Murat Çelik 15 Temmuz
HABERİ PAYLAŞ

Tam 6 yıl önce bugün akşam saatlerinde başlamıştı Ankara ve İstanbul’daki sıra dışı hareketlilik. Kentin cadde ve sokaklarında tanklar, zırhlı araçlar… Şehrin üzerinde helikopterler, savaş uçakları…Kurşunlar, bombalar; şehitler, gaziler… Kan ve gözyaşı… 15 Temmuz akşam saatlerinden itibaren korkunç bir 24 saat yaşadık Ankara’da. Kimin kim olduğunu anlayamadığımız bir ortamda, ölüm tehlikesi atlatarak işimizi yapmaya çalıştık o 2 gün boyunca.

O GECE ANKARA

Ankara’da her yerde üniformalı askerler, polisler vardı o akşam. Genelkurmay Karargahı’nın çevresi sarılmıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) kapıları tutulmuş, TRT’nin önü dolmuştu. İnsanlar para çekme makinelerinin önünde ve benzin istasyonlarında uzun kuyruklar oluşturmuş, marketlerde alışveriş yarışına girmişti.

Haberin Devamı

Herkes panik içindeydi. Kimse ne yapabileceğini bilmiyor, olan biteni anlamaya çalışıyordu. Yıllar boyunca, önce ‘Fetullah Gülen Cemaati’, ardından ‘Hizmet Hareketi’ olarak isimlendirilen yapı; 6 sene önce bugün ülke yönetimini ele geçirmek amacıyla darbe girişiminde bulundu. Kanlı 15 ve 16 Temmuz 2016 tarihleri itibarıyla da ‘FETÖ’ (Fetullahçı Terör Örgütü) adıyla anılmaya başlandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla sokaklara çıkan halk darbecilere direndi. Halkın desteğini de arkasına alan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) kahraman personeli, darbe girişiminde bulunan silah arkadaşlarıyla çatışarak onları ve dolayısıyla darbeyi engelledi. 15 Temmuz 2016’nın üzerinden tam 6 yıl geçti. İzleri, anıları ise zihinlerimizde hâlâ taze. Bence hep de taze kalmalı.

BİR DAHA YAŞANMASIN

90’lı yılların başından itibaren Milli Güvenlik Kurulu (MGK) raporlarında ‘İç Tehditler’ bölümünün 2 alt başlığı vardı. Biri ‘Bölücü Terör’, ikincisi de ‘İrticai Faaliyetler’. Bölücü terör, PKK’ydı. İrticai Faaliyetler başlığının altındaysa tarikat ve cemaatler bulunurdu. Bu listenin ilk sırasında hep ‘Gülen Cemaati’ yer alırdı.

Devletin istihbarat ve güvenlik birimlerinin raporlarında, bu cemaatin; bir yandan dünya genelinde eğitim faaliyetleri yürüttüğü, yurt içindeyse başta TSK ve Emniyet Teşkilatı olmak üzere sistematik olarak devlet kadrolarına sızdığı, nihai hedefinin de Cumhuriyet rejimini yıkmak ve Türkiye’yi dini esaslarla yönetilen bir ülkeye dönüştürmek olduğu yönündeki değerlendirmeler yer alırdı.

Haberin Devamı

Fetullah Gülen Cemaati’nin TSK ve Emniyet’in hiyerarşik yapısını bozduğu belirtilir, cemaat üyelerinin devlet kadrolarına sızması, ‘devletin temellerine dinamit koyulması’ olarak adlandırılır, Gülen’in İran benzeri bir rejim hayal ettiğinden bahsedilirdi o raporlarda. O dönemin raporlarındaki bilgiler, değerlendirmeler sonradan sadece kağıt üzerinde kaldı.

Cemaat değil sızmak, devleti neredeyse ele geçirme noktasına geldi ve nihayet bu ülke 15 Temmuz’u yaşadı. Tarikat ve cemaatler bu ülkenin sosyolojik gerçekliği. Bu doğru. Ama devleti yönetenler (ve herkes, hepimiz) on yıllar sonra başka örgütlerin yeni 15 Temmuzlara sebebiyet vermesinin önüne geçecek bilinç ve anlayışla hareket etmeli(yiz).

Haberin Devamı

Dini hassasiyetlerin istismar edilmesine bir daha izin verilmemeli bu ülkede. 15 Temmuz çok acı bir tecrübeydi. Türkiye büyük bedeller ödedi 6 yıl önce bugün. Hepimiz dersimizi almış olmalıyız. O gün FETÖ’ydü; yarın METÖ, 10 sene sonra KETÖ, 20 yıl sonra ZETÖ’lerle uğraşmamalıyız. 15 Temmuz şehitlerinin ruhlarının huzur bulması, bizim bunu başarabilmemize bağlı. Ruhları şad olsun.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder