Murat Çelik Futbol, fanatizm ve Beşiktaş
HABERİ PAYLAŞ

Futbol, fanatizm ve Beşiktaş

“Anadolu izlenimlerine devam edeceğim” diye bitirmiştim bir önceki yazımı.

Edeceğim de…

Araya, o Anadolu’nun da gerçeklerinden biri olan ‘futbol’a dair bir yazının girmesi gerekti bugün.

FUTBOL

Kimileri din ile birlikte toplumların afyonu olarak kabul ediyor, kimileri Portekizli diktatör Salazar’ın ‘3F’ formülündeki (Fado, Fiesta, Futbol) yeriyle değerlendiriyor. Bazıları da “Futbol sadece futbol değildir” cümlesiyle. Bence de futbol gerçekten sadece futbol değil.

Mesela Karadeniz… Geçen sezonun şampiyonu Trabzonspor’un bayrakları hâlâ asılıydı, batısından doğusuna, gezdiğim Karadeniz şehirlerinde.

Haberin Devamı

Bolu, Düzce ve Sakarya’nın fındık bahçelerinde de gördüm bordo-mavi bayrakları, Rize ile Artvin’in yemyeşil beldelerinde de. Fanatiktir Trabzonsporlular. Futbol ve Trabzonspor deyince akan sular durur. Diğer taraftan, Samsun’da da durum aynıdır, Rize’de de…

Kendi içlerindeki çekişmeler de hep o ‘fanatizm’den sebeptir.

FANATİZM

Bir Beşiktaşlı olarak severim ben fanatizmi. Genel kabulün aksine ‘kötü’ değildir fanatizm. Samimidir çünkü. Misal; zamanında, Galatasaray şampiyon olduğunda, dönemin başbakanı (merhum) Mesut Yılmaz, Ankara Nenehatun Caddesi’ndeki evine devasa bir sarı-kırmızı bayrak asmıştı.

Bizim Beşiktaşlılar da, diğer ezeli rakip Fenerbahçeliler de ateş püskürmüştü Yılmaz’a. Ben ise -renkler hoşuma gitmese de- saygıyla karşılamıştım bu cesur tavrı.

Keza; geçenlerde Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, TV100’de katıldığı ‘Az Önce Konuştum’ programında meslektaşım (ve renktaşım) Candaş Tolga Işık’a “Biz Beşiktaşlıyız kardeşim. Öyle doğduk, öyle büyüdük, öyle öleceğiz” dedi. Her gittiği yerde o şehrin takımının atkısıyla miting meydanına çıkan siyasetçiler mi samimi yoksa Yılmaz ve Baş gibi örnekler mi?

Sadece politikacılar değil. Kanaat önderleri, sanatçılar için de geçerli aynı durum. Piyanist Fazıl Say örneğin. Taraftarı olduğu Fenerbahçe’nin maçını seyrederken televizyon ekranı karşısında kendini kaybetmesi… Hiç yabancı gelmedi bana.

Biz fanatiklerin içinde var öyle bir canavar. Kim olursak olalım, hangi meslekte, hangi seviyede olursak olalım var. Başkalarına, rakiplere zarar vermediği(miz) sürece sorun yok. Doğalı, bizi biz yapan bu bence. Sevmeyebiliriz ama saygıdeğerdir fanatizm.

Haberin Devamı

BEŞİKTAŞ

Gelelim bizim mahalleye… Pazar akşamı Alanya deplasmanındaydı Beşiktaşım. 31’inci dakikada 3-0 öne geçtiğimiz maçı 3-3 beraberlikle bitirdik.

İlk yarıya hakem Yasin Kol’un, ikinci devreye ise Beşiktaş Teknik Direktörü Valerien İsmael’in yanlış kararları damga vurdu. uzatmayacağım. Ben bir ‘taraftar’ım. Seyirci değil, taraftar. Seyreden değil, taraf olan yani. 52 yaşında, fanatik bir Beşiktaşlıyım. 45 senedir, ‘farkında’ olarak tribündeyim. Bu kulüpte iki dönem yöneticilik yaptım.

Halihazırda kongre ve divan kurulu üyesiyim. ‘Beşiktaşlılık duruşu’ kavramını önemseyen, Beşiktaşlılığı sadece taraftarlık değil, hayat anlayışı olarak gören biriyim. “Şeref’inle oyna Hakkı’nla kazan” sloganını yaşamın her alanında geçerli bir ‘motto’ olarak kabul eden biri olarak iki çift sözüm var.

Haberin Devamı

Yol yakınken… Testi kırılmadan… Ne hakem hataları Beşiktaş teknik direktörününkileri gölgelemeli, ne Valerien İsmail’in fantastik işleri Yasin Kol’un yetersiz yönetimini unutturmalı.

İşini kötü yapan bedelini ödemeli.

Beşiktaş kerameti kendinden menkul teknik adamların deneme tahtası da olamaz, hakem üniformasıyla düdük çalanların şamar oğlanı da!

Nokta.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder