şiddeti izlemek üzere ekrana kilitlenebiliyoruz... “Survivor”dan (Star TV) bahsediyorum. Duygu isimli yarışmacının başına gelenlerden. Kimileri “Hak ediyor, rakiplerini çileden çıkarıyor” diyerek durumu haklı göstermeye çalışabilir. İyi de bu bir strateji oyunu... Herkes eşit miktarda “iticiliğini” kullanabilir. İş pazı kullanmaya gelince orada duracaksın. Duramıyorsan da, kalkıp “kadına şiddete hayır” diye yarım ağız bağıran sahte Romeo olmayacaksın!

[[HAFTAYA]]

İçim geçmiş...

Hüseyin Movit ustamız dayanamamış, not yollamış. “Popstar” (Star TV) isimli yarışmada jüri üyesi Serdar Ortaç, bir eserin icrası sonrasında yarışmacıya; “Harika eser, dinlerken içim geçti” diyerek övgüde bulunuyor... Hüseyin hoca işte tam da bu noktada devreye girip, bileni bilmeyeni uyarıyor; “Serdar bunu övgü olarak kullandı ama iç geçmesi, ‘irade dışı kısa uykuyu anlatan’ bir tanımlamadır”... Doğru söze diyecek bir şey yok vallahi. Elbette şarkıyı dinlerken gece hayatı yoğun Serdar Ortaç’ın hakikaten içi geçmediyse...

Herkes bizi izliyor da...

Uluslararası lobi çalışması sadece diplomasi yoluyla yapılmıyor. Dizi sektörüyle dikkat çeken Türk televizyonculuğu artık farklı işleriyle de kültürel nüfuz ihracı yapıyor... Mesela TRT Belgesel kanalının Çin devlet kanalına prime time denilen önemli izlenme dilimi için belgesel sattığını kaçımız biliyoruz? Ya da uluslararası itibarlı belgesel kanallarıyla içerik değişimi yapıp, kimi belgeselleri de ortak çektiğini bilenimiz var mı? Bunun getirdiği kültürel itibarın yanına bir de ticari itibarı koyun. Hakikaten önemli şeyler oluyor. Ama haberimiz yok. Çünkü popüler kültür “gerçek kültürün” üzerine abanmış durumda... Ve biz ancak birinci ağızdan duymadıkça bu gelişmeleri görmezden geliyoruz. Kimilerinin “boyalı basın” serzenişi hakikaten de boş değil. Boya kimi zaman gözümüzü de kör edebiliyor işte. Uluslararası bir lobi çalışmasının lobisini görmezden gelecek kadar!

Vedalar başladı...

Elimde iki adet “bitti” haberi var. Yazmayı hiç sevmediğim veda meselelerini aktarmadan olmuyor, ne yapacaksın? Neyse. Birincisi Star TV’de büyüklere yönelik yapılan ve kısa zamanda müptela kitlesi yaratabilen ilk dizi animasyon sona erdi. “Fırıldak Ailesi”; Demet Akbağ, Bülent Kayabaş ve her hafta ünlü konukların hayat verdiği seslerini de bavuluna koyup hayatımızdan çekti gitti... Ben buna hakikaten erken veda diyorum. Yabancı kanallarda olsa, bu tür müşteri bulan animasyonların yıllarca yayında kaldığını biliyoruz. Neyse... İkinci “bitti” haberimiz benim için sürpriz olmadı aslında. Daha önce buraya not düşmüştüm. Birol Güven imzalı “Evlilik Okulu” isimli dizinin STV kanalındaki yayın hayatı çok kısa sürdü... Sanıyorum dizi kanalın kemik izleyicisine yaranamadı. Dışarıdan ilgi de göremeyince dün itibarıyla aramızdan ayrıldı. Oysa Birol, bu tür sosyal mesajlı işleri bildiğim kadarıyla “ısmarlama” yapan bir yapımcı. Keşke heves eden kanala; “size uygun olmayabilir” şerhini düşseydi..

BÖYLE REKLAMA BÖYLE ÖDÜL!


“Kim Milyoner Olmak İster” (atv) yarışması haftanın dört gününe çıkardığı yayın sayısını ilginç bir promosyonla duyurdu aslında... Sanıyorum gözlerden kaçtı. Bugüne kadar eli sıkı diyebileceğimiz bir hediye performansı gösteren yarışma bir hafta içinde üç kez 125 bin liralık ödül dağıttı... Kendi tarihi için bir ilk diyebileceğimiz bu çalışma sayesinde de ciddi bir kitleye artan gün sayısını ve saatini belli etmiş oldu. Böyle güçlü bir promosyon için verdiği ödüller para bile sayılmaz, o kadarını söyleyeyim...

GİDERAYAK SAYDIRDILAR!


Galatasaray önceki akşam şampiyonluğunu resmen ilan etti. Sivasspor galibiyetiyle birlikte ekranlar da dahil olmak üzere yer gök sarı-kırmızı oldu... İki haftalık bir maratondan sonra spor programları da art arda tatile girecek. Belki de bunun verdiği rahatlıkla önceki gece spor ekranları karnaval yeri kadar renkli, TV koltuğu kadar rahattı... Yorumcular bir daha söyleyemeyeceklerinden endişe ettikleri tüm duyguları istifra eder gibi ağızlarından çıkardılar. Kimi şampiyona, kimi Fenerbahçe’ye kimi diğer takımlara kin kustu. Tek tek isim vermenin bir önemi yok, geçti gitti... O değil de hayatımızda geçip gitmeyecek bir repliğimiz oldu; “Ne Çektin be yavrum” diyen “Yalan Dünya” (Kanal D) dizisinin Vasfiye Teyze karakteri başta spor programları olmak üzere, sokak eylemlerine de slogan kaynağı oldu. Belli ki bu karakter sayesinde daha çok çekeceğimiz var!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder